4.BÖLÜM(ZİNDAN)

66 4 6
                                    


Keyifli okumalar herkese..💚

.....

Kimsesiz olmak.

En kötü ya da en iyi gününde kafanı çevirdiğinde kimseyi görememek. Hayatın boyunca hep yalnız olacağını bilmek. Tüm bu gerçeklerle beraber gelen o his çok can yakıcıydı. Kocaman dünyada güvenebileceğim, şüphesiz her şeyi anlatacağım kimsem yoktu.

Mutluluğu, acıyı, korkuyu hiç bir duygumu korkmadan paylaşacağım kimsem yoktu yanımda. En ihtiyacım olduğu bu anda bana yardım eli uzatan kimse yoktu. Yalnızdım. Bu gerçeği bilmek kalbimde bir yerde küçük bir sızıya neden oluyor her hatırladığımda ise canımı yakıyordu.

Arel'in ima dolu sözleri ardından dolan gözlerimi umursamadan "Ben.."dedim hemen iki yanımda duran korumalara dönerek. "Yanlış bir şey yapmadım."

Cevap verme gereksimi bile duymayan korumalar beni odadan çıkarmaya çalışırken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çaresiz hissediyordum. Her iki kolumdan kavrayan korumalara karşı çıkacak gücü bulamıyordum kendimde. Belki de ağır bir şok geçiriyordum, bu yüzden şaşkın gözlerle bu durumdan nasıl kurtulacağımı düşünmeye çalışıyordum.

"Kızı bırakın."

Duyduğum bu sesle kolumu kavrayan eller anında gevşedi. Ardından tıpkı hemen yanımdaki iki korumanın yüzümdeki şaşkınlıkla sesin sahibine doğru döndük.

"Ama Arel Bey anneniz-"devamını getirmesine izin vermeden sözünü kestiği korumaya kaşlarını çatarak baktı Arel.

"Bana karşı mı geliyorsun?"diye sordu. Yüzündeki ifade şimdi daha sertti.
"Şifacı dün benimleydi, dün gece yanında bende vardım. Bunu anneme aynen bu şekilde iletin, ne demek istediğimi anlayacak. Şimdi ikinizde odamdan çıkın."

Arel'in son cümlesiyle odayı terk eden korumalar sonrası yüzümde hala silinmemiş o şaşkınlıkla Arele bakmayı sürdürdüm. Bunu neden yapmıştı? Üstelik bana artık bu yolda yalnızsın deyip yardım etmeyeceğini kesin bir şekilde dile getirirken.

"Sende odana geri dön şifacı. Bugün fazlasıyla zamanımı aldın."dedi düz bir sesle.

"Bunu neden yaptın?"

Soruma gerekli yanıtı vermeyip köşedeki çalışma masasına yöneldi. Hemen arkasından bende onu takip ederek çalışma masasının önüne geldim.

"Bana bir daha dün geceye benzer bir yardımın tekrar edilmeyeceğini söylemiştin. Şimdi ne değişti?"

"Hiç bir şey değişmedi."diye sert bir yanıt verdi. "Seni alsalar bile çok geçmeden zaten geri bırakacaklardı. Çünkü dün gece yanında ben vardım, isteseler bile seni yargılama hakları yoktu. Bu yüzden sana yardım etmiş olmuyorum aksine, gereksiz bir uzamanın önüne geçtim sadece."

Verdiği yanıt karşısında onu anlamaya çalışan gözlerle baktım. Aklında ne vardı çözemiyordum.

"Bu kadar mı sadece?"diye sordum. Ona inanmadığımı o da biliyordu. Bana yardım etmenin arkasında başka bir sebep varmış gibi hissediyordum.

"Bu kadar."

"Sana inanmıyorum."

Karamel gözlerini öfke saçan bir ifadeyle gözlerime odakladığında sakin kalmak adına derin bir nefes aldı.

"Bana inanmanı bende istemezdim. Doğru olanı yapıyorsun."dedi ve yeniden önüne döndü.

Yaptığı açıklamayla çekmece tarzı bir raftan iri ve uzun bir silah çıkarıp sırtına attı. Ardından bana son kez baktı. "Benim asıl mücadelem bu,"dedi hemen önümdeki bir dolap dolusu silah ve farklı türde yaralayıcı aletleri gösterirken. "Savaşmak, öldürmek ve kazanmak."

SERBEST RUHLAR ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin