Selamun aleyküm arkadaşlar :D Dumanı üzerinde tüten hikayeme hoş geldiniz :D Bu serüvende beni yalnız bırakmayın olur mu?
Okuyun, bol bol yorum yapın, önerin :D Beni çok mutlu edersiniz :D
-1-
Kafamın hemen dibinde duran namluya baktım yan bir bakışla. Şeytan doldurur, namlu soğuk olur, acısını hissetmezsin bile, bir hemşirenin iğneyi batırıp çıkarması gibidir ölüm anı, ayak parmağından başlar ruhun bedeninden ayrılmaya vs. Tüm bu sözler birer birer geçiyordu aklımdan.
Sahi tepemde dikilen, leş gibi pislik kokan bu adamın şalterleri atar da o tetiğe dokunursa beynimden geçen cümlelerin biri veya hepsini hisseder miydim? Benim elime kıymık bile batsa avaz avaz bağırırken, beynimi dağıtan bir kurşun sonrası ne hissederdim?
Allah' ım ben daha minicik, içi dolu fıçıcık bir kızdım. Tamam ölümün yaşı olmazdı ama bu kadar da genç ölmek çok can yakıyordu. Bedenen bir acım yoktu- şuan için- ama ruhen çok acı çekiyordum.
25 yaşına gelmiş, ömrünün neredeyse tamamını okumaya adamış, atanamayan bir öğretmendim ben. Kırk yılın başı lanet bir baş ağrısı ile hastaneye gelmiş ve orada da rehin alınmıştım. Gözlerimden süzülen yaşlarla baktım karşımda duran polislere. Çığlık çığlığa ağlamak istesem de tepemde ki silahın korkusuna ağlayamıyordum.
"Sezai bak biz seninle anlaşacağız ama böyle olmaz. Şimdi bırak o silahı öyle konuşalım" bu sözlere ben bile ikna olmazdım, gözünü karartan adam nasıl ikna olacaktı acaba? Bir an için canım bu kadar ucuz mu demek istesem de sustum. Şuan fikir verebilecek konumda değildim. Yeniden karşımda duran ve ikna için uğraşan 50 li yaşlarda ki emniyet müdürüne baktım. Bu zamana kadar işinin erbabı olmuştur ve ne yapması gerektiğini biliyordur herhalde. Biliyordur değil mi? Umarım...
"Öldürürüm, ölürüm ama yine de bırakmam. Benim karımı getirin lan bana" hay senin karına demek istedim, yine sustum. Susmak zorundaydım. Şuan ensemde bir silah duruyordu. Her an patlayabilirdi. Adam kendi karısı için bir başkasını rehin alacak duruma gelmişti. Sevgi böyle bir şey olabilir miydi?
"Karımı istiyorum ben. Karım gelmezse bu karıyı öldürürüm" yerde olan başımı ağır ağır kaldırıp adama çevirdim. Ciddi miydi gerçekten?
"Benim suçum ne?"
"Ne diyon anlamadım?" Anlamazsın tabi. Karım da karım dersin ama anlamazsın. Ağzının üzerine çaksam iki tane kim ne derdi acaba? Ya hıncımı alıp ölecektim, ya da hindi kafası gibi bedenim bir yerde, kafam bir yerde ölecektim.
"Kendi karın için başkasının karısını öldürmek, rehin almak ne derece doğru? Benim kocamın suçu ne? " Olmayan kocamın... Adam tuhaf bir bakış attı. Sözlerimi sorguladığı aşikardı. Belki hak bile vermişti bana. Tepeden tırnağa süzdü. Pis şey...
"Sen sus. Karımı getirip buradan gitmemize izin vermezseniz bu karıyı karnında ki bebe ile öldürürüm
" İstemsizce bakışlarım ayva göbeğime indi. Cidden hamile gibi mi görünüyordum?
"Yuh ama ya? Tavuk mu boğazlıyorsun abicim?" Der demez namluyu enseme daha çok bastırdı.
"Ahh"
"Sezai tamam yardımcı olacağım sana. Şimdi silahını indir öyle anlaşalım" utanmasam sövecektim, az kalmıştı ha. Ben burada ömrümden ömür verirken adam hala konuşma derdindeydi. Ya vur gitsin ama değil mi? Onlar vurmazsa ben vurulacaktım haberleri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHA
RomanceSevgili dünlük; Sessizliği ile kulakları sağır eden, bir Vaha'ya vuruldum. -------------------- Sen; Ender rastlanan bir vakâsın Yüreğimin vahasında Bense; Bu sevdanın kırlangıcı,kumdan kalesi, Kirazdan küpesi...