YENİ HAYAT

172 17 6
                                    

Merhaba canlarım, yorum ve oy verirseniz en azından biraz yazarken hevesli olabilirim. İyi okumalar. :)

Cedric kalktı ve hızla iç çamaşırını giyindi. Ben de geceliğimi bacaklarıma kadar örttüm. Marcus yeniden maskesini takmıştı. Onu öldürecek olanın kendisi olduğunu biliyordu ve maske takarak kendinden kaçabileceğini düşünüyordu.

Cedric onun üzerine saldırdığında küfürler savuruyordu. "Aynı kanı taşıyoruz, bir gün olsun yanımda olmadın. Beni asla desteklemedin." Bir yumruk patlattı.

Marcus biraz sendeledi ama kendini hemen toparlayıp Cedric'in yakasına yapıştı. "Siz katilleri nasıl desteklememi bekliyorsun? Hayatımı mahvettiniz, ömür boyu bu duvarların ardına çıkamadım." Onu sarstı ve duvara fırlattı. Cedric bir süre acıyla yerde kaldı, sonra hızla kalktı ve elindeki bıçağı Marcus'a savurmaya çalıştı ama Marcus onun bileğini tutup hızla dizine vurdu. Kemik sesini duymamla yüzümü buruşturdum. Cedric'in kolu resmen ters taraftan ikiye katlanmıştı. Acıyla olduğu yere yığıldı ve haykırdı. Bağırtısı kulaklarımı tırmalamıştı. Marcus bıçağı aldı ve onun boğazına dayadı. "Benden hep nefret ettin Cedric, nedenini asla anlayamıyorum."

"Neden mi? Çünkü hep farklıymışsın gibi davrandın." Cedric acıdan dolayı soğuk terler akıtıyordu. Zorla, dişlerini sıkarak konuşuyordu. Nefesleri kesiliyordu ve bakışları kaymaya başlamıştı. "Ama sen bizim ailemizdensin, katillerin çocuğusun. Hep masum oldun ve benim masum olmamam sana katlanamama neden oluyor. Şimdi ne olacak? Beni öldürüp masumluğunu mu kaybedeceksin? Bunun için ölümü bile göze alırım."

"Öldür onu, ne bekliyorsun?" dedim Marcus'a bağırarak. Ama o çok kararsızdı, birini öldürmek istemiyordu. Onlar gibi olmaktan korkuyordu. "Marcus, ondan kurtulmazsak o bizden kurtulacak."

"Sana gelince küçük orospu," dedi Cedric bana bakarak. "Beni sevdiğini sanmıştım. Marcus beni öldüremeyecek, onu tanıyorum. Ve sen altımda inlerken ben boğazını keseceğim."

Marcus bunu duyduğunda oldukça sinirlendi, bana bir zaafı olduğunu biliyordum. Hiç beklemeden bıçağı onun gırtlağına sürttü ve Cedric kanlar içinde yere yığıldı. Bitmişti işte, artık yalnız ve huzurluyduk.

Marcus önce Cedric'i kendi mezarına gömdü. Sonra her yeri kan olduğu için banyoya girdi, yıkandı ve temizlendi. Ben de o sırada yerdeki kanları siliyordum. Banyodan çıktığında maskesi hala yüzündeydi. Onu çıkarttı ve parçaladı. Bir daha takmak istemiyordu.

Ona doğru gittim ve iyi yıkanıp yıkanmadığına baktım, sanırım öğrenmişti. "İyi misin?"

Bir şey söylemedi. Yalnızca kafasını salladı ve uzanıp bana sarıldı. "Şimdi ne olacak?"

"Ne istersen o olacak. Burada seninle kalacağım, ailenin yeterince sana bıraktığı parası var. Artık rahat yaşayabiliriz, sana her şeyi öğreteceğim. Normal bir insan gibi yaşayacaksın. Dışarı çıkacağız, sokakta yürümen için kimliğe ihtiyacın yok. Sana toplulukta nasıl davranman gerektiğini öğreteceğim."

Geri çekildi ve elleriyle çenemi tuttu. Geceliğime baktı. "Çok güzel görünüyorsun."

"Sen de öylesin." Gerçekten yüzü o kadar güzeldi ki... Üstelik çok masumdu, ona karşı bir şeyler hissetmemek mümkün değildi. 

Eğildi ve dudaklarımdan öptü. Gerisi çok kolay gelmişti, beni yavaşça yatağa yatırmıştı ve nazikçe üzerim çıkmıştı. Gece çok uzundu ve geçirdiğim en güzel geceydi. Marcus'un hiç tanımadığım bir yanıyla karşılaşmıştım, ikimiz için de ilkti. Büyüleyiciydi... Onun bu nazik ama vahşi tarafı çok hoşuma gitmişti. 

BİR YIL SONRA

Marcus artık insan içine karışmıştı. Normal bir insan olmayı başarmıştı, algıları tamamen açılmıştı. Polise her şeyi anlatmıştık ama ailesine ne olduğunu bilmediğimizi söylemiştik. Ona bir kimlik çıkartmışlardı ve artık normal bir vatandaştı. 

Birbirimize olan aşkımız o kadar artmıştı ki kimliğini aldığı gün evlendik. Oldukça sade ve şirin bir törendi bu. Ailesinden kalan gelirimiz oldukça fazla olduğu için Savaş'ı yanımıza almayı başardık. Bana yine anne diyordu. Üstelik bir kardeşi olacaktı, hamileydim.

Marcus elini karnıma koydu. "Neye benzeyeceğini çok merak ediyorum."

"Umarım sana benzer."

"Boyu bu kadar uzun olmasın ama," dedi gülerek. 

Savaş'ta henüz uyuyakalmıştı. Artık bizimle olduğu için huzurluydu. Marcus onu kucağına alarak alnına bir öpücük kondurdu ve yatağına taşıdı. Yeni bir eve taşınmıştık, her şeyin üzerine bir çizgi çekip temiz bir sayfa açmıştık. O evden tek bir eşya bile almadan satmıştık. 

Marcus uzandı ve kafasını boynuma gömdü. "Sana minnettarım Eftelya, resmen hayatımı düzelttin. Beni bir kabustan uyandırdın."

"Hiçbirini hak etmiyordun Marcus, inan bana. Sen onların arasında parlayan bir inci gibiydin. Ve itiraf edeyim ki senden çok etkilenmiştim."

Marcus şirin gülümsemesiyle elini gömleğimin düğmelerine götürdü. "Bunun için iki tarafında izni olması gerektiğini söylemiştin, izin veriyor musunuz Eftelya hanım?" dedi şakayla karışık.

Ufak bir kahkaha patlattım. "Elbette Marcus bey, size kapılarımız her zaman açık."Böylece huzurlu bir başlangıç ve mutlu bir son yakalamıştık. Artık her şey yolundaydı, biz bir aileydik. Dört kişilik çekirdek bir aile...


Sevgili okurlarım, hikayem tamamlandı. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer özel bölüm isterseniz yorumlarda belirtin. Çoğunluğa göre ekleyebilirim. Sizleri çok seviyorum. <3

HAYALET BEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin