arkadaşının evinden tendou'nun evine yarım saatte gidebildi ushijima. tendou'nun neden kendisini aniden görmek istediğini net olarak bilmiyordu. fakat tahminleri vardı. bu iftira meselesi ushijimalar için bile önemli ve hassas bir konuydu. tendou'nun aklına her düşüşünde kriz geçirme ihtimali yüksekti kısacası.
evin kapısına aceleyle vurdu. bir kez de zile bastı. zil sesi henüz kesilmemişken açılmıştı kapı. kızıl oğlandı kapıyı açan, annesi değil. ushijima derin bir nefes aldı ve tendou'nun iyi göründüğüne emin olup yavaşça ona sarıldı.
"iyisin." diye mırıldandı.
"iyiyim." tendou da kollarını ushijima'nın sırtına çıkardı. "bu soğukta seni buraya kadar getirdiğim için çok üzgünüm. sadece..." burnunu oğlanın ceketine sürttü. soğuktu, ushijima'nın ceketi soğuktu. yine de kullandığı parfüm tendou'nun hayli hoşuna gittiği için sıcak yanağını onun soğuk ceketine yaslamıştı. "seni görmek istedim. sarılmak istedim..."
ushijima'nın yüzünde kocaman bir tebessüm meydana geldi. gülmeye alışık değildi. yakın arkadaşlarıylayken pek gülmezdi. ama bir aydır, bu kısacık bir ayda tendou sayesinde çok fazla gülümsemişti. ve bu gülümsemeler eski gülümsemelerinin aksine yapma değil samimiydiler.
"içeriyi soğuttunuz!" tendou'nun annesi iki oğlanı da azarlayarak içeriye yolladıktan sonra kapıyı kapatıp peşlerine takıldı. "wakatoshi evladım, eve gitmeni söylememiş miydim ben sana? bak yine gelmişsin. annenler kızmaz mı sonra?"
"anne, demesene öyle. bir daha gelmeyecek." annesine kızan kızıl oğlan ushijima'yı güldürdü. bu manzarayı kaçırmak istemeyen tendou hızla ona bakmıştı ve gözlerini bir kez olsun kırpmamıştı.
ushijima, tendou'nun elini tuttu. gözlerini onun parıl parıl parıldayan gözlerine dikti. "beni her görmek istediğinde mesaj atarsan nerede olursam olayım, saat kaç olursa olsun gelirim yanına. tamam mı? çekinme sakın."
tendou hızla annesine baktı ve boştaki eliyle ushijima'yı gösterdi. "anne, sana anlattığım wakatoshi kesinlikle bu wakatoshi değil. ele geçirilmiş."
sonraki saatlerde bayan tendou televizyondaki dizisine dalmış, ikili de başka bir odaya geçmişlerdi. her evde ikinci bir oturma odası olurdu ya hani, işte orada, sessizce duruyorlardı.
"bu sessizlik gittikçe tuhaf olmaya başlıyor." tendou gülerek ensesini ovdu ve ushijima'ya baktı. ushijima tebessüm edip elini tendou'ya uzattı. aradaki iki kişilik mesafeyi hızla kapadı kızıl oğlan. ushijima'nın elini tutmak yerine onun boynuna sarıldı ve bedeninin tüm yükünü onun üzerine verdi. ushijima'nın sırtı koltukla buluştu. bacakları dışarda, tendou üzerindeydi.
"dur," biraz kıpırdanıp tendou'yu rahatsız etmemeye uğraşarak bacaklarını koltuğa aldı. şimdi tamamen yatar pozisyondaydı işte. başının altındaki yastığı düzeltip tendou'ya baktı. "şimdi oldu."
tendou kıkırdayarak kollarını sıklaştırdı. "wakatoshi-kun, sen çok değiştin."
"iyi anlamda mı kötü anlamda mı?"
"kesinlikle iyi. en azından benim için..."
ushijima oğlanın saçlarını okşadı. "eskiden nasıldım, şimdi nasılım? anlatır mısın bana?"
tendou biraz geri çekti kendini. bir dirseğini ushijima'nın başının yanına koyup ondan destek aldı. diğer eliyle oğlanın saçlarını arkaya doğru taradı. güzel irislerine baktı. "eskiden neredeyse hiç gülümsemiyordun. en azından bana hiç gülümsememiştin wakatoshi-kun. ama son zamanlarda gülümsemelerini yakalıyorum. onlar benim için çok değerliler. lütfen daha çok gülümse bana."
ushijima'nın dudakları kıvrıldı usulca. "tamam." dedi. tendou'nun belindeki elini oğlanın yanağına çıkardı ve okşadı. "daha çok gülümseyeceğim bundan sonra."
"hayır hayır." kaşları havalandı ushijima'nın. "bana," dedi tendou. ve devam etti acele etmeden. "bana gülümse. bir başkasına böyle güzel gülümseme sakın."
ushijima'nın gür kahkahası odanın her bir köşesine dağıldı. tendou da istemsizce gülmüştü. ushijima onu kendisine çektiğinde bedenini tartamadı ve ushijima'nın üzerinde yatar pozisyona geçti tekrardan. bedenini biraz aşağıya taşıdı ve başını ushijima'nın göğsüne koydu.
"wakatoshi-kun," diye mırıldandı.
"efendim tendou?"
"bana satori diyemez misin?"
yüzündeki tebessümle yanıtladı tendou'nun sorusunu, ushijima. "efendim, satori?"
tendou bir süre sessiz kaldı ve ushijima'nın düzenli kalp atışlarını dinledi. "seni seviyorum." dedi birden. ushijima'nın kalp atışları hızlanmıştı birden. dudakları kıvrıldı, gözleri kısıldı. ushijima'nın konuşmasına gerek kalmamıştı. tendou çoktan cevabını almıştı.
ushijima wakatoshi de tendou satori'yi seviyordu. çok seviyordu.
"ben de..." diye mırıldandı ushijima. "ben de seni çok seviyorum."
tendou gözlerini yumdu ve derin bir nefes alıp verdi. "hm hm, biliyorum."
-
final degil ama srfsz zimzalabim tehdit etmeseydi final olurdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONSTER. # ushiten
Fanfictiontendou: uykum yok ushijima: benim var FOR ZIMZALABIMHELL