1.9

488 55 147
                                    

Evet onu ilk günkü gibi seviyordum ama bir kere güvenimi kırmıştı. Elimi ondan çekerek başka tarafa döndüm.
"Rose"
Diyerek yüzümü ona döndürdü.
"Ne var jimin ?"
Dedim

"Sana seni hâlâ sevdiğimi söyledim..."
Diyip durdu, gözlerini önce yere dikti sonra da bana döndü.
"...Peki sen ?"
Yüzümü geri çekerek onun karşısına oturdum.
"Sadece bir cevap evet veya hayır"
"Bilmiyorum! Dün özür dilemek için geldiğimde ikimiz için küçücük de olsa bir umut kırıntısı görmüştüm.
A-ama siz öpüşünce-"

"ROSE BİZ ÖPÜŞMEDİK !"
Diye bağırınca korktum. Kendini sakinleştirip yanıma geldi.
"Yemin ederim ben onu öpmedim ya, o beni öptü bir anda öptü itemedim de zaten içmiştim yarı sarhoştum"
Kafamı başka tarafa döndürdüm.

"Ne zaman çalışacak bu ?"
Dedim, sinirle güldü.
"Biz barıştığımızda"
Oflayarak aşağıya baktım. Görünürde kimse yoktu. Jimin'e döndüm
"Telefonunla ara birilerini gelip bizi alsınlar"
Jimin cebindeki telefonu çıkarttı.

"Beni affedecek misin ?"
"Ne alaka ?"
"Affedecek misin ?"
"Hayır"
Dedim jimin bir anda elindeki telefonu aşağıya atınca ağzım açık kaldı.
"A-ama neden yaptın ?! Şimdi nasıl çıkacağız burdan ?"

"Umrumda değil ben onları aramadan onlar asla gelmezler"
"Neden kızlara güvenip geldiysem ?!"
Dedim sinirle, etrafta hiç insan yoktu.
"Rose çok pişmanım"
"Umrumda değil! Başta o hareketleri sergilemeden önce düşünecektin"
Jimin yanıma gelerek yüzümü elleri arasına aldı.

Hızla ellerini ittim.
"Bir daha sakın bana o hareketi yapma!"
"N-neler oluyor ? Bu hareketi çok severdin"
"Evet severdim. Bu hareketi yuju'ya yapana kadar!"
"Rose ona sana baktığım gibi bakmadım ki"

"Ama o sana benim sana baktığım gibi bakıyor!"
Önce anlamaya çalışırmış gibi yüzüme baktı. Anlayınca sırıttı sinirlenince ağzımdan çıkanlara engel olamıyorum!

"Yani beni seviyorsun"
Göz devirip dışarıya döndüm. Akşam olduğundan her yerin ışıkları yanmıştı manzara çok hoş gözüküyordu.

Jimin ellerimi tuttu. Ona bakmadım bile, bakmayacaktım da
"Ahh kalbim"
Eli kalbine gidince ona döndüm.
"Ne oldu ? İyi misin ?"
Jimin bir anda olduğu yere yığılınca korkuyla etrafa baktım.
"Jimin öldün mü ?"
Yanına giderek elimi nabzına koydum.

"Atmıyor ! Ne yapacağım ?! Jimin ölürsen seni öldürürüm"
Dedim ağlayarak
"Gerizekalı çocuk kalk ve ısrar etmeye devam et kabul edecektim zaten! Jimin"
Elini tuttum.

Kontrol için elimi tekrar nabzına koydum. Cidden atmıyordu
"Jimin ölme"
Dedim ağlayarak
"Yaa jimin!"
Ayağa kalkıp aşağıya baktım. Görünürde kimse yoktu.

"KİMSE YOKMU ?"
Sinirle jimin'e döndüm.
"Telefonu neden aşağıya attıysan !?"
Yanına oturup onu dürttüm.
"Tamam affettim hadi kalk"
Yüzüne bakınca korkum daha da arttı. Yüzü bembeyaz olmuştu.
"Jimin kal hadi bak yalvarıyorum kalk"

Ses çıkmayınca yanına çökerek ağlamaya başladım. O şimdi gerçekten ölmüş müydü ? İyi de neden ? Bu yaşta kalp krizi geçirecek hali yok ya

"Jimin..."
Dedim ağlayarak
"...Uyan"
Kafamı bacaklarımın arasına gömdüm sessizce ağlarken birinin bana dokunmasıyla çığlık attım.

Kafamı kaldırdığımda jimin'i gördüm. Gülüyordu...benimle eğlenmişti ben burda korkudan bayılmak üzereyken onu kaybetme korkusu yaşarken o benimle dalga geçmiş ve şuan karşımda gülüyordu !

"Ağlama-"
Tüm hızımla ona tokat atınca kafası sağa yattı.
"Nasıl bu konuda benimle dalga geçersin !?"
"B-ben sadece nabzıma yanlış yerden baktığın için gülüyordum"
"Ama komik değil öldün zannettim o an nabzın nerden bakıldığını mı hatırlarım seni ahmak ?"

Bana sarıldı.
"Özür dilerim bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim."
Ondan ayrılmaya çalışıyordum ama bir türlü beni bırakmıyordu.

"Bırak beni pislik !"
Diyerek göğsüne vurmaya başladım. O da benim saçlarımı seviyordu. Çok korktum sana bir şey olacak diye!

~ALONE QUEEN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin