-23-

6.9K 289 163
                                    

Taksiye zar zor denk getirdiğim 500 wondan sadece 50 won kalmıştı ve biliyordum ki bu kadar az miktarda bir para ile bir otele yerleşemezdim.
Taksicinin önerdiği otele girdiğimizde evimi özlediğimi hissetmiştim ama geri dönemezdim. Sehun bizi kaybetmişti ve kendi emeği olmadan bizi geri kazanamayacaktı.
''Şey... Yardımcı olabilir misiniz? '' dedim resepsiyon bölümdeki kadına bakarak.
''Evet. Nasıl bir oda istiyorsunuz? Ne kadar süre kalacaksınız? '' dedi sakin ve ilgisiz bir ses tonuyla.
''Tek kişilik bir oda ve... Bir iş bulana kadar kalacağız. '' dedim kendimden emin olmayan bir sesle.
''Bir iş bulana kadar? 1 Hafta desek nasıl bir fikir? ''
''Pekâlâ.'' dedim kendimi daha fazla kötü duruma sokmayacak şekilde.
''Ücretiniz 80,000 won. '' dedi kafasını ilk defa kaldırıp bana bakarak.
''B-benim o kadar param yok ama... Lütfen iş bulduktan sonra ücreti ödememe izin verin. '' dedim gözlerimin dolmasına engel olamayarak.
''Ha? Böyle bir şey geçerli değil elbet ki. Ya ücreti ödeyin ya da- ''
''Ben yardımcı olabilirim hanımefendiye. '' dedi hiç tanımadığım kalın bir ses resepsiyondaki kadının sözünü keserek.
Arkamı döndüğümde benden oldukça uzun, kahverengi saçları, sivri çene yapısı ile küçük kahverengi gözleri ile bana bakan yabancı adama bakındım.
''Ü-üzgünüm. Y-yardıma ihtiyacım yok. '' dedim kekelememe engel olmayarak.
''Ama dışarıdan öyle görünüyorsunuz. Lütfen benimle gelin. Size iş imkânı da sağlayabilirim. '' dedi sakin bir ses tonuyla. MinAh kucağımda durmuyor, uzun adama doğru gitmeye çalışıyordu. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.
''Adım Kris. '' dedi MinAh'ın uzattığı minik ellerini tutup kucağına alarak. Önden ikisi birlikte yürümeye başlayınca arkalarında bavullar ile kalmıştım.

**

Eski evime benzer, kocaman bir eve getirmişti uzun adam bizi. Evin dış duvarları lacivert, kapısı ise biraz daha açık bir maviydi.
Bahçesi genişti ve küçük bir salıncak vardı ağaçların arasında. MinAh ile önden eve girdiklerinde onları takip etmeye devam etmiştim. Kızım ilk defa yabancı bir adamın kucağında ağlamıyor, gülümsüyor ve onunla oyunlar oynuyordu. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Sehun'da bile surat asıyor ya da ağlıyordu. Çok nadir gülümsüyordu babasının yanında.
''Şey... Kris. Ben MinJee, kızım da MinAh. '' dedim dış kapıyı örterek.
''Biliyorum. '' dedi koltuğa oturarak.
''N-ne? ''
''Birazdan gelir. Üst katta sağdaki oda sizin odanız. Lütfen gidip yerleş. '' dedi sakinliğini korumaya devam ederken.
Şok içinde dediğini yapıp odaya çıktım ve boş olan, kahverenginin hâkim olduğu odada yapayalnız bir şekilde bavuldaki kıyafetlerimizi yerleştirmeye başladım.
Kris denilen adam bizi nereden tanıyordu?
Yoksa Sehun'un bir düşmanıydı ve bizi kaçırmış mıydı?
Böyle bir şeyin olma olasılığı neydi?
MinAh neden bu adamla çok yakın?
Kafam sorularla doluyken aklıma Sehun'la evlendikten sonraki hallerimiz gelmişti. Elektrik faturası çok da gelse asla korkumu yenene kadar ışıkları kapatmayan, tensel korkumu yenmemde yardımcı olan, asla canımı yakmayan, hamile olduğumu öğrendiğinde beraber ağladığımız, MinAh'ın ilk tekmesini hissettiğinde gülmekten yanakları acıyan adamı özlemiştim.
Kalbimin tekrar acıdığını hissetmiştim.

Ondan ayrılmak hala içimi burkuyordu. Kalbim ondan ayrı kalmak istemiyordu ama son dedikleri, beni o kadar kırmıştı ki.
Gözlerimin dolduğunun farkına vardıktan sonra kapının zil sesini duymuştum. Dolabın içinde duran aynaya bakındım. Gözlerim şiş ve altları simsiyahtı.
Eskisi gibi gülen biri değildim artık, sürekli Sehun yüzünden ağlıyordum, sürekli kalbim kırılıyordu.
Üstüme baktıktan sonra Kris ve MinAh'ın yanına salona inmek için merdivenlere bakındığımda merdivenlerin sonunda tanıdık bir yüz ile karşılaştım. Esmer teni, giydiği siyah takım elbisesi ile hala çekici olmaya devam eden, kaşları çatık da olsa masum dolu bakışları olan Kai oradaydı.
Bu sefer gözlerimin dolmasını engellemeden koşarak merdivenlerden indim ve ona sıkıca sarıldım.
''Aptal kız! Benden kurtulabileceğini sanmak ha? Bunun bedelini ödeyeceksin! '' dedi kollarını belime dolarken. Gülümseyip gözyaşlarımın siyah ceketine akmasına izin verdim. Saçlarımı okşayıp beni kendin ayırıp yüzüme baktı.
''Ne kadarda çirkinsin sen ağlarken ya. '' dedi ve gözyaşlarımı yavaşça sildi.
''Kris MinAh ile oynarken sende bana her şeyi anlatıyorsun şimdi sümüklü. '' dedi gülümseyerek.
''Seni özledim Kai. '' dedim gülümsemesine karşılık vermeye çalışarak.
''Bende seni özledim Min. Mutfağa gidelim gel. '' dedi önder yürüyerek. Siyah ceketini çıkartıp Kris ve MinAh'ın üstüne attığında kızımdan daha önce hiç duymadığım bir kahkaha sesi yükseldi.

Mutfağa geçtiğimizde buzdolabından birer portakal suyu çıkartıp tekini bana uzattı.
''Şimdi anlat bakalım. Evden neden ayrıldın? '' dedi karşımdaki sandalyeye oturarak.
''Kai... S-sehun bana s-sürtük dedi. En azından o anlama gelen bir sürü cümle söyledi. '' dedim tekrar dolan gözlerime engel olamaz bir halde.
''Ve sende... ''
''Ben sadece kızımın daha fazla üzülmesini kaldıramadım. MinAh daha konuşamazken, daha çok ağlamaya başladı, korkuları oluşacak ve beni bu korkutuyor. Benim nasıl bir aileden geldiğimi biliyorsun Kai. Sehun'un... Sevdiğim adamın bize böyle davranması artık beni öldürmeye başladı. '' dedim gözyaşlarım yanaklarımdan akmaya devam ederken.
''Şirkete geldiğinde benimle eskisi gibi değil Min. Bugünde aşırı sinirliydi ve beş çalışanı kovdu. Ona ne oldu cidden bilmiyorum tam olarak ama senin evden gitmen... Pek onu adam edecekmiş gibi değil. '' dedi iç çekip portakal suyundan birer yudum alarak.
''K-Kris kim Kai? '' dedim.
''Kris benim diğer bir arkadaşım. Sehun kadar yakınım olmasa da güvendiğim birisidir. Attığın mesajı Kris 'de gördü ve telefonundan adresini belirleyip seninle MinAh'ı güvenli olan ve Sehun'dan tek uzak yer olan evine getirdi. O size iyi bakacak bunu biliyorum. '' dedi hafif gülümseyerek.
''Hem MinAh onunla oynamayı cidden çok seviyor. '' diye ekledi ve yüzüme bakmaya başladı.

MinAh ilk defa bu kadar rahat gülüp, oyun oynuyordu. Onun mutlu olması benim içimi ısıtıyordu, kırılan her bir parçam yavaştan iyileşiyordu.
''Boşanacak mısın? '' diye sordu sakin bir şekilde Kai. Ona bakınmaya devam ettim.
''Eğer tamamen gidersem Sehun bir daha asla toparlanamaz Kai. '' dedim kendimden emin çıkan sesimle.
''Ona iyi bakacağım Min. Sen merak etme ama sana dediğim zaman eve geri döner misin? Tek başına! '' dedi ciddileşmeye başlayarak.
''Tek başıma mı? ''
''MinAh'a Kris bakar. Sana süre vereceğim. Bir hafta en fazla. Bir hafta sonra Sehun kafayı yemeğe başlayacak. Çünkü o sana hala değer veriyor Min. Sehun'a ne olduysa beraber çözebilirsiniz. Çünkü ikiniz de hala birbirinizi seviyorsunuz. '' 

Evlilik Oyunu ✔ | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin