Darbe |17|

773 69 5
                                    

Mehmet öfkeden köpürüyor ve etrfaındaki askerlerine küfürler, lanetler okuyarak onları azarlıyordu. Uzun süre boyunca kendine gelemiyen fire warrirors askerleri, Mehmet'e karşı olan güvenleri sarsılmıştı. Artık pek fazla Mehmet'e güvenmiyorlardı. Mehmet her ne kadar onları azarlasa da bu işler onun altından çıkmıştı.

Bir firewarriors askeri olan Onur ise darbe planları hazırlıyordu, Mehmet'i iktidardan düşürmeyi aklına koymuştu. Onur oldukça iyi bir askerdi; hem askeri hem de strateji bakımından. Stratejisi ile pek çok aylak sürülerini yok etmişti. Onur'un bir başka fikri ise; aylakları bir çukurda biriktirip onları topluca imha etmekti. Bu yöntem ile kısa sürede yüzlerce aylağı imha etmişti.

Mehmet ise bu fikri oldukça sevmişti ama bir süre sonra amacı dışında kullanmaya başlamıştı ve aylakları öldürmek yerine onları bir köpek gibi kullanmaya başlamıştı. Resmen kendine aylaklardan bir ordu kuruyordu ama hiç güvenli değildi, aylaklar evcil yaratıklar değildi, onlar insan eti ile beslenen birer canavarlardı. Sadece insan eti değil aslında... Onur, fire warriors askerlerini, Mehmet'e kışkırtıyor ve gizli bir darbe planlarının ilk adımlarını hazırlıyordu.

Fire warriors askerleri ise Onur'a destek veriyorlardı hatta Mehmet ile aralarında dalga geçiyorlardı; patlak göz, cin göz, tepe göz gibi... Mehmet ise bunlardan habersizdi, askerlerinin ayaklanma çıkaracağı aklının ucundan bile geçmiyordu. Mehmet intikam hazırlıkları yapıyordu. Yeniden gurubu yakalamayı ve herkesi teker teker katletmeyi kafasına koymuştu.

***

Gurubun kaçmasından bir gün geçmişti, olaylar çok hızlı gelişiyordu, her an Mehmet'e darbe yapabilirlerdi. Mehmet bunlardan habersiz bir şekilde; gurubu yakalmak için arabaları hazırlamalarını söyledi. Mehmet kapının girişinde arabaların gelmesini bekliyordu. Beklediği sırada yanına Onur geldi onunla konuşmaya başladı "sen çok ibne bir lidersin. Askerlerine kızıyorsun ama bunların hepsi senin yüzünden bizim başımıza geldi," dedi sinirli bir şekilde.

Mehmet ise bu sözleri duyduğunda ona döndü ve Onur'a kızgın bir şekilde bakmaya başladı. İkisi birbirlerine öfke dolu gözler ile bakıyordu, "sen ne demeye çalıyorsun?" dedi sinirli bir şekilde Mehmet. Onur sağuk kanlı bir şekilde cevabı yapıştırdı: "söylemek istediğimi çok açık bir şekilde söyledim. Sen tam bir aşağılık herifsin. Piçin oğlu."

Mehmet'in yüzündeki öfke brlli oluyordu. Yüzündeki yara iyice onu tipsiz bir hale sokuyordu. Bu sözlere oldukça öfkelenen Mehmet hemen silahını çıkararak Onur'un kafasına doğru tutar. O sırada etraflarında fire warriors askerleri bir halka oluşturmuş, onları izliyorlardı. Mehmet etrfaındaki kalabalığa baktığı sırada, Onur, silahı tutar ve çekiştirmeye başlar. Silah bir anda ikisinin elinden kayar ve uzağa savrulur. Mehmet, silahını düşürdüğü için etrafındaki askerlere seslenmeye başlar: "alın şu herifi!" dedi Mehmet.

Askerler verilen emri yerine getirmiyordu, öylece onları izliyorlardı ama içlerinden birisi konuştu; "siktir lan!" diye hakaret etti. İçlerinden bu sefer bir kadın fire warriors savaşçısı konuştu: "sen! Bundan sonra bizim liderimiz değilsin. Sen kıçını o koltuğa yapıştırıp, bağırıp çağırmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Bundan sonra bizim liderimiz Onur'dur!" dedi sinirli bir sesle.

Mehmet etrafına baktıktan sonra yüzünü Onur'a çevirdi. Onur, Mehmet'e sinsi bir şekilde gülüyordu. Bir süre bakıştıktan sonra Onur: "seni kendi ellerimle öldüreceğim." dedi. İlk darbe Onur'dan geldi ve Mehmet daha henüz şaşkınlığını üstünden atamazken yumruğu suratına yedi.

Her iki kişide çok güçlüydü. Mehmet yumruğu yedikten sonra kendine geldi ve kavgaya tutuştu. Çok sert yumruklar atan Mehmet, Onur için fazla yavaştı. Onur, Mehmet'in yumruklarını kolayca savuşturabiliyordu. Onur savunmadan atağa geçip Mehmet'e sarldırmaya başladı.

Onur ard arda yumruklar atıyordu ve Mehmet ise bu yumruklardan yüzünü korunmak için kollarını kullanıyordu. Onur hiç durmayacakmış gibi yumruk atmaya devam ediyordu. Onur bir anda yüzü yerine Mehmet'in karnına vurmaya başladı ve Mehmet karnına yediği yumruklar yüzünden nefesi tıkandı ve derin nefes alarak nefes alış verişini normale çevirmeye çalışıyordu.

Onur, Mehmet'i fena hırpalıyordu, fire warriors askerleri ise onura tezahurat ediyorlardı; "vur vur! İnlesin!" diye... Bu tezahuratlar Onur'u gaza getiriyor ve daha sert, daha hızlı bir şekilde Mehmet'i dövüyordu. Onur bu kavgadan gittikçe daha da keyif alıyordu. Mehmet'i öldürüyesiye dövüyordu. Onur, Mehmet'i tutarak havaya kaldırdı ve sert bir şekilde yere yapıştırdı, adeta smack down denen şu amerikan güreşini andırıyrodu onların kavgası.

Dövüşmeye hiç hali kalmayan Mehmet pes etmeye başlıyordu. Onur, Mehmet'in üstüne çıkıp yumruk atmaya devam ediyor ama bir patlama sesi etrafı sessizliğe gömdü.
Kimse silahın kimin ateşlediğini bilmez. Ama Kadın fire warriors askeri bunu ateş eden kişi görmüştü ve ona sinirli bir bakış attı, onun yüzünü hafızasına kaydetmişti. İçinden intikam almaya yemin etmişti.

Bir süre sonra Onur yere devrilir. Mehmet ayağa kalkarak kendini toparlar. Herkes şaşkın bir şekilde yerde kanlar içinde yatan Onur'a bakıyordu. Etrafı hükmeden sessizliği kadın fire warriors askeri bozar: "Onur! Hayır!" diye bağırdı. Bir süre sonra Recep'in sesi duyulur; "herkes dağılsın!" dedi öfkeli bir şekilde.

Recep'in iki elindede keleştikof vardı ve onları isyancı guruba doğru tutuyordu, arkasında ise hâlen Mehmet'in lider olmasını isteyen fire warriors askerleri vardı.

Çatışmaya girmek istemeyen isyancı fire warriors askerleri teslim oldular ve dağıldılar, böylelikle isyan bastırılmış oldu. Herkes dağılmıştı ama Onur'un cesedinin yanında birisi ağlıyordu. Cesede sarılarak ağliyan kişi ise o kadın askerdi.

Uzun süre sonra kendine geldi ve ayağa kalkıp sevgilisinin katiline baktı. Ona öfkeli bir şekilde uzun süre baktı ama sonrada garaja gidip bir motorsiklete, dağ motorsikletine bindi ve yanına aldığı çantayı sırtına takarak yol aldı. Fire warriors askerlerini kaçağı görünce ona ateş etmeye başladılar ama oldukça hızlı olan kadın kolayca onlardan kaçabildi.

Giriş kapısında duran kamyonunun ise yanındaki küçük aralıktan geçti. Nereye gideceğini bilmiyordu ve amaçsız bir şekilde önündeki uzun yolda tüm hızı ile yol alıyordu.



İnşallah beğenmişsinizdir. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin