-9-

1.1K 91 13
                                    

Morlar içinde bir kıyafet... Bir kral eğer ki toplantı günlerinde morlar içinde geliyorsa, o gün saray rütbeli çalışanlardan birisinin katliamı yapılacaktır...

Taehyung'dan

Sabah yine her zamanki gibi hafif müziğimi başlatarak uyandım. Seviyorum böyle güne başlamayı. Kapı tıklatılmıştı. "Gel Mina." Mina sarayda benim kıyafetlerimden sorumlu tek kadın çalışanımızdır. Jackson hyung ve Jeabum hyungdan sonra en güvendiğimiz rütbeli çalışandır.

"Günaydın kralım." diyerek önümde eğildi. Koca bir gülümsemeyle karşılık verdim. "Günaydın Mina. Lütfen bana o mükemmel çaylarından yap." hafif bir gülümsemeyle suratıma baktı. "Tabi kralım." diyerek odadan çıktı. Var bu kızda bi gariplik ama neyse. Çıkar kokusu yakında.

Seokjin'den

"ACIKTIIIIIIIIIIIM"

Ne be? Açım. Olamaz mı? Yani her zamanki şey sonuçta.

Yoongi alaycı bir şekilde gülümseyerek "Her zamanki Jin. Tanıyoruz seni hyung. Saray mutfağı solda. Git Mina sana birşeyler hazırlasın." diyerek beni mutfağa ilerletmişti.

Mina büyük ihtimal Tae'nin çayını yapıyordu. Tam seslenecekken. Çekmecelerin birinden ufak bir şişe çıkartmıştı. Çayın içine boşaltmıştı. Hain. Sesimi çıkartmadan daha yeni mutfağa gelmiş gibi yaparak. "Hey Mina bana bahçeden bir iki gül getirebilir misin? Senin yerine çayı Tae'ye ben götürürüm." diyerek gülümsedim. Suratındaki tebessümle "Tabi efendim." diyerek elindeki şişeyi saklamaya çalışarak mutfaktan ayrılmıştı.

Tae'nin odasına girdim. Suratına bakarak konuşmaya başladım. "Mina. Birşey kattı buna. Jackson'u çağır. Bu kız kralın bir ajanı gibi geliyor."

Tae gözlerini kısarak odasından çıktı. Kısa bir süre sonra Jackson ile gelmişti. Jackson çayı koklayıp "Hedra helix. Zehirli bir bitki ama kullanımı büyü için duruyor. Kabulleniş büyüsü. İkisrin içinde kimin gözyaşı varsa ittat ediyorsun. Zor bir büyüdür. Ama anlaşılan yapmışlar." Tae kaşlarını çattı ve "Ne yapacağız?" dedi. Jackson Tae ye baktı. "Bence krallığa gidin efendim. Ama ondan önce yapmanız gereken bir infaz var." diyerek odadan ayrılmıştı.

Yoongi her zamanki gibi atıştaydı. Tae bana bakıp "Yoongi hyungu çağır. Olayı anlat. Toplantı ayarayın saray çalışanlarıyla. Ayrıca , hole vampirleriyle görüş. Onlarda katılacaklar toplantıya." diyerek saray salonuna gitmeye başladı. 

İhanetin sunucu ölümdür...

Namjoon'dan

Kütüphanede önümdeki kitabımı okurken , küçük tarçın kokuluyu düşünüyordum. Son karşılaşmamızda beni etkilemişti. Bana karşı dik duruşu, alaycı bakışı... Bunu başka bir vampir yapsa çoktan kanını sömürmüştüm. Ama ona birşey yapamadım.

Düşüncelerimden kütüphaneye giren Tyuzu ile ayrıldım. Kaşlarımı çatarak "Ne istiyorsun pis dönüşmüş." diyerek suratına baktım. Dönüşmüş vampirler insanlığından memnun olmayıp krallıklardan habersiz lost vampirler tarafından yapılan iksirle dönüşen vampirlerdir. Vampirlerden farklı koku ve fermonları vardır. Hepsi Rafflesia Arnoldii yani ceset çiçeği kokuyorlar. İnsan yanlarını kaybetmek istemelerinden dolayı ölü sayılıyorlar ve çürüyen et kokuyorlar.

"Ah! Kralım. Benimle böyle konuşmanıza bayılıyorum." tiksinircesine suratına baktım ve " Defol." diyerek emir verdim.  Sevmiyorum. Onun dışında kimseyi de istemiyoruz. Özledim seni tarçın kokulu...

Jeon'dan

Sanat odasında Minik portakal çiçeğimi çiziyordum.  Güzelim, senin için her şeyi yapmak isterken sen, sen beni reddediyorsun. Ama bir gün, beni kabul edip evlendiğimiz zaman , bunun hıncını senden çok fena çıkartacağım güzelim...

Hoseok'tan

Görünmez formumda orkidemi izliyordum. O kadar güzeldi ki , oku tutan elleri, gün ışığında parlayan teni, simsiyah gözleri, ciddi anlamda benim için yaratılmıştı... Okunu benim olduğum tarafa döndürüp ,

"Ne işin var burda Safkan?" dedi. Kahretsin arzudan fermon salgılamıştım. "Sana diyorum! Manolya kokunu alabiliyorum! Çık formundan Jung!" diyerek yayını daha da gerdi. Görünmezlikte çıkıp, ellerimi kaldırdım "Peki, beni yakaladın orkidem. Şimdi ödülünü verelim." dedim ve hızlanarak yanına ulaştım ve dudaklarına kapandım. Diretiyordu ama bu onu bırakacağım anlamına gelmiyordu.  Dudaklarından ayrılıp boynuna yöneldim ve ısırdım. Ah. Delirtiyor bu çocuk beni. Sırtımda hissettiğim tırnakla gözlerim kocaman oldu ve ondan ayrıldım. 

"Zorla beni öpemezsin. Kanımı alamazsın duydun mu? Defol topraklarımdan!" diyerek gözlerini bana dikti. Mavi... Kararlılık ve baş kaldırının rengi. Yüzümdeki alaycı gülümseme ile gözlerimi sarıya çevirdim. Sarı... Ret ve kararlılığın rengi... "ASLA!" diyerek yine dudaklarına yapışacakken, bir kurt önümüzde belirdi ve saygıyla eğildi. 

"Aisra, kalabilirsin." dedi sert ama içinde şevkat barındıran ses tonuyla. Kurt yanına geldi ve ağzındaki kağıdı Yoongi'ye verdi. Kaşlarını çattı bana baktı "Hepinizden tiksiniyorum." dedi. Neydi bu içimde burukluk?  En önemlisi. Neden öyle dedi?

Yoongi'den

Tikisinrcesine suratına baktıktan sonra Aisra'nın sırtına binerek saraya gitmesini söyledim. Nefret ediyordum onlardan ve onun gibilerden. Saraya vardığımda taht odasına girdim. Tae ve Jin hyung morlar içindeydi. Bana baktılar. Tae yanıma geldi ve 

"Hyung iyi misin?" diye sordu. Boynum, unuttum. Gülümsedim. "Evet. İyiyim. Gereksiz bir ısırık darbesi . Ben odama gidip hazırlanayım." dedim ve giyinmek için taht odasından ayrıldım. Mina yanıma gelerek "Efendim, kıyafetleriniz hazır." diyerek önümde eğildi.

Bu benim önümde son eğilişin olacak Kim Mina...

Yazar'dan

3 kral. Morlar içindeydi. Saraylardaki rütbeli çalışanlar ise karşılarındaydı. Hepsi tedirgindi. Kimisi bir kusur mu işledik diye düşünürken, bir kişi ise yakalanma korkusu ile savaşıyordu. Ama o bir kişi için çok geçti. Tae öne bir adım atarak , "Morlar içindeyiz. Bunun anlamını biliyorsunuz değil mi?" herkes başı eğik bir şekilde "İnfaz Kralım." demişti. Tae gülümseyerek, "Baş vezirim, geri çıkabilirsiniz." diyerek Jackson'u infaz dışında tutacağını belirtmişti. Aralarında en rahat o ve saray bilgesiydi zaten.  Yoongi bir adım atarak "Geriye 4 kişi kaldı. İhanet edeniniz kim peki?" diyerek bir soru yöneltti. Mina kendisi için olduğunu anlayarak , kapıda ölüm yani hole vampirlerini görmeyerek oraya doğru koşmaya başladı. 

Jin gülümsedi "Bu kadar çabuk olacağını tahmin etmemiştim." dedi ve arkasındaki tahta oturmuştu. Mina bağırarak "BIRAKIN BENİ. HEPİNİZ. HEPİNİZ KRAL NAMJOON, KRAL HOSEOK, KRAL JİMİN VE KRAL JUNGKOOK'A İTAAT EDECEKİSİNİZ. YAKINDA HEPİNİZ ONLARIN KÖLESİ OLACAKSINIZ. BIRAK BENİ." diyerek bağırmıştı. Tae bu dediklerine alayla gülmüş, ve "Seni çok sevdiğin krallarına götürelim o zaman." diyerek başıyla ölüm vampirlerine işaret vermişti. Boğazının 4 yerinden ısırılan kız, kanı sömürülmüş bir şekilde kemik ve deri şeklinde karşılarında duruyordu. Tae aklından şunu geçirdi,

İhanetin sonu ölümdür...

************************************************************

Ekşınlı bir bölüm oldu gibi. Sope ağırlıklı. İnsanın biası Yoongi olunca tabi... Neyse bir karar aldım. Satır arası yorum 10'u vote'de 20'yi geçmedikçe yazmayacağım. Aslında yazacağım ama yayınlamayacağım... Bu 2 hafta boyunca da bölüm olmayacak çünkü sınavlar comback yapıyo. Hepinize iyi şanslar. Bana da şans dileyin sizleri seviyorum...

Scret  // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin