Sofia adamın arkasından, sakin ama düşünceli adımlarla yürüyor, artık etrafina bakmıyordu.
Kalbinde öyle büyük bir korku ve endişe vardı ki ağzından çıkacak her kelime ona, kaç burdan, git saklan diyordu.
Annesine gideceğini ilk duyduğunda çok heyecanlanmış, ağzındaki tükürüğün kuruduğunu ve damağına yapıştığını hissetmişti.
Anneme anneme gidiyorum, sonunda onu göreceğim. Biliyordum yaşadığını, biliyorum diye defalarca kendi içinde,sevinç çığlıkları atmış ama sonrasında ise aci gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştı.
Sadece ve sadece, rüyalarında gördüğü bu kadın daha bebekken onu terk etmiş, kendini ve kızını umutsuzca yanlız bırakmıştı.
Senelerce kendi kendine sorduğu soruların hepsine bir cevap alacaktı ama sofia belkide gerçek anlamda ilk defa o zaman yıkılacaktı.
Bilmediği gerçek aslında, onun sığındığı tek limandı, şimdi ise yüzleşeceği ve öğreneceği her şeyden korkuyordu.
Bu garip yerde tabi burası her neresi ise gördüğü hiç bir gariplik artık onu korkutmuyor hatta mutlu ediyordu çünkü sofia hayatı boyunca hep kendisine deli muamelesi yapmış, gördügü şeyleri kimselere anlatamamış, kendi dünyasında tek başına yaşamıştı.
Simdi ise yanında bir insan vardı ve yaşanan tüm gariplikleri onunla paylaşıyor hayal görmediğini ona hatırlatıyordu. Önünden giden beyaz tenli mavi gözlü bu asil adam, kimdi acaba ?
"Adınız nedir?"
Sofia bu soruyu sorarken o kadar kısık ve zarif bir şekilde sormuştu ki adam bu soruyu cevaplaması gerektiğini biliyordu. Yüzünde çekici bir gülümsemeyle arkasını döndü ve ...
"Jack "
"Himmmm Jack memmun oldum"
Dedi gülümseyerek bu adamda ne var beni çeken bilmiyorum. Ona bakınca dünya duruyor o mavi gözlere bakıp öylece, kıpırdamadan saatlerce kalmak istiyorum. Ruhum sanki onun ruhu seni görüyorum jack, seni duyuyorum, kokunu alıyorum, aynadaki yansımamsın sen...ne garip bir duyguymuş birini içinde hissetmek ve gözlerinde kaybolmayı istemek...
Sofia' nın kalbinde umut çiçekleri açarken, rüzgardan dağılan saçları yüzüne değiyordu. Gözleri birbirine kilitlenmiş ve öylece kala kalmışlardı. Etraf sakindi, yanan ağaçlardan aşağı düşen yapraklar, rüzgarda dağılıyor ve yere düşmeden havada kayboluyordu. Bir anda koşsalar ve birbirine sarılsalar ne olurdu ki sonrada öylece kalsalar ne olurdu... jack birden gözlerini bir hişimla sofia' dan aldı ve
"Gidelim sofia" dedi.
Sofia bir an durumu garipsedi. Bu adamdaki sertliğin sebebini merak ediyordu. Neden bu kadar katı 'ki üşüyen vücudunu eliyle sıvazlayarak peki dedi. Yine yola koyuldular.
"Daha çokmu gideceğiz?" Dedi sofia
jack bu sefer arkasını dönmeden çok katı bir o kadarda kararlı ses tonuyla sofia'ya cevap verdi.
"Evet"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç saatler 3:15
FantasyNe arıyorsun ? nereye gidiyorsun? hangi cevap dolduracak, kalbinde ki boşluğu, Sofia sen kimsin? Artık ağlama ve korkma, gecenin karanlığı bile, senin önünde eğilecek, çünkü sen gecenin bekçîsisin...