MARCUS'UN YÜZÜ

148 11 1
                                    

Bugün iki bölüm atasım geldi, yorum ve oy atmıyorsunuz ama olsun, size değer. :D

Her yerde deli gibi günlüğü arıyordum ama yoktu. "Sen yazmadın mı yani onu?"

Marcus hayır anlamında kafasını salladı. Yeniden konuşmamaya karar vermişti,  sessizleşmişti. 

"Nasıl olur? O zaman senin olduğunu düşünmem için onlar yazdılar. Sadece son sayfalar sana ait olmalı, belli ki bizi kandırıyorlar ama neden? Ailemi annenle baban mı öldürdü yani?"

Marcus hiç ses çıkartmadı. Evine, gizli odasına dönmek istiyordu. 

"Orada sadece sen mi kalıyorsun? Yanına geliyorlar mı?"

"Bazen. Bana soru sorma, senin yüzünden cezalandırılacağım. Sırlarını paylaştım, günah işledim."

"Anladım, günah işleyenleri cezalandıranlar aslında onlardı ama tüm suçu sana attılar. Ama onları nasıl bulacağım ki? Hem bulsam elime ne geçecek? Seni öldürmemi söylüyorlardı, o zaman kendileri neden bunu yapmıyorlar?"

"Çünkü benim masum olduğumu biliyorlar, eğer öldürürlerse günah işleyeceklerini düşünüyorlar. Bu yüzden başkası öldürmeli, benden nefret ediyorlar."

"Zaten onca insanı öldürerek günah işlemediler mi?"

"Onlar günahkardı, yaptıklarının doğru olduğuna inanıyorlar. Her an eve gelebilirler, artık sessiz olmalısın. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi davran."

Marcus'un ceza almasını istemediğim için başka soru sormadım. Yine de düşüncelerimi susturamıyordum, kapıdan girmediklerine göre başka bir giriş olmalıydı. Marcus'un gizli odasına da bazen girdiklerine göre kaldıkları başka gizli odalar olmalıydı. Ama neden böyle bir oyun oynuyorlardı ki? Amaçları sadece Marcus'u öldürtmek miydi? Neden bununla bu kadar uğraşıyorlardı? Onun yerine neden evden kovmuyorlardı?

Gece olduğunda Marcus'u yatağına yatırmak için hazırlık yaptım. Süt ısıttım ve ona götürdüm. Salonda sessizce oturuyordu. Sanırım ailesi konuşmasını da istemiyordu çünkü en son ki konuşmamızın üstünden saatler geçmişti ama tek kelime bile etmemişti. Bir ara ortadan kaybolmuştu ama yarım saat sonra geri gelmişti.

"Sana süt ısıttım," diyerek sütü uzattım. Kaldırdığı elinin avuç içi sargıyla sarılmıştı. "Bu ne?" Sütü masaya bıraktım ve sargısını açtım, avucunun içi yanmıştı. "Bu nasıl oldu?"

Marcus tek kelime bile etmedi. Sanırım bizi izliyorlardı. Yine de ne olduğunu anlamıştım, banyoda bana dokunmak istediği için günah işlediğini düşünüyorlardı ve bu yüzden elini yakmışlardı. Allah bilir bana anlattıklarını bilselerdi ne yaparlardı? Belki de dilini keserlerdi.

Elini yeniden sardım, sütünü içti ve elinden tutup onu yatağına götürdüm. Üstünü örttüm ve yanağına iyi geceler öpücüğü kondurdum. Bir süre yanında bekledim, Marcus aslında çok sağlıklıydı ama ona o kadar kötü davranıyorlardı ki psikolojisi bozulmuştu. Normal düşünemiyordu, çocukluğundan beri böyle yetiştirildiği için yaptıkları ona normal geliyordu.

Uyuduğunu düşündüğümde ben de yatağıma gittim. Yine de gözüme uyku girmiyordu, ne yapacağımı bilmiyordum. Sanırım onları öldürmeliydim, ailemin intikamını ancak böyle alabilirdim. Üstelik bu evden başka gidecek bir yerim yoktu, iş bulamıyordum. Zaten herkes onların öldüğünü düşünüyordu. Ama onları nasıl bulacaktım ki?

Aklıma aniden bir fikir geldi. Bana neden zarar vermiyorlardı? Çünkü onların istedikleri günahları işlemiyordum, bu yüzden benden uzak duruyorlardı. Eğer günah işlersem bana zarar verebilirlerdi.

Ayağı kalktım ve Marcus'un odasına gittim. Kapıyı açmamla uyandı, doğruldu ve bana bakmaya başladı. Yanına gittim ve yorganın içine girdim. Ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı ama bana zaafı olduğunu biliyordum. Buna engel olamıyordu.

Kollarımı boynuna doladım ve maskesini çıkarttım. Ay ışığında yüzü büyüleyici görünüyordu. Ailesinin söylediği gibi çirkin değildi, çok güzeldi... Onun güzelliğinin farkında oldukları ve günah işlememesi için yaptıklarını düşünüyordum. 

Dudaklarını öptüm, bana hemen karşılık verdi. O sırada ellerimi tutuyordu, ellerim onun en hassas noktasıydı. Bu gece kötü şeyler olacaktı, hissediyordum.

Bir daha ki bölümde Marcus'un yüzünü göreceksiniz. :)

HAYALET BEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin