''Büyük'' Sır :)

65 6 2
                                    

   Hepsi şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordu ta ki nereden geldiğini anlamadıkları bir sesi duyana kadar. Seste ''Demek görevi yapmıyorsunuz cesur çocuklarsınız ama bu cesaretiniz bakın neye mâl olacak. Aptallık yaptınız ama benim işime gelir, sizi çaresiz ve üzgün görmek beni mutlu etmiyor değil.'' diyordu.

Dila: Anlamıyorum, gerçekten anlayamıyorum. Neden hiçbir şey normal olamıyor?

Akif: Bu işe sizi bulaştıran benim, ama inanın bana bu kadar ileri gideceğini bilmiyordum.

Asena: Biliyoruz kendini suçlama, senin böyle bir şey yapacağını biliyordu. Hepimizi birbirimizden çok daha iyi tanıyor. Olanların tek bir sorumlusu var o da kağıt.

Doğa: Asena doğru söylüyor.

Toprak: Biz niye buradayız, hadi ne olacaksa olsun artık!

   O sırada yine aynı ses ''Pekala, madem görevi yapmak istemeyen Ayça o zaman size en karanlık olmasa da karanlık olan bir sırrını da Ayça söyleyecek. Sana biraz yardım edeyim Ayçacığım, mesela Akif ile ilgili olanı anlatabilirsin. Evet, seni dinliyoruz?''

Uğur: Ne diyor bu Ayça?

Ayça: Hayır, bu kadarını yapmış olamazsın! Tamam görevi yapacağız, yeter ki bırak bizi.

Asena: Ayça böyle bir şey mümkün değil, kararlar yalnızca bir kere veriliyor.

Toprak: Söyle kurtulalım lütfen.

Akif: Seni hiçbir şekilde yargılamayacağız, söz veriyorum. Mutlaka yaptığın şey için mantıklı bir sebebin vardır.

   Ayça bir anda ağlamaya başlamıştı. Sürekli ''Bunu isteme benden lütfen, bunu yapamam bu çok ağır.'' diye bağırıyordu ama nafile ses bir daha konuşmadı.

Ayça: Bana biraz zaman verin lütfen, 5 dakika. Kafamı toplamak istiyorum.

Dila: Ayça-

Ayça: Sadece 5 dakika, lütfen.

Toprak: Tamam 5 dakika sonra buradayız.

   Herkes tek tek uzaklaşıyordu ama Akif gitmemişti.

Akif: Ayça?

Ayça: 5 dakika dolmadı, git lütfen.

Akif: Tamam gidiyorum ama ağlama, lütfen.

Ayça: Akif ben gerçekten üzgünüm, böyle olmasını istemedim gerçekten istemedim!

Akif: Biliyorum ve seni asla yargılamıyorum. İnan bana her şey çok güzel olacak.

   Akif de gittikten sonra Ayça sadece oturup bunu arkadaşlarına nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. O sırada tayfa aralarında konuşuyorlardı.

Akif: Ondan nefret ediyorum! Kağıttan, sesten, bizi bu duruma düşüren herkesten her şeyden nefret ediyorum, evet kendimden de nefret ediyorum. Benim yüzümden Ayça orada yalnız bir şekilde ağlıyor ve yanında bile olamıyoruz!

Uğur: Sakinleş biraz.

Akif: Demesi kolay, aynı şey Asena'nın başına gelmiş olsaydı benden beter olurdun Uğur. Sen sinirli beni daha görmedin.

Toprak: Hadi ama Akif, Ayça anlattığı zaman bitecek ve gidecek.

Akif: Anlatmak istemiyor, ne kadar zorlandığını görmüyor musunuz?

Dila: Anlıyorum ona değer veriyorsun ama biz de Ayça'ya değer veriyoruz, biz de onun üzülmesini istemiyoruz ama oyunun kuralı bu elimizden bir şey gelmez.

Akif: Bir dakika, bir fikrim var.

   Akif tayfaya fikrini anlattıktan sonra bunu uyguladılar sonra da Ayça'nın yanına gittiler. Asena, Ayça'ya düşündükleri şeyi anlattı.

Asena: Vaktimiz az, sadece beni dinle. Söyleyeceğin şey her neyse duymamızı istemediğin çok bariz bunun için biz kulağımıza bir tıkaç takacağız böylece dediğin hiçbir şeyi duymayacağız, rahatça anlatabilirsin.

   Asena ve Ayça diğerlerinin yanına döndüğünde Ayça her ne kadar duymadıklarını bilse de anlatmaktan çok çekiniyor gibi görünüyordu.

Ayça: Akif, biliyorsun ki babam senin annenin avukatıydı. O gün de sizin şirketiniz bir şikayet almıştı ve iş mahkemeye kadar gitmişti. Annen o zamanlar kardeşine hamileydi ve bunu sana söylemek için davanın son bulmasını bekliyorlardı. Dava annenin de babanın da umurunda değildi tek düşündükleri sen ve kardeşindi. Babama çok yalvardım ve beni de yanında götürdü dava boyunca canım sıkılmasın diye kağıt ve kalem almıştım aklımca boyama yapacaktım. Sonra babam beni aldı ve mahkemeye gittik tabii salona kadar gidemedim neyse dava bittikten sonra annen, baban, babam ve ben arabaya bindik. Baban ve babam ön koltukta annen ve ben arka koltukta oturuyorduk. Yol boyu kardeşini sevdim, onunla ilgilendim. Sonra biraz canım sıkıldı ve çantamı açıp kağıdı elime aldım tam boyayacaktım ki kağıtta ''Ne kadar tatlı bir bebek öyle değil mi? Keşke abisi de onu tanıyabilseydi, ama sana bir sır vereyim Akif de siz de onu asla tanıyamayacaksınız.'' yazdığını fark ettim. Korkudan ne yapacağımı bilememiştim endişeyle direksiyon başında ki babamı dürtmeye başladım yazıyı okumasını istiyordum o sırada da kaza yaptık ve o kazada doğmamış kardeşini kaybettik. Hatırlar mısın bilmem ama sana bir süreliğine annenin anneannenin yanına gittiğini söylemişlerdi. Annen kendini toparlayınca da eve geri döndü, hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Sen her ne kadar başımıza kağıdı senin sardığını düşünsen de hayır, maalesef her şeye sebep olan benim. Özür dilerim, hiçbiri olsun istemezdim.

   Ayça anlatırken de ağladığı gibi anlattıktan sonra da ağlamaya başladı. Sonra kendini toparlamaya çalışırken korktuğu başına geldi ve ses ''Hadi ama sizin aptal planınızı anlayamayacak kadar salak olduğumu düşünmediniz değil mi? Her şeyi duydular Ayça, her şeyi biliyorlar. Üzgünüm, aslına bakarsan üzgün falan değilim. Gerçek Ayça bu işte, o çok sevdiğiniz Ayça bu. Umarım altından kalkamayacağınız kadar ağır bir yük olmuştur sizin için, sonra görüşürüz çocuklar'' dedi.

Akif: Ayça lütfen uydurduğunu söyle, bir an aklıma ne geldiyse söyledim de, doğru değil de yalvarırım.

   Ayça sadece ağlıyordu, çünkü anlattıklarının hiçbiri uydurma değildi. Bakalım bütün olanlara tayfanın tepkisi ne olacak, gerçekten de kağıdın dediği gibi altından kalkamayacakları kadar ağır bir yük müydü bu?



Yazan: Sabessa

Sırayı da Lca, sana devrediyorum. Bakalım tayfanın kaderini hangi yöne sürükleyeceksin?

Gizemli Kasaba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin