...
Zamanın sanki hiç geçmiyormuş gibi akıp gittiği o anlarda, Bilgeden aldığı komutları yerine getirmek üzere odaya kapının önünde ki korumalardan birini çağırdı Arel. "Ilık bir su kasesi ve temiz bir bez parçası getirin."diye emir verdi.
Aldığı emri dakikalar içinde yerine getiren koruma hızla odadan ayrılırken eline aldığı su kabı ve temiz bezle genç kızın yanına döndü Arel. Hemen sağ tarafındaki sandalyeyi çekerek genç kıza daha yakın olurken, son kez ateşinin ne durumda olduğunu öğrenmek için elini kızın sıcak alnına götürdü. Tenin altındaki yüzeyde hissettiği sıcaklık hala aynıydı. Sıcaktı.
Daha fazla vakit kaybetmeden Bilgenin telefonda anlattığı gibi yapması gerekenler için işe koyuldu. Elindeki temiz bezi ılık suya batırıp çıkardıktan sonra hafifçe sıkarak suyunu aldı. Ardından bezi genç kızın alnına doğru götürdü. Hafifçe bastırdı bezi alnına, teninin sıcaklığını alsın diye.
Yaklaşık on dakika aynı işlemi yapmaya devam etti Arel. Geçen dakikaların sonunda bulunduğu durumun saçmalığına hayret etti. Şehrin savaşçısı, olması gereken yerde, savaşta düşmanlarının yanında değil, henüz tam olarak tanımadığı şifacı denilen kızı iyileştirmek için onun yanındaydı. Onu kimsenin kolay kolay ayak basamadığı odasında, hatta yatağında tedavi ederken , bu kızın hayatına tesadüfen girmediğini anladı.
Belki de düşman sarayından içlerine sızdırılan bir ajan bile olduğunu düşündü. Bu kadar kısa sürede hayatlarına girip, içlerine bu kadar karışmasına başka bir anlam veremiyordu.
Tüm bu düşüncelerini bölüp dikkatini dağıtan gözlerle denk geldiğinde hafifçe öksürdü Arel. Genç kızın bilinci yavaş yavaş yerine geliyordu.
Kısa bir sürenin ardından gözleri zoraki açılan şifacı, karşısında gördüğü yüzle kısa bir şok yaşadı. Bakışları Arel'in gözlerinde takılı kaldığında buraya nasıl geldiğini hatırlamaya çalıştı. En son hanedan sarayına Bilgeyle konuşmak istediğini hatırladı. Ardından onu içeri geçmesine izin vermedikleri çaresiz ana..her şey bitti dediği anda hemen karşısında Arel'in yüzünü gördüğünü anımsadı. Zihnindeki parçalar yavaş yavaş belirli bir şekle büründüğünde zihnindeki karmaşanın çoğunu çözdü.
"B-ben, gitmek istiyorum." Kurduğu cümleyle beraber olduğu yerden doğrulmak istediğinde Arel buna izin vermedi.
"İyi değilsin, ateşin hala düşmedi."diyerek gerekli açıklamada bulundu. Arel'in bu açıklamasına rağmen direnmekten vazgeçmeyen genç kız sağa sola tutunarak kalkmaya çalıştı. Ama bedeni o kadar zayıf ve güçsüzdü ki yapamadı.
"Boşuna direnme bu odadan iyi olana kadar çıkmana izin vermeyeceğim."diyerek kesin olarak yaptığı uyarısıyla geri çekildi Arel. Sesindeki keskinlik bir ok kadar keskin ve ciddiydi.
"Beni burada zorla tutamazsın."
Başını sağa sola hafifçe sallayan Arel, genç kızla az önce açtığı mesafeyi kapattı. "Seni burada tutmayı isteyen ben değilim, Bilge. Şimdi sabrımı sınamaya çalışma şifacı kız, zira bundan sen zararlı çıkarsın."
Arel'in sözleri üzerine kaşları hafifçe çatıldı genç kızın. "Ben iyiyim, odama dönmek istiyorum sadece."diye söylendi yutkunurken.
"İyisin öyle mi?"diye sordu Arel. "Seni bulduğumda donarak ölmek üzereydin." Öfkeyle bakışlarını genç kızın yüzünden çekerek derin bir nefes aldı. "Seni onlarca kez uyarmama rağmen beni hiç dinlemedin. Bu şehir hakkında hiç bir şey bilmezken kafana buyruk bir şekilde nasıl hareket edersin? Üstelik buna hiç bir şeyden haberi olmayan arkadaşımı, Baralı dahil ederek." Durdu. Bir süre daha nefes alıp verdi Arel. Ardından sözlerine devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERBEST RUHLAR ŞEHRİ
Novela Juvenil_Burası serbest ruhlar şehri. Burada herkesin ruhu hiç olmayacak kadar serbest ve bir o kadar da tutsak içinde yaşar. //////////////////////////////// "Bu şehirde nefes alacağın her saniye, özgür yaşayacak fakat ruhu hep tutsağımda kalaca...