3/sis

127 8 4
                                    

Öncelikle imla hataları için özür dilerim güncelleme yaptığım halde bir türlü güncellenmedi.  ; (

Sofia diye bir ses duydu ve her zaman olduğu gibi sofia yine arkasını dònmedi, bu adam kimdi? neden her sabah oradaydi? kendinden ne istiyordu? adini yaşadığı yeri nerden biliyordu.

Bütün bu sorulara rağmen sofia hic bir zaman cesaret edipte, soramadi bu adama kim oldugunu. Adam orta yaşlı uzun boylu ve cok zayif bir adamdı.

sofia bu adamdan korkuyordu, durağa gitti yine her zaman yaptığı gibi çaktırmadan adamin orda olup olmadigini kontrol ediyor, acaba arkamdan geliyormu diye tedirgin hareketlerle etrafi izliyordu.

Otobüse  binincede, adamın ortadan kayboluşunu görüyordu.

Biliyordu 'ki o Yarın sabah yine o köşede onu bekliyor olacak.. oturduğu koltuğa iyice yerleşerek camdan dişarı bakarken yavaş yavaş yağmaya başlayan yagmuru izliyor, kafasının icinde ise fırtınalar kopuyordu.

Belki dedi, bütün sorularımın  cevabi o adamdadır yoksa neden senelerce onu takip etsin ayrica, tam net hatırlamasada yetimhanedeyken, bu adamın  bahçe duvarından kendine bakarken gördüğüne  yemin edebilirdi.

Sonra kendine kızdı belkide babamdır dedi yada bir yakınım, bu gune kadar bana bir zarar vermedi ama hep etraftaydı biliyordu, sanki kendisini kötülüklerden koruyan bir melek gibiydi.

Öyleyse neden korkuyordu bu adamdan yanına gidebilir en azindan ne istedigini sorabilirdi. belki fazla uzun bir adamdı yada fazla zayif yüzündeki kemikler fazla cıkıktı hayir dedi sofia o benim babam olamaz kesinlikle olamaz bütün bu düşünceler le yoğrulurken son durağa gelmisti bile, muavin son durak diye yüksek bir sesle bagırıncaya kadarda farketmemişti geldigini.

Biraz sersemlemisti yağmur iyiden iyiye artmış ve siyah elbisesini ıslatmıştı koşar adim okula doğru ilerledi.

O gün atölyede bütün öğrencileri hazir olda gibi onu bekliyordu sofia her zaman derin düşünürdü bunuda yaptığı tablolara öyle bir yansıtırdıkı tuvale 5 dakikadan fazla bakınca kendinizi, tuvalin içine girmiş gibi hissederdiniz o renk cümbüşü,  o suyun rengi, gök yüzünün  mavisi sofia nın hayran olunacak derecede güzel resimler yaptigi herkes ler tarafından bilinirdi.

sofianin bunuda seneler once ilk müdüre  farketmişti bir resim yarışmasında  herkesi hayrete düşürecek bir resim yapmış ve taktir almisti.

Müdüre bu olayin üstüne sofiadan baska resimlerde yapmasini istemiş ama sofia iç buhranları yüzünden uzunca bir süre fircayi eline almamisti.

Çok degil 6 ay önce yine müdüre  yüzünden bu işi bulmuş maddi olarak rahatlamıştı. Belkide sofiaya nin   içinde küçücukte olsa bir umut ışığı belirmişti.

Öğrencilere resim dersi veriyor ve bazen hiçte alışık olmadığı mutluluk hissine kapiliyordu.

Kuru temizleme, garsonluk gibi işlerden sonra bu iş ona çok ama çok iyi gelmişti,  kendini ilk defa bir yere ayit hissediyordu.

Tuhaf bir huzur buluyordu resim yaparken sanki farklı dunyalara gidip geliyordu sofia hayal gücünün sınırlarını zorluyor yaptığı resimlerdeki yerleri gòrüyordu ruhunda yaşayan bu yerler ogrencilerini bile hayrete dusuyordu.

sofia sanki gözlerini kapatıyor renkli saydam bir tünelden geçiyor ve gittigi yerde gördüğü şeyleri resme dokuyordu.sadece odaklanmasi ve gözlerini kapatmasi yeterliydi. yanan ağaçlar, Gök yüzüne kadar uzanan kayalar, yürüyen çimler hareket eden ve insan şekline bürünen sular, etrafta dolaşan renkli ve kocaman  meyveler, bazen gördüklerine kendi bile inanamiyordu.

Geç saatler  3:15Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin