Dördüncü Bölüm

800 67 14
                                    

Jisoo

Bakışlarım önümde oturup şaşkın ve bir o kadar da sinirli arkadaşlarımdaydı. Söylediğim şeyden sonra hiçbirinden ses çıkmamıştı. Üçümüzde birbirimize bakıp duruyorduk. Seulgi arada bir şeyler söyleyecekmiş gibi ağzını açıyordu ama bir şey söylemeden vazgeçip sadece bakınmaya devam ediyordu. En sonunda İrene sessizliği bozdu.

-"Ona söyledin mi?" ikisinin de gözlerini beni bulurken sordu.

-"Evet ona söyledim ve bu yüzden kavga ettik." dedim bakışlarımı yere indirerek.

-"Neden kavga ettiniz? Bebeği istemedi mi?" Seulgi bu sefer sinirli bir şekilde sordu.

Başımı yere eğdim ve anlatmaya başladım.

-"Onu buraya çağırdım ne yapacağımızı konuşmak için. Geldiğinde bana aldırmam gerektiğini böylelikle bir yükten kurtulacağımı söyledi." bunları anlatırken başımı yukarı kaldırdım ve arkadaşlarımın öfkeli yüzleriyle karşılaştım. Büyük bir dikkatle anlattıklarımı dinliyorlardı. Her anlattığım şeyde öfkelerinin arttığını gördüm.

-"Sonra ne oldu Jisoo?" İrene devam etmemi ister bir şekilde sordu.

-"Onun bizim bebeğimiz olduğunu ve nasıl böyle bir şey söyleyebildiğini sordum. O da bana onun benim bebeğim olduğunu nasıl söylersin kim bilir kimlerle yattın dedi. Benim olmayan bir bebeğe bakamam dedi. Bende sinirlerime daha fazla engel olamadım ve onu kovdum. Özür dilerim kızlar keşke sizi dinleseydim. Şuan bu halde olmazdım çok üzgünüm." tuttuğum göz yaşlarım yolunu bulup akmaya devam ettiler.

-"O adi şerefsizi bulduğum yerde öldüreceğim. Onca yaptıkların sonra bir de hala seni başka biriyle yatmakla mı suçluyor? Kesinlikle onu öldüreceğim. Hem suçlu hem güçlü. Ona olan aşkını kullanıp seni elde etti şimdi de hiçbir şey olmamış gibi seni bir kenara atıyor. O kadar kolay değil bunu ona ödeteceğim. Hem de şimdi." Seulgi ayağa fırladığında onun kolunu tuttum.

-"Lütfen Seulgi sakin ol. Onunla böyle bir tartışmaya girmeni istemiyorum. Benim için böyle bir şeye kalkışma. Lütfen." dedim onu sakinleştirmeye çalışarak.  

-"Nasıl senin için yapmayayım Jisoo. Sen bizim en iyi arkadaşımızsın. Hatta kardeşimsin ve kimse kardeşimi böyle bir şekilde üzüp hayatına devam edemez. Sen acı çekerken onu sefa sürmesine izin veremem Jisoo. Olmaz sana bunu yapmasına izin veremem." dedi Seulgi bana sarılarak. Onların yanında kendimi her zaman çok iyi hissediyordum. Beni böyle koruyup sahiplenmeleri beni güvende hissettiriyordu.

-"İstediğini yapsın sizin gibi arkadaşlara sahipken onun ne yaptığı çokta umurumda olmaz. Sizi çok seviyorum kızlar ve her zaman yanımda olduğunuz için de çok teşekkür ederim size." onlara sıkıca sarılırken söyledim. 

İrene bizden ayrılıp "Hem yalnız olacağını düşünüyorsan çok yanlış düşünüyorsun Jisoo Hanım. Biz her zaman yanında olacağız. Verdiğin kararlara her zaman saygı duyarız. Hey hem biz neden yas tutarmış gibi davranıyoruz ki. Bir yeğenimiz olacak ama bizim halimize bak. Şerefsiz annesine sallayıp ağlıyoruz. Bizim gülmemiz lazım. Yakında genç bir teyze oluyorum ve bu haberi kutlamam lazım. Şerefsiz annesinin ne yaptığı kimin umurunda hadi gidip eğlenelim. Geri kalan zamanımızı bu koltukta ağlayarak geçiremeyiz. Hem ortada ağlanacak bir durum da yok." dedi İrene ayağa kalkıp kocaman gülümserken.

-"Her ne kadar hala o şerefsizi öldürmek istesem de sevgilim haklı. Ortada güzel bir haber var ve burada oturup ağlıyoruz. Hadi dışarı çıkıp biraz eğlenelim. Ve Jisoo Hanım eğer o piçe bir şey yapmamı istemiyorsanız o göz yaşlarınızı silip hayran kaldığımız gülümsemenizi bize gösterin. Eğer biraz daha ağlarsanız elimden birilerine karşı bir kaza çıkabilir." dedi ayağa kalkıp göz kırparak. Hala ne yaptım da böyle harika dostlara sahip olduğumu düşünüyordum.

-"Hayır daha fazla ağlamayacağım. Ve kızlar sizi gerçekten çok seviyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki yanımdasınız." dedim ayağa kalkıp onlara bir kere daha sarılarak.

-"Hey Jisoo Hanım yeter bu kadar duygusallık. Bizi de mi ağlatmak istiyorsunuz? Hem İrene geldiğinden beri kendini zor tutuyor biraz daha devam edersen o da başlayacak ve ben ikinizle nasıl uğraşırım bilmiyorum." İrene onun omzuna bir tane yumruk geçirdi. "Aishh!! Acıdı ama." 

-"Oh olsun sana. Neyse Jisoo sen bu aptalı bırak da yarın bizim kliniğe gidelim de bir kontrol ettirelim küçük yeğenimizi."  dedi kapıyı açıp dışarı çıkarken.

-"Olur. Gideriz" dedim ve kapıyı kapattım. Keşke annesi de bizimle gelse. Ama bu aptalca bir düşünce kendinin olmadığını söylediği bir bebeğin kontrolüne mi gelecekti. Bu imkansızdan da öte bir şey. Ama onun yanımda olmasını her şeyden çok isterdim.

----------------------------------------------------------- 

Oy atıp yorum yapmayı unutmayın...

UNEXPECTED LOVE  -JENSOO(G!P)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin