8.BÖLÜM(ÇARESİZ OLMAK)

30 3 0
                                    

...

Zamanın gidererek her şeyi daha da kötüleştirdiği tam bu anlarda hemen karşımdaki zamandan da acımasız orta yaşlı kadın gözlerindeki ateş kırmızısı öfkesiyle yüzümü inceliyordu.

Bu öfkesiyle ilk kez tanışmıyordum belki ama bu öfkesinden daha farklı bir şey vardı. Büyük bir nefret ve kin gibi.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun ha?" Harla Hanımın kurduğu ilk cümle bu olduğunda üzerime doğru yürümeye başladı. "Benden izinsiz ve habersiz elini kolunu sallayarak dışarı çıkabilme hakkını sana kim verdi? Üstelik benim oğlumla..senin seviyenle asla aynı değerde olmayacak kadar değerli oğlumla." Usulca yutkunup duruşumu dikleştirdim.

"Sandığınız gibi bir şey yok aramızda."

"Olamaz da!"diyerek sert bir yanıt verdiğinde derin bir nefes verdim.

"Ne düşündüğünüzü tam olarak bilmesem de çok büyük bir yanılgı içinde olduğunuzu biliyorum. Buraya oğlunuzu iyileştirmek adına getirildim ve bunu layığıyla yaptım. Sizden izinsiz ve habersiz dışarı çıktığım konusuna gelirsek ben esir ya da tutsak değilim. Buraya nasıl geldiğimi ve getirildiğimi bilmesem de buraya ait olmadığını biliyorum. Burada olmak benim tercihim değildi."

Kendimi ifade ettiğim cümlelerim sonrası yüzümdeki ifadeyi de değiştirdiğimde karşımda gözleriyle ateş saçan kadın üzerime doğru yürümeye devam etti.

"Bu özgüvenin takdiri şayan şifacı kız. Kim olduğunu ve kendi adını dahi bilmediğin içi boş bir zihinle göstermiş olduğun bu lüzumsuz özgüven gerçekten etkileyici." Son sözleri içime keskin bir ok gibi saplandığında güçlü durmak için direndim.

"Bu sana ilk ve son uyarım şifacı. Bu sarayda benden izinsiz tek bir adım dahi atmayacaksın. Ne olacaksa benim iznim ve emrimde olacak anladın mı?"

Cevap vermedim. Çünkü vereceğim cevap onu tatmin etmeyecekti biliyordum. "Bu sessizliğini evet olarak kabul edip gidiyorum. Söylediklerimi beynine iyice kazdın umarım."

Sessizliğimi sürdürüp Harla Hanım odayı terk edene kadar hiç sesimi çıkarmadım, tamamen odadan ayrıldığı sırada ise hala ince sızısını hissettiğim bileğimi zorlayıp odadan ayrıldım.

Bugün ne olursa olsun Bilgeyle konuşacaktım. Bu sarayda kalmak istemiyordum, beni onun kaldığı ikinci hanedan sarayına almasını isteyecektim. Burada bir tutsak misali kalmaktansa, ölmek bile en afiili kurtuluş sayılırdı. Artık burada, bu sarayda kalamazdım. Ne pahasına olursa olsun bugün bu sarayda daha fazla durmayacaktım. Adımlarım sarayın dış kapısına doğru ilerlerken duydum bana seslenen o farklı tınıyı.

"Lavinya."

Bana seslenen isimle beraber sesin geldiği yöne doğru dönen bakışlarım onunla karşılaştı.

Baral. Arel'in en yakın arkadaşı.

Tam o anda buradan çıkabilmem için doğru fırsatı bulduğumu anladım. Belki o bugün beni Bilgenin yanına götürebilirdi? Henüz tam olarak tanımasam da şu an başka çarem yoktu. Bu sarayda tanıdığım bir tek Bilge ve her ne kadar tanımamayı istesem de Arel vardı. Bunu Arelden isteyemeyeceğime göre şu an bana yardımcı olabilecek tek bir kişi vardı.

O da Arel'in en yakın dostu Baraldı.

Baral adımlarını bana doğru atarken bir yandan da konuşmayı ihmal etmiyordu.

"Sen iyi misin? Sanki yürürken sendeler gibiydin."dedi. Saniyeler sonra hemen yanıma vardığında ise mavi gözlerini gözlerime odakladı.

SERBEST RUHLAR ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin