4/ Son gece ...

60 8 2
                                    

Selamlar öncelikle hikayemi okuyan, yorum yapan, beğenen herkese teşekkür ederim.Bitanesiniz ;)

Evimin çelik kapısının önünde ayağımın altındaki pas pasa bakarken , elimde anahtarlarım içeri girip girmeme konusunda tedirgindim.

Eninde sonunda herşeyle yüzleşecektim, bu kadar süre kaçtığım korktuğum yeter diye mırıldanırken, anahtari kapıya taktım ve sola doğru iki kez cevirdim.

Kapıyı elimle içeri doğru ittirirken, Başımı yavaşça içeri uzattım.

Saat 20:45

Bir iki saniye dinledim ev sessizdi.

Kimseler yoktu, otobüste gelirken aklima o kadar kötü senaryolar gelmişti ki bi an gelmekten bile fazgeçmistim.

Başka nereye gidecektimki, benim için evimden baska gidilecek bir yer varmıydı ?

Hala tedirgindim usulca içeri girdim ve kapımı kapatip kilitledim.

Sanki bir an nefes almayi unutmuş gibi derin derin ard arda  iki üç nefes aldım ve evi dolaşmaya başladım.

Mutfağımı yatak odami ve salonumu ne aradığımi bilmeden aradım.

Sessizlikte benimle birlikte evin içinde dolanıyordu.

Derin bir nefes daha alarak ohhh dedim kimseler yok, şimdi kendime gelmeliyim ve sakin düşünmeliyim.

Madalyon. Koşarak banyoya gittim ve aynanın yanında duran küçük kutuya baktim, kutunun kapağını açmaktan ve madolyonu orda bulamamaktan çok korkuyordum.

Madolyon onun son şansıydı ve sofia bunun farkındaydı.
Elleri titreye titreye kutuyu açtı ve sari madolyonu gördü, kimseler gelmemişti ve madolyonu çalmamıştı.
tam karşısinda duruyordu ve bütün sorularının cevapları o madolyonun içindeydi.
Safia aynada kendine baktı dağılmış saçları kirlenmiş yarı toz yarı çamur olan siyah elbisesine,kutuyu lavoboya bıraktı ve hızlı bir şekilde kuveti suyla doldurmaya başladı.
Küvet hızla sicak suyla dolarken, sofia musluktan akan suyun yarattığı küçük dalgaları izledi.
Üstündeki elbiseleri çıkarıp suya girmesi saniyeler kadar kısa sürmüştü.
Sicak suyun vucuduna verdiği ısı, onu uyuşturmuştu kendini suya öyle bir bırakmıştıki hasta bir çocuğun kendini annesinin kollarına bırakması gibi, o dakıkalar sofiya ne dolupda taşan küvetin, nede gereğinden fazla ısınan suyun farkındaydi.
Sadece hissettiği sıcaklıktı vucudunda santim santim dolaşan ısı bi an ona her şeyi unutturdu.
Zaten kapanmak üzere olan gözleri ağırlaşmış ve kendini uykuya teslim etmişti.

Saat 21:08

Sofia rüyasında  sarmaşıklarla dolu bir ormanda koşarken yere yüzü koyun düştü ve toprak onu içeri çekerken, biri onu saçlarından tutarak yukarı çekti.
Sofia  acıdan ve şaşkınlıktan ne olup bittiğini  anlamadan  yüzü ve gözleri siyah bu adam ona "buldum seni" dedi.

Sofia bir anda sıçradı ,zaten saatlerdir dolup taşan kúvetten dışarı sular boşalmıştı.
Kaç saat küvette kalmıştı, ne kadar süre geçmişti, ellerine baktı derileri buruş buruş olmuştu.
Gördüğü rüya sofia yi sersemletmişti ve bi an öylece kala kaldı.
"Çıkmalıyım hemen hemen"
Sofia bir hışımla küvetten çıktı musluğu kapatti ve kuvetin tıpasını çıkardı su boşalırken oda havlusunu alarak hemen kurulandı.
Saçlarını kurutması gri pijamalarini giyinmesi dakikalar sürmüştü, o kadar hızlı hareket etmişti ki saate bile bakmayı unutmuştu.
Saat dedi sonra, koşarak sadece salonunun duvarında olan saate baktı.

Saat :00:44

Sofia derin bir nefes daha aldı bu gün ve bu gece sofia ya aldığı hiç bir nefes yetmiyordu.
Kalbi sıkışıyor, göğsünün üstündeki ağırlık her geçen saat dahada ağırlaşiyordu.
Beklediği saate daha çok vardı mutfağa gitti ve demliğine su doldurdu koyu bi kahve içmeliydi.
Bir an önce kendine gelmeli, aklını toplamalı, düşüncelerini süzmeli ve ne yapması gerektiğini bulması lazımdı.
Kupasını suyla doldururken " ben şimdi ne yapıcam ne yapmalıyım? " sofia kendine sorular sorarken bir yandanda kupasına üç tatlı kaşığı kahve koymuştu.
" hayır yetmez " diyerek bir kaşık daha ekledi ve karıştırmaya başladı.
Mutfak tezğahının önünde ayakta hem kahvesini içiyor hemde bugün yaşadığı olayı düşünüyordu.
Babası nerden gelmişti ve nereye gitmişti. Gözlerinin önünde yer babasını yutmuştu ve elinden gelen her şeyi yapmış olmasına rağmen adamı yukarı çekememiş onu kurtaramamiştı.

Saat 02:25

Sofia tek pencereli salonunun önündeki koltukta, her zaman oturduğu yerde kahvesini yudumlarken, kahveyi koltuğun yanındaki sehpaya bırakarak banyoya gitti.
Madolyonun içinde olduğu kutuyu alarak salona geri geldi.
Yine koltuğuna kuruldu ve madolyonu seneler sonra ilk defa eline aldı." Acaba üstündeki yazılarla bir ilgisi varmı?"
Sofia Madolyonu evirdi, çevirdi, en ince ayrıntısına kadar inceledi ama hiç bir şey yoktu.
Kapağini açtı ve yazıyı gördü. "Sofia sakin boynundan çıkarma!"
Sofia kızgınlık la çaresizlik le madalyonu boynundan cikarip attığı günü hatırladı. Ahh tanrim ne kadar ağlamış tı o gün...
" belki yeniden takmam gereklidir belkide yapmam gereken tek sey budur" diye kendi kendine konuşuyor bir çözüm yolu bulmaya çalışıyordu.

Sofia madolyonuda kahvesini bıraktığı sehpaya bıraktı ve yatak odasina gidip, yatağının hemen üstündeki duvardan, annesinin resmini aldi ve yine salona döndü, koltuğuna oturdu.
Sanki gizemin bütün parçalarını bir araya getiriyor , ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu.
Kucağında ki  resme baktı sonra madolyonu sehpanın üzerinden sol eline alarak bir resme bir madolyona bakıyordu.
Bugüne kadar farketmediği bir şeyi farketti.
" ama nasil olur daha önce nasıl görmedim ben bunu"
Sofia annesinin rüzgardan dağılmış saçlarının arasında, boynunda duran parıltıyı farketmemişti.
"Işte orda işte bu madolyon, nasıl görmedim nasıl"

Saat 3:05

Sofia saatlerce salonda kalmış, ne yapacağını düşünürken saatler geçmiş ve hiç farketmediği bir şeyi farketmişti.
Ne yapması gerektiğini biliyordu ve doğru şeyi yapmış olmak için dua ediyordu.
"Artık hazırım" dedi ve ayaga kalktı.
Annesinin resmini öperek resmi oturduğu kolduğa bıraktı.
Çıplak ayaklariyla salonunun ortasına kadar  yürüdü.
Elinde madolyon ciğerlerinın tamamını dolduracak kadar kocaman bir nefes aldı ve yavaş yavaş geri bıraktı.
Arkasina döndü annesinin resmine, evine , her zaman oturduğu koltuğa, gri túllerine kısaca her şeye göz gezdirdi.
O gece ne olacaktı tekrar  kendini evinde bulabilecekmiydi oda bilmiyordu.
Tek bildiği şey bu gece her şeyin son bulacağiydi.

Tabiki sofia aslinda olacaklarin, asıl başlangıç olduğundan habersiz korku içinde dakikaların geçmesini bekliyordu.
Başını kaldırdı ve korku dolu gözlerle saate baktı.

Saat 3: 15

Geç saatler  3:15Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin