-4-

813 131 49
                                    

Keyifli okumalar :)

🦚 4 🦚

"Yürüdüğün yollara, aldığın böreklere kurban olsunlar kızım" elimde tuttuğum süpürgeyi bir kez daha yerde savurdum ve havaya uçuşan tozlara karşılık burnumu buruşturdum. 2 gün önce sokak ortasında Vaha bey ile yaşadıklarımızın etkisini atlatmış sayılırdım. Eve gittiğimde Rabia tarafından aldığım telefonda uzun uzadıya bir azar işitmiş olsam da ne yaptıklarımdan, ne söylediklerimden pişman değildim.Hatta bir ara gece yarısı Rabia' nın darlamalarından bıkmış, ona ses kaydı atmıştım. 'Yaptıklarımdan pişman değilim, aklım hala yapamadıklarımda' demiş kararımda net olduğumu belli etmiştim. Umarım anlamıştır keza tüm grup ikiye ayrılmak üzereydi. Biraz daha kendimi açıklamakla uğraşmak istemiyordum.
Vaha mı? Benim sözlerimden sonra neredeyse ben sokakta kaybolana kadar arkamdan bakmış. Öylece, hareket dahi etmeden kalmış çocuğum. Sonrasında da görmedim zaten. Görsem de konuşacağımızı pek sanmıyorum.

"Sevde, hala bahçeyi mi süpürüyorsun? Biraz acele et Mücella teyzene gideceğiz daha" memnuniyetsiz bir bakış attım anneme. Mücella teyzem annemin teyzesinin kızıydı. Fazlasıyla geveze olmasının, ailede bulunan bekarları birbirine yakıştırmasının dışında iyi biri olabilirdi lakin ondan nefret etmem için saydıklarım benim için yeterliydi.

"Anne ben gelmek istemiyorum sen git"

"Kızlar çağırsa koşa koşa gidersin. Annen gel diyor ya hemen bahane üret" annemin serzenişi karşısında sessiz kaldım. Ellerimi yıkamak için banyoya geçerken annem banyo kapısının önüne gelmişti.

"Anne yine türlü türlü laf sokacak. Hiç tanımadığım bir akrabayı bana yakıştıracak"

"Ne var yakıştırıyorsa? Haksız mı kadın? Okul bitti, yaşın da geldi evlen artık"

"Hobaa!! Anne ne diyorsun Allah aşkına?"

"Yalan mı söylüyorum Sevde. Yaşın geçmeden bul birini yavrum. Güzel bir yuvan olsun, minik minik Sevdeler gezsin evinde. Şöyle yanakları tombul tombul fena mı olur?" annem havaya girmiş bir şekilde olacak torunlarını severken ben ona hayretler içerisinde bakıyordum. Bu zamana kadar annemden böyle bir istek duymamıştım. Akşamdan sabaha kadın fikir değişikliğine gitmişti.

"Annem okul bitti ama daha işe girmedim ne evliliği? Bunca zaman okula gittim, peşimde çok uğraştınız. Şimdi sıra bende, bırak bu zamana kadar sizin harcadıklarınızı size ödeyeyim" omuzlarından sarılıp çektim kendime. Sıkıca sarılırken annem ellerini sırtımda gezdirip boynuma sulu bir öpücük kondurdu. Kafasını benden uzaklaştırıp merakla baktı gözlerime.

"O nasıl laf öyle Sevde? Biz ana babayız, tabi seni okutup ardında duracaktık. Senin bize borcun yok yavrum. Çalışırsan kendine çalış kızım. Ha dersen ki borcum var ödeyeceğim hayırlı bir yuva kurup mutlu olman bize yeter" daha fazla üstelemek istemedim. Konu uzayıp gidecekti ve annemi kırmak istemiyordum.

"Tamam anne, bakarız" annem heves ve heyecan barındıran bir ifade ile bakıp sıkıca sarıldı.

"Aferin benim kızıma. Hadi giyin de gidelim" şuan kendimi mezbahaneye giden adaklık koyun gibi hissetmem normal mi peki? Celladım da Mücella teyzem olacaktı muhtemelen. Omuzlarım düşmüş bir şekilde odama geçtim. Şuan için kurtuluşum yoktu, mecburen gidecektim. Dolabımdan V yaka, çiçekli dokuma kumaş bir elbise çıkardım. Annem bunu aldığım zaman ölmüş babaannesine benzetmiş olsa da ben seviyordum. Suratımda keyifli bir gülümseme ile hazırlandım. Saçlarımı tararken çalan telefonumu cevapladım.

"Ablam neredesin?" Petito Merve' nin şen şakrak sesi duyulduğunda saçlarımı taramaya devam ediyordum.

"Evdeyim kuzucuk sen neredesin?"

VAHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin