4.1

6.1K 374 237
                                    

"Geç kaldım kusura bakma." diyerek Demir'in karşısındaki sandalyeyi çekip karşısına oturdum. Resmen ilk defa ikimiz plan yapıp dışarı çıkmıştık, bu Mine sayesinde olmamıştı.

"Bie mazeretin varsa seni affedebilirim." dedi hafif tripli sesiyle. Trip atmayacağına emin olabilseydim keşke ama trip atma ihtimali çok yüksekti.

"Hani bir nedenim yoksa trip mi atacaksın?" diye sorduğumda başıyla beni onaylayıp gözlerini üstüme dikmişti.

"Bir yere uğramam gerekti ama işim sandığımdan uzun sürdü. Ondan geç kaldım." dediğimde güldü. Ben yüzüne neden güldüğünü anlamak için bakarken o gülmeye devam ediyordu.

Neye güldüğünü bilmiyordum ama sanırım pek umrumda değildi. Gülüşünü seviyordum, ona gülmeyi çok yakıştırıyordum.

"Bana hesap vermek zorunda değildin, sadece merak ettim seni biraz."

"Bunu hesap sormadan önce söyleyemez miydin? Stres oldum burada senin yüzünden." dediğimde gülmeye devam etmişti.

"Ciddiye alacağını düşünmemiştim açıkçası." dediğinde gülümsedim.

"Bu senin bu arada." diyerek yanımda getirdiğim çantamdan küçük bir kutu çıkarıp ona vermiştim. Şaşkınlıkla bir bana bir de kutuya bakarken kutuyu açması için gözlerimle kutuyu işaret etmiştim.

"Bir şey mi aldın?"

"Hayır, kutunun içi boş." diye dalga geçtiğimde gülüp kutuyu açıp bir kutunun içindeki kolye ve yüzüklere bakıyordu.

İnce zincir kolye takmayı sevdiğini biliyordum bu yüzden birkaç tane farklı renklerde ince zincir kolye almıştım, yüzük taktığını hiç görmememe rağmen çok hoşuma gitmişlerdi ve almak istemiştim. Takmazsa da benim için sorun olmazdı.

"Dikkatli biriymişsin." dedi kolyelerden birini eline alıp incelerken. Yüzünde ufak bir gülümseme yer edinmişti.

"Kişisine göre tabii dikkatliyimdir." dediğimde diğer kolyeleri incelemiş ve sonra yüzükleri eline almıştı.

"Yüzük taktığını hiç görmedim ama benim çok hoşuma gitti, almak istedim." derken takmayacağını düşünsem de yüzükleri tek tek parmaklarına geçirip ellerine bakmıştı.

Uzun ve ince parmakları vardı, eli oldukça güzeldi ve yüzükler de tahmin ettiğim gibi çok şık durmuştu.

"Bu yüzükleri evlenme teklifi olarak varsayıyorum." dedi yüzükleri incelemeye devam ederken.

"Evlen benimle Demir." diye dalga geçtiğimde gülüp geçmiştik. Demir yüzüklere ve kolyelere hayran hayran bakmaya devam ediyordu.

"Tamam çok baktın onlara geri ver şimdi, kafeden çıkarken sana geri veririm yoksa onlarla ilgileneceksin sen hep." diyerek kolyeleri önünden çekip elini tutmuş ve yüzükleri parmaklarından çıkarıp onları çantama koymuştum.

"Sen cansız varlıkları mı kıskandın az önce?" diye mırıldandığında kaşlarımı çattım. Cidden öyle mi olmuştu?

"Öyle oldu değil mi?" dediğimde başıyla beni onaylamıştı.

"Açıkçası, tam da öyle oldu." dedi sinsice sırıtırken. Gülmek için yer arıyordu, bundan şikayetçi olmadığım için bir sorunum da yoktu.

"İlk defa sadece ikimiz dışarı çıkıyoruz ve konuştuğumuz konu bu mu cidden?" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. Cansız eşyaları kıskanacak kadar delirmemiştim, onları zaten ona ben almıştım. Kıskanacak değildim.

"Bence de konuştuğumuz konunun bu olması saçma ama bunun dışarı çıkıp çıkmamamızla pek alakası yok gibi." diye konuştu, yüzünde yer edinmiş o gülümseme bir yerden sonra sinirimi bozmaya başlamıştı ama bunu ona söylememe gerek yoktu, durduk yere onu üzmek istemezdim.

Bu konuda oldukça hassastı, ciddi biri olmadığı yüzüne vurulduğu zaman kırılıyordu. Zaten gerçekten önemsediği birkaç kişi varken onlar tarafından daha çok kırılmasına gerek yoktu. O benim üzülmemi istemediği gibi ben de onun üzülmesini istemiyordum tabii ki.

"Tamam Demir, en haklı sensin. Ben hep haksızım." derken güldüm. O da benimle birlikte gülüyordu. Açıkçası bugün ekstra bir mutlu gibiydi, işime gelirdi.

"Biliyorum." diye mırıldandı. "Ben hep haklıyım." diye devam edip elini masanın üstünde duran elimin üstüne koymuştu.

"Mesela ilk attığım mesajda ilgini çektiğim konusunda da haklıydım." dediğinde birkaç saniye neyden bahsettiğini anlamaya çalışmış, mesajı hatırlayınca şaşkınca ona bakmıştım.

"O mesajları hatırlıyor musun cidden?"

"Unutmam için bir sebep mi var?"

"Tamam, hafızamın kötü olduğunu yüzüme vurma artık. Ayrıca o mesajda gayet de haksızdın."

"Kanıtlayabilir misin?'" diye konuştu kendinden emin bir şekilde.

"Sen kanıtlayabilir misin?" dedim, kanıtlayamazdım bu yüzden konuyu ona çevirmeye çalışıyordum. Eğer o kanıtlayamazsa haklı olan kişi ben olacaktım.

"Çok basit, kanıtlarım tabii." dedikten sonra kanıtlamasını ister gibi başımı hareket ettirdiğimde gözleriyle el ele tutuşan ellerimizi işaret etmişti.

"Kim ilgisini çekmeyen biriyle sevgili olur ki?"

"Tamam, pes ediyorum. Seninle yarışılmıyor Demir." diye pes edercesine konuştum. Cidden sürekli kendini haklı çıkarıp duruyordu.

"Yarışmıyoruz ki, ben senin sinir olmuş yüzünü görmeyi seviyorum sadece. Huyum kurusun ne yapayım?" diye konuştu masum masum. Demir'i tanımasam cidden yaptıklarını isteyerek yapmadığını falan düşünebilirdim ama onu tanımam buna engel oluyordu.

"Bu söylediklerini beni sevdiğini söylüyormuşsun gibi kabul edeceğim."

"Zaten öyle yapman gerekiyor, şifreli biraz."

~~~~~~

Bölüm pek içime sinmedi gibi de sindi gibi de ben emin değilim siz sevmeseniz de sevmiş gibi yapın diyeceğim ama siz kötü yorum yapmıyorsunuz hiç zaten. Yerim sizi.

Sanırım bir sonraki bölüm final, aslında bu bölüm final olacaktı ama yazacak bir şeyler bulunca yazmak istedim. Yine de fazla uzamış sayılmaz, sadece 1 bölüm uzadı ama 1 bölüm 1 bölümdür.

Ha bir de Gürkan ve Mine'in fotoğrafları konusu var. Arkadaşlar ben onlara bir karakter seçmedim kişi olarak. Kendi kafanızda nasıl kişilerse öyle hayal edin gitsin.

Neys, çok konuştum bb artık

Islık | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin