-11-

7.8K 499 60
                                    

-Sehun

Yavaşça ona yaklaştım...
Gözleri o kadar kararlı görünüyordu ki; cenneti canlandıran bakışları ansızın kalbimi derinden etkiliyordu.
Cennetin tanımını yapabilirdim onun gözlerindeki ayna ile, karanlık ile ışığı oluşturan gözleri artık kararlılık ile parlıyordu sadece. Cehennemi anlatan karanlık artık cennet derecesinde beyazdı.
Ona beyazı takdim edememiştim. Gelinliği hiçbir zaman beyaz olmamıştı onun. Ben ona beyazı vermemiştim.
Ona siyahı yakıştırdılar, siyah yaşattılar ve siyah öldürdüler. Asla beyaz olmadı.

Annesine onu beyaz gelinlikle takdim edemedim. Annesinin karşısına geçip 'Ben sizin oğlunuzum efendim 'diyerek saygı içinde eğilemedim. Mezarlığın önünde onun alnını öpemedim. Salonun ortasında bir imza ile kurdum hayatı.
Annesinden izin alamadım, onun gri olan mezar taşını öpemedim. MinJee ile sonsuz yeminimi orada edemedim.
Kararlıydı bakışları, her zaman sunamayacağı bir cesaretle bakıyordu bana. Annesi onun bu haliyle gurur duyabilir ve huzur içinde yatabilirdi.
'' Jee – ''
'' Hayır. Bu kez vaz geçemem Hunnie ~ Gerçekten karın olmak istiyorum, seni seven karın olmak istiyorum. Korkak bir anne olmak istemiyorum! ''
'' Sen korkak değilsin. Aramızdaki en zeki kişisin! ''
Dudaklarım dudaklarını kapattığı sırada bedeni duvar ile arkadaş olmuştu. Alt dudağını nazikçe emdiğim sıra sunuyordu bana kısık nefeslerini. Tüm şefkati dudaklarımız birbirimize sunarken bacaklarından kaldırıp onu kucağıma aldım.
'' Hun – ''
'' Durmak istiyorsan dur. Sonra kendimi durduramam! ''
Boynuma ufak dudakları arasından sunulan sıcak öpücükler ile onu yatağa yatırıp üstüne çıktım. Asla ayrılmasını istemediğim dudaklarımızı birbirine bağlayarak ellerimi tişörtünün altına soktum.

Üvey annenin yaptığı izlerin üstünden geçirdim parmaklarımı. İnce ama kalıcı izlerdi, oradan geçse kalbi her zaman o izleri barındıracaktı.

Boynuna öpücük kondurmaya başladığım anda elleri yavaşça saçlarıma dolanmıştı. T-shirtünü çıkartıp bir kenara fırlattıktan sonra ise kondurduğum öpücüklerim yaraların üstünde dolaşmaya başlamıştı.
'' Gıdıklıyor! '' dedi küçük kıkırtı gibi çıkan sesiyle. Gülümseyerek şortunu çıkarttım ve karnına öpücük kondurmayı sürdürdüm.
'' Burada bir bebeğimiz olacak. ''
Kendi kıyafetlerimi çıkartıp dudaklarımızı birbirine kovuşturdum. Ellerime sahip çıkamayıp onun tüm vücudunu keşfederken, o saçlarımla oynuyordu.
Bacağında bulunan en küçük beni bile hissetmiş, öpmüş ve tatmıştım.

Ellerim sutyeninin kop kaçını açtığı zaman onun gözlerine sabitledim gözlerini, korkmasını istemiyordum. Bir kenara fırlattığım sutyen ile küçük yumrulara baktım.
MinJee gözlerini kapatmış ve yapacağım şeyi bekliyordu ama yapmadım. Vücudu şahaneydi, dokunulmaz bir güzellik ve hissedince bağımlılık yapan bir tat.
Dudaklarımız birleşti tekrar ve tekrardan. Gün boyunca hiç ayrılmayan dudaklarımız birleşti ansızın birbirlerine duydukları özlemle.
'' Sehun diyor ki; korkma! Canını yakmayacağım. ''
Gözler ne söylerse doğrudur diye bir şey yoktu ama bana güvendiğini anlamam için onun gözleri yeterdi sadece.
İkimizin de iç çamaşırını çıkarttım.
Artık cennet, onun ve benim için kapısını açmıştı.
Artık o benim karımdı.
Artık o benim her şeyimdi.
Artık o özgürdü!

**

-Kai

Aish!
Duygu salaklar içindir, aşk da öyle!
Sevgili arkadaşım Sehun bir salaktı! Âşık olacak kadar salak.
MinJee kusursuz bir kızdı ama üvey anne sıfatında özel bir kadın onun peşini bırakmıyordu!
Saat sabahın sekizi ve büyük camlı ofis odamda tüm şirket dosyalarına sızan e-posta ile uğraşıyordum!

Hey hey hey!
Sen MinJee'yi satın alıp kurtulduğunu mu sanıyorsun?
Yerini biliyorum!
Bana ödediğin paranın iki hayır dört katını daha istiyorum! Sevgili sürtüğüm sana zevk veriyordur ama para da bana lazım! O parayı istiyorum yoksa sürtüğe veda et!

Bir kere daha diyorum! Lanet olsun!

**

-MinJee

Duygu kelimesini tanımlamak için bir anket yapılsa e şıkkı açarak 'Sehun' yazardım! O fethetmişti kalbimi belki. Duygu kelimesinin son kırıntılarını yüklemişti bedenime.
Çocukken diye başlayan cümlelerimin sonu olmuştu belki, o ile son bulmuştu!
Luna park hayalleri, atlı karınca gezileri o ile rüya olmuştu. Gökkuşağının altındaki altın kazanı gibi parıldıyordu artık geleceğim.
O ile belki de!
Bana 'korkma 'dediğinde korkmuyordum. Her sarılışında içimi ısıtıyordu ve gülümsediği her zaman diliminde kahkaha atıyordum.
Ama şimdi neden etraf karanlık?
Neden gün ışığı yok?
Neden hala karanlıktan korkuyorum?
Güneş ışıkları yüzüme vurması gerekirken karanlık tüm bedenimi ele geçirdi.
Sonsuz olan ışık yok oldu.

Işığı istiyorum!
Korku çoğaldı.
Ben korkak değilim!
Nefesim kesilirken hala tek bir kişiyi düşünüyordum. Eskiden olsa kalbimi asla deli gibi atmasını sağlayamayacak olan kişiyi.
Beni sevgi ve aşk denilen duyguya inandıran kişiye.
Gözlerimin acısı daha da çoğalırken, ruhumun bedenime olan bağımlılığı yok olurken yine ama yine onu düşündüm.
'' Seni seviyorum biliyorsun değil mi? ''
Bu sözünü hatırlıyorum.
'' Lütfen beni bırakma! ''
Gecenin son fısıltıları kulağıma geliyordu.
Defolun! Lütfen gidin!
'' Neredesin Min Jee? ''
Karanlıktayım.
Ölüyorum
Kurtar beni.
Lütfen!
'' Se-Sehun! ''
Yardım et!

Çığlığım eskisi kadar kuvvetli değildi belki ama kalbime giren o sızı hala acı veriyordu!
Daha fazla gözyaşı yok derken en mutlu günümde bile kâbus peşimi bırakmıyordu!
'' Jee? ''
'' Hunnie! Ben gittin ve – ''
'' Ne! Hayır asla! Asla seni terk etmeyeceğim! ''
Sehun-ah büyük sözler verme!

Evlilik Oyunu ✔ | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin