-Final-

4.1K 157 34
                                    

"An-ne." diye dudaklarımı oynattım MinAh'a karşı.
"Hadi ama küçük Min. An-ne." diye bana destek çıkmaya başlamıştı Kai. Kris'in evinde üç gündür kalıyorduk ve belirli başlı şeyler oturmuştu.
Kai her akşam MinAh ve bana abur cubur alarak geliyor, MinAh'a kelimeler öğretmeye çalışıyorduk. Kris ise her sabah dokuzda çalıştığı şirkete gidiyor ve akşam eve dönerken de MinAh'a oyuncak alıyordu. Bizde miniğimle Kris gelene kadar temizlik ya da yemek yapıp oyunlar oynuyor, kelimeleri öğretmeye çalışıyordum.
MinAh ilk defa bu kadar çok sevgi ile büyüyordu. Her akşam gelip onunla ilgilenen amcası Kai ve eve yorgun da olsa dönerken oyuncak alan abisi Kris ile her akşam ince ve tatlı olan mükemmel sesiyle kahkahalar atıyordu.
"An-ne de bebeğim. An-ne. " dedim bıkmış bir ses tonuyla.
"Belki de anne çok zor gelmiştir Min ne dersin? Ben bir buçuk yaşında olsam sadece sex baby gibi kelimeleri tercih ederdim. " dedi Kai elini saçlarının arasına atıp, kendince muntazam bir gülüş atarak. Göz devirip kafasına yastık fırlattım.
MinAh'da benden gördüğü için yanında duran küçük yastığı alıp Kai'nin kafasına fırlattı.

Ev birden kahkahalarla boğulmaya başlayınca Kai ağlamaklı sesler çıkartıyordu.
"Annesinin kızı ne olacak! İkisi de birbirinden deli! " diye mırıldanıp küçük yastığı MinAh'a attı.
Kaşlarını çatan minik kızımı Kris ile sessizce izlerken; eline aldığı küçük yastığı Kai'nin kafasına vurmaya başlamıştı.
"Ah! Ah! Acıyor MinAh! Yah! Acıyor. Elin çok sert küçük yaratık! " diye bağırmaya başlayınca Kai, MinAh kafasına daha sert vurmaya başlamıştı bile.
Kris ile kahkahalarımızın ardı arkası kesilmiyordu.
"Küçük canavar seni!"
"Acıyor be!"
"Vurmasana artık!"
"MinAh dediğim anda vurma bana! "
Kai garip şeyler söyleyip bağırmaya devam ederken Kris ile gülmeye dev ediyorduk.
Artık en kötü gecemiz bu şekilde geçiyordu. MinAh ya da Kai hep bizi güldürüyor, Kris yaz ayı olduğu içinde dondurmalar alarak gelirdi. En kötü günlerimi geride bırakmıştık. Sehun'dan haberim yoktu; ne yapıyordu, başka kadınlarla beraber olmuş muydu, içiyor muydu bilmiyordum. Kai inatla bana anlatmıyordu.

"Ayne."
Duyduğumuz ses ile Kai bile çenesini kapatmış şaşkınlıkla MinAh'a bakıyordu.
"B-bir daha söyle küçük Min." dedi Kai onu usulca kucağına alarak.
Küçük kızım etrafa bakındı sonra da Kai'nin göğsüne yatıp mırıldandı.
"Ayne."
"Tanrım!" dedim ve mutluluktan akmaya başlayan gözyaşlarımı engellemedim.
Konuşmuştu.
Tam olmasa da anne demişti. Kris'in bana sarıldığını hissettim sonra da Kai'nin inanılmaz yüksek seste attığı çığlığını duydum.
MinAh Kai'nin meme uçlarını dişliyordu.
"Seni küçük annesi kılıklı canavar. Canımı yakıyorsun. Bırak meme uçlarımı! " diye bağırdığında akan gözyaşlarımla beraber gülmeye başlamıştım.
Kızım, en değerlim artık konuşuyordu.

**
KAI

Sehun'un evine vardığımda tüm ışıkların kapalı olduğunu gördüm. MinJee evden gittiğinden beri evdeki ışıkları açmıyordu. Şirkete kaç gündür giydiği kırışık ve pis kokan takım elbisesiyle geliyordu. Yemek yemiyor ve genelde içip odasından çıkmıyordu.
Canı çok fazla yanıyordu, bunu hissedebiliyordum. MinJee çok değer verdiği halde ona kötü davranması, kızına kötü davranması anlayamadığım davranışlarındandı.
Şu an MinJee ve MinAh güvendeydi. MinAh zar zor anne demeye başlamıştı ve Minjee'de sürekli gülümsüyordu.
Eve girdim.
Evde ağır ve pis bir koku vardı. Salondaki eşyalar yerle bir edilmişti. Sehun MinJee'nin gitti ilk gün evi alt üst etmişti, ağlamıştı ve kusana kadar içmişti.
Odasına doğru çıktığımda yerlerdeki bira şişeleri ve kırılmış diğer bir eşyalar dikkatimi çekmişti.
"Min.." diye duyduğum fısıltı canımı sıkmıştı.
Neden sevdiği kadını kaybedince değer vermeye başlıyordu ki?
Neden MinAh doğduğunda bu kadar ailesinden uzaklaştı ki?
Neden?
"Aptal adam. Kalk toparlan!" diye bağırdım odasına girdiğimde ağır pislik kokusundan burnumu tıkayarak.
Yatakta MinJee'nin yerine yatmış, yastığına sarılmış bir şekildeydi. Gömleği daha da fena bir şekilde kırışmış, saçları yağlanmış ve gözleri ise kıpkırmızı olmuştu. Göz altları simsiyah kalmaya devam ediyordu.
"Eğer toparlanmazsan MinJee asla geri dönmeyecek Hun. " diye söylendim boş bulduğum sağlam bir sandalyeye oturarak.
"Ondan haberin var mı Kai? Neden gitti? Neden beni bu hale getirdi? " diye mırıldandı kafasını yastıktan kaldırmadan.
"Sen beyinden özürlü bir aptalsın Hun. MinJee seni bırakmadı. Ona sürtük dedin lan! Kızına sürtük dedin! Nasıl bir baba ya da eş böyle şeyler yapabilir ki? " diye bağırdım daha fazla dayanamayarak. "MinJee seni severken ona demediğin kalmadı. Kızın oldu senin ve ondan nefret ediyorsun. Neyin var lan? Min hamileyken bebeği hissettiğin için ağlayan adamdın, ne oldu da kızından nefret etmeye başladın ha? " dedim başında dikilip yastığı ondan çekerek.
Bana bakıyordu.
Kıpkırmızı gözleriyle bana bakınıyordu.
Daha fazla dayanamayıp MinJee'nin MinAh'la uyurken ki resmini açıp ona gösterdim.

"Onlar iyi ve güvende. Senden uzaktalar ve MinAh anne demeye başladı. Min bir buçuk yıl sonra ilk defa mutlu Hun. " dedim telefonumu onun önüne atarak.
Yavaşça resimdeki MinAh ve MinJee'ye dokundu. Gözyaşları akmaya başladığında ise onun yanına oturup kafasına hafifçe vurdum.
"Toparlanman gerek Hun. Eğer toparlanır ve kızına da karına da saygı duymaya başlarsan geri dönecekler. Ama bu şekilde kalmaya devam edersen asla MinJee ve MinAh'ı göremezsin. " dedim usulca telefonumu ondan alarak.
"Kai?" dedi ağlamaktan çatallaşan sesiyle.
"Hı?"
"MinJee'yi arar mısın? Sesini duymaya ihtiyacım var. "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 30, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Evlilik Oyunu ✔ | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin