-7-

1.4K 114 18
                                    

Evet nerdeyse 1 ayı geçkin süredir yazmıyormuşum bi yazayım dedim.

"Beni izlemene izin vermek mi? Kendinizi ne sanıyorsunuz Kral Jeon. Derhal sarayımdan defolun." diyerek gözlerine bakmıştım. Zümrüt yeşili gözleri tehtid aldığını temsil ediyordu ve evet tehtid edercesine söylemiştim.

"Saygısızlığın görmezden gelinecek türde değil Taehyung." dedi ve elini kaldırdı. Vuracak korkusuyla ellerimi kendime siper ettim. Çünki ilk gün tanışmamızdaki elinin ağırlığı beni korkutuyordu. Hiçbir hareketlilik olmayınca kafamı kaldırdım.

İlginçti bakışları. Hem ürpertici hem güven verici. Ama ben ona asla güvenmemem gerektiğini biliyordum. Bir anda sıkıca sarıldı. "Hatanı görmezden geliyorum Taehyung. Lütfen bir daha tekrarlama. Bu sefer kendimi tutamayabilirim." dedi. Suratıma baktı. Anlımdan öptü. "Kanlı ay çöktüğü zaman tamamen benim olacaksın portakal çiçeğim." dedi ve ortadan kayboldu.

Hassiktir kanlı ay bugün.

Yazardan devam

Yoongi saraya girdiği zaman odasına çıktı. Kapıyı açtığı zaman görmek istemeyeceği bir şeyi gördü. 10 çiçekli orkide demetinin 4 tanesi solmuştu. Başta onları sulamadığını düşünmüştü. Ancak bu günki olay aklına geldi. Safkan vampir bu çiçekleri yönetiyordu. Emindi artık. Bu gün safkan gelmeden gitmeleri gerektiğini anlamıştı...

Jin pastasını yerken kolu yanındaki cam kutuya değmişti.Cam kutu parçalanmış içindeki hançer de ikiye ayrılmıştı. Jin korkuyordu. Çünki vaktin geldiğini bilmiyordu. Kendisi için değil asıl kardeşleri için endişeleniyorlardı. Gitmeleri gerektiğini biliyordu...

Jeon-Kim-Jung-Park Krallığı

 Jeon Kralı gözleri sarı renge dönmüş şekilde gökyüzüne döndü. "Saatler kaldı. Saatler kaldı portakal çiçeğim. Az kaldı. Benim scretim olmana az kaldı." 

Select Kral keyifle kanını yudumluyordu. "Sununda sadık scretim. Sonunda beraberliğimiz gerçek olacak."

Kral Jung 4 çiçeğin solduğu an yaptığı resim üzerindeki fırçasını durdurdu ve odasının balkonuna çıktı. "Sonunda güzelim. Sonunda birlikteliğimiz onaylanacak." 

Yoongi'den

Hızla odadan çıktım ve Jin hyungun odasına girdim. Yatakta kırılmış hançerine bakıyordu. Bana doğru döndü. "Ne yapacağız Yoogi? Krallığı yeni ayakta tutmuşken nasıl yapacağız? Tae? Tae yıkılır Yoongi. Yapamaz burasız." 

"Gitmeyeceğiz hyung. Gerekirse ölürüz ama burdan gitmeyiz." dedim ona sarılarak. Tae demişken. "Hyung hadi Tae'ye bakalım. Nasıldır kim bilir." "Haklısın hadi gidelim." deyip odayı benden önce terketti.

Taenin odasına geldik ve kapıyı açtık. Hiçbirşeyi yoktu. Fincanındaki çayı yudumluyordu. Napıyordu lan bu?

"Tae? Sen iyi misin? Bu gün gelecekler." Tae suratımıza keyifli bir şekilde baktı. "Gelsinler hyung." ne diyordu lan bu. Anlamaz anlamaz ona bakarken. Ellerimize bir metin koydu. "Ne bu lan?" diye çıkıştı Jin hyung. "Safkan ve Select Krallıklarının yasaları." dedi. Ne işimize yarayacaktı ki? "Kendi koydukları kuralları çiğneyemezler. Safkan ve Scret Krallığı yasasının 596. sayfasının 7. parağrafın 9. maddesine göre herhangi bir safkan ya da select bir screti , scretin isteiğini dillendirmesine müsade etmeksizin ya da scret istemediği sürece mühürlerse ellerindeki güçleri alınır ve infaz emri çıkartılır." dedi. 

"Oha!"

"Oha!" diyerek ikimizde şaşkınlığımızı gösterdik. Jin hyung bir anda sarılarak "Kitap okumaların yine işe yaradı lan!" dedi ve Taeyi daha sıkı sardı. Akıllı bir kardeşe sahiptik. Ama bir şey daha vardı. "Ya yasayı değiştirirse." gözlerime baktı ve konuştu. "Halkı tamamen onu terk eder ve isyan çıkartır. Eşlenmiş olan scret ve safkanlar ruh ikizleri olsa bile arzularını kontrol edemezler. Sence değiştirebilir mi?" koşarak kardeşime sarıldım. "Sen varya bir tanesin." deyip anlından öptüm kardeşimin Jin hyung saçlarını okşayarak "Tanrı bizdeki zekayı alsın sana versin." diyerek saçlarını öptü. "Yok hyung yoksa size bişey kalmaz." diyerek hızlıca odadan çıktı. 

Scret  // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin