hak etmedim, bu muameleyi hak etmedim ben.
dört gün. tendou'nun okula gitmeyişinin üzerinden geçen dört gün. susmayan telefonuna uzaktan baktığı fakat uzanmaya cesaret edemediği doksan altı saat.
kapısını çalan ve düşüncelerinden biraz olsun onu kurtaran annesine yemek getirdiğini düşünerek seslendi, tendou. "oraya bırakabilirsin anne."
"oğlum, kapıyı neden açmıyorsun? dört gün oldu bak." çünkü beni bu şekilde görmeni istemiyorum...
tendou'dan ses gelmeyince derince bir nefes aldı orta yaşlı kadın. kapıyı tekrar çaldı.
"bir çocuk geldi bu sabah. uyuyorsundur diye gelip söyleyemedim. ismi ushijima'ymış. merak etmiş seni. bak arkadaşların bile merak ediyor. sen..."
ushijima'dan sonrasını dinlemedi tendou. dolabı ile duvarı arasında kalan ufak boşluğa sıkışmış durmaktaydı. dizlerini kendine çekip onlara sarıldı. gözleri çok çabuk dolmuştu.
"yüzüme tükürmeye mi gelmiş?" diye fısıldadı kendi kendine. kendisine yöneltilen soruya aklındaki milyon tilki farklı yanıtlar verdi. tendou, susmayan zihni yüzünden sessizce ağlamaya başladığında faydası olmayacağını bile bile kulaklarını kapadı. "susun, yalvarırım susun. en azından siz benim tarafımda olun." elbette susmadılar.
aklında farklı senaryolar kurarken kapısı bir kez daha, sertçe çalındı. ağrıyan başı yüzünden agresifleşen tendou, çatlayan sesiyle bağırdı.
"anne! yalvarırım yalnız bırak beni!" boğazı acıdı. yüzünü buruşturup birkaç kez yutkundu.
"tendou, benim, wakatoshi."
birkaç saniye nefes almayı unuttu oğlan. gerçekliğe döndüğünde daha çok sığındı o küçük boşluğa.
hiçbiri doğru değildi. dört gündür onun hakkında söylenen hiçbir şey doğru değildi. kimlerin neden bunu yaptığını bilmiyordu. masum olduğunu yalnızca kendisi biliyordu. bu yüzden kendisi dışında kimsenin yüzüne bakacak hâli yoktu. suçsuz olmasına rağmen bunu kanıtlayamayacaktı. ve onca zamandan sonra edindiği tek arkadaşı ushijima ona yine sırtını dönecekti. tendou'nun aklındaki senaryo tam olarak buydu...
"açar mısın lütfen kapıyı? konuşmam gerekiyor seninle."
tendou elleri ile ağzını kapadı. hıçkırıklarını içine atarken kapının ardında annesi ve ushijima'nın konuştuğunu duydu. ne konuştuklarını bilmiyordu ama bir şeyler tartışıyorlardı.
iki dakika ya geçti ya geçmedi, kapının tendou'ya bakan kısmındaki anahtar gürültüyle yere düştü. tendou irkildi ve şaşkınlıkla oraya baktı. diğer taraftan bir şey onu itmişti. birkaç saniyeye kalmadan da kapı, açıldı. başka bir odanın anahtarı ile açmıştı ushijima kapıyı.
bordo perdeleri çekili olan hafif karanlık ortamda tendou'yu aradı, odaya henüz giren oğlanın gözleri. onu bulduğundaysa omzuna astığı çantayı çıkarıp hemen yanına, yere bıraktı. gecikmeden yerdeki kızıl oğlana ilerledi büyük adımlarla.
"wakatoshi-kun," ushijima kendisine sarıldığı an hıçkırıklarını zapt edemeyen tendou, zar zor konuştu boğuk sesiyle. "ben... ben cidden b-bir şey yapmadım. yemin e-"
"biliyorum." daha sıkı sarıldı ushijima, kızıl çocuğa. ben buradayım ve sana inanıyorum dercesine, sıkıca. "yorma kendini, her şeyi biliyorum ben."
dört gün boyunca odasından çıkmayıp yalnızca yemek tepsilerini almak adına kapısının kilidini açan oğluna baktı kapının girişinden, orta yaşlı kadın. daha önce hiç görmediği bir oğlanın oğluna olan yakınlığı onu meraklanırdı. onları yalnız bırakması gerektiğini düşünüp kapıyı kapattığında ushijima usulca ayrıldı kızıl oğlandan. hâlâ sarsıla sarsıla ağlıyordu tendou.
"ağlama artık, tendou. lütfen ağlama..."
"wakatoshi-kun, ben öyle çok korktum ki..." ushijima'ya uzanıp tekrar sarıldı. başını oğlanın göğsüne gömdü ve yüzünü sakladı ondan. "senin de o asılsız yazılara inanacağını düşündüm. ve, ve benden yine korkup g-gideceğini de... bu ihtimal her aklıma düştüğünde çok korktum."
tendou'dan ayrılıp ayağa kalkan ushijima, yerde oturmaya devam eden oğlanı yavaşça ayağa kaldırdı. tendou'nun ateş gibi yanan alnına koydu elini. derin bir nefes aldı. "kendini hasta etmişsin bu düşüncelerle... hadi duş aldıralım sana."
"istemiyorum." tekrar ağlama moduna giren çelimsiz oğlan kollarını ushijima'ya sarıp ağlamaya kaldığı yerden devam etti. "yalnızca sana sarılmak istiyorum. ihtiyacım olan tek şey bu, gerçekten..."
×
</3
ithaf, justsapphireblue 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONSTER. # ushiten
Fiksi Penggemartendou: uykum yok ushijima: benim var FOR ZIMZALABIMHELL