Tebrikler

765 44 11
                                    

                

Üç gün olmuştu, Lucifer'ı hiç görmeden geçirdiğim.

Dersler yeni başlayacaktı, bu yüzden odadan çıkıp derse gitmek için hazırlandım. Sınıfta Lucifer'ı görmenin üzüntüsünü şimdiden yaşıyordum.

Sınıfa girmeden derin bir nefes aldım ve verip girdim. İlk işim onun sırasına bakmak oldu. Kafasını masaya gömmüş önünde ki kitabı okuyordu. Hemen kafamı çevirdim, o da beni farketti ve bana baktı. Ama ona hiç bakmadan yanından geçip sırama oturdum, ağlamamak için zor duruyordum bu yüzden defterimi açıp onu karalamaya başladım.

Ders başlamıştı, Lucifer sürekli arkasına dönüp bana bakıyordu. Onu görmemezlikten gelmeye çalıştım ama çok zorlanıyordum. Bu yüzden ayağa kalkıp "Afedersiniz. Kötü hissediyorum çıkabilir miyim?" Diye sordum. Hoca da başıyla onayladı ve bana kapıyı işaret etti. Bende hiç vakit kaybetmeden eşyalarımı toparlayıp sınıftan çıktım.

Çok hızlı yürüyordum, ağladığımı kimsenin görmemesi lazımdı. Önüme gelen herkese çarpıyordum ve umursamıyordum. Ta ki Mimi'ye çarpana kadar. Ona çarptığımda durdum ve yüzüne baktım. Sinsi bir şekilde gülüyordu, "Sana demiştim. O sadece bana ait." Dedi. Bu cümlesini onun son cümlesi yapmak üzere üzerine atladım ve arkamızda duran duvarı yıkarak dışarıya çıktık. O kadar hırslıydım ki Mimi'ye nasıl vurduğumu hatırlamıyorum ama ormana doğru savurmuştum. Bana doğru gelirken aynı şekilde üzerine uçtm ve ortada çarpıştık. Çok ama çok hırslıydım şuan onu burada öldürebilirdim, bi sinirle kanatlarından birini tuttum ve son gücümle çekip kopardım. Bu hareketimden sonra Mimi acı dolu bir sesle inledi ve aşağı doğru düşmeye başladı.

Lucifer ve bi kaç muhafız beni tutmaya çalışıyordu ama hiçbiri başaramıyordu. Onları savurup atıyordum. Mimi ise aşağı düşmüş yatıyordu, hızımı alamayıp ona uçucağım sırada bir ses duydum "Ik beveel je nu te stoppen Anastasia!" Bu sesi duyduktan sonra durdum ve kıpırdayamadım. Babamdı bu, kanatlarımı bağlamıştı ve bana doğru geliyordu. Geldiğinde alnıma dokundu, sonrası karanlık....

Gözlerimi açtığımda, Anael'in odasındaydım babam yanımda durmuş, dışarıya bakıyordu. "Ba-baba" diye seslendim. Yattığım yerden doğrulup arkama yaslandım. "Son durum ne?" Diye sordu babam içeri giren Anael'e. Anael ise bana bakıp. "Mimi'nin iyileşmesi uzun sürecek. Anastasia için nasıl bir ceza verebiliriz bilemiyorum." Dedi. Babam ise bana dönmüştü kaşları oldukça çatık bir şekilde "Tebrik ederim Anastasia.... Baş melek kızı olarak üç tane tutağın var." Dedi. Dalga geçer şekilde gülümsedim "Ah tabi, başmelek kızı olduğumu doğduğumdan beri biliyordum bende. Babamda başımdaydı ve beni çok uysal yetiştirdi." Diye cevap verdim. Anael şok olmuştu ve, ortamın gerginliğini almak adına boğazını temizledi. "Bi yandan iyi oldu. Mimi çok ileri gitmişti." Dedi ve yersiz bir şekilde güldü. Babam ofladı "Okulu yönetecek tek akıllı sen kalmıştın diye düşünmüştüm." Dedi ve Anael'e laf soktu. İçimden işte benim babam diye geçirdim.

"Herneyse. Abel,  senin kızın olduğu için ceza vermek istemesemde. Okulda arkadaşları tarafından dışlanabilir. Bu yüzden bi kaç melek sayısını sileriz." Dedi Anael.  Babamda onu kafasıyla onayladı "İyi hissediyor musun?" Diye sordu. "Evet iyiyim." Dedim ve ayağa kalktım.  "Seni odana kadar bırakıcam, ardından kuleye dönücem ve tüm işim seni izlemek olacak." Dedi.  Odadan çıktık, gözlerimi devirdim "Buna gerek yok.  Kendi kendimi güzel yetiştirdim." Diye cevap verdim.  Babamın üzüldüğünü hissediyordum ama bu umurumda değildi benim kadar üzülmelerini istiyordum.  

Odaya geldiğimizde babam içeri girdi, "Kleo. Sana emanet ediyorum, ve ona iyi bakacağını biliyorum." Dedi. Kleo ise ona bakmadan "Baş melek Abel bir iblise mi güveniyor.  Vay canına." Dedi.  Babam ise  "Annene de çok güveniyordum." Dedi.  Bu cümlesi Kleo'nun dikkatini çekmişti ama bana bakıp "Herneyse Abel. Burası kızlar odası çıkman lazım." Diyerek babamı dışarı çıkardı.  Babam çıkmadan bana son kez bakıp kapıyı kapattı.

Kleo yanıma gelip "Mimi'yi harika benzettin be." Dedi ve güldü.  Bende ona bakıp güldüm "Az bile yapmış olabilirim." Diye devam ettim. "Ama anlamadığın şey. Ben nasıl bu kadar güçlü olabilirim?" Sorduğum soru Kleo'nun düşünmesine sebep olmuştu.  "Baban Abel... Oldukça kuvvetli bir melek.  Onun kanını taşıyorsun belki birkaç özelliğini de almış olabilirsin." Dedi.   Çenemin altını kaşıdım "Belki olabilir." Kleo tam birşey söyleyecekken lafını böldüm "Babamla annen. Ne alaka?" Diye sordum. Kleo bu soruyu bekliyormuş gibiydi "Annem ve baban, uzun süre önce evlendiler." Dedi. Yine bir şok yaşadım. Artık alışmıştım tabi şok geçirmeye.  "Ee peki biz kardeş mi sayılıyoruz?" Diye sordum. "Hayır,  benim babam Adem.  Annem Lilith." Dedi.  Daha neler duyacaktım acaba "Belli. Annen kadar güzelsin." Dedim ve Kleo'ya sarıldım "Lucifer... onunla hiç konuştun mu?" Diye sordu.  Onun adını duyunca moralim bozulmuştu "Hayır... Bu konu, konuşulacak bir konu değil." Dedim.  "Bilemiyorum. Yinede onu bi dinle,  şeytan bile olsa Lucifer asla yalan söylemez." Diye ekledi.  Bu cümlesi içimde bi kaç çiçeği canlandırsada, şuan kendimi onunla yüzleşmek için hazır hissetmiyordum.

2 gün sonra:

Lucifer'ı iki gündür görmemiştim.   Bi kaç iblise sorduğumda da görmediklerini, söylediler.  Onu çok merak etmeye başlamıştım,  hiçbir yerde karşıma çıkmıyor enerjisini hissedemiyordum.

Dünyaya inmiş olabiliceği aklıma geldi.  Ama şu sıralar dünya üzerinde işleyeceğimiz hiçbir ders yoktu.  Kendi kendime girdap oluşturup dünyaya inmem gerekiyordu ama, henüz o kadar profosyonel değildim.   Ama Camael açabilirdi, sadece biraz yalvarmam yada, yalvartmam gerekiyordu.

Hızla odaya girdim ve Kleo'ya "Camael'den girdap oluştumasını rica etmemiz gerekiyor."  Dedim.  Kleo şaşırmış şekilde elinde tarak ile bana bakıyordu  "Ne?" Diye sordu.  "Camael senin sevgilin olduğu için, ondan girdap oluştumasını istemen gerekli.  Bende böylelikle dünyaya inebiliceğim."  Dedim.  "Ne işin var dünyada?" Diye sordu.  "Offf Kleo. Lütfen dediğimi yap benim için." Dediğimde Kleo elinde ki tarağı bırakıp "Offf, beni takip et. Ama bende seninle geleceğim." Dedi ve odadan çıktı.

"Bende sizinle geliyorum ve hadi dediğimde gidiyoruz. Anlaştık mı?" Diye sordu Camael. "Tamam, ama indiğimiz yerde eğer o ordaysa beni yalnız bırakın olur mu?" Dedim bende ve ikiside beni onayladı. Ardından girdap açıldı ve hepimiz onun içine atladık.

Dünyaya indiğimizde,  Lucifer'ı öptüğüm yere gittim. Orda yoktu, birlikte uzandığımız çimenlerin oraya gittiğimde Lucifer'ın yüzüğünün birtanesi buldum.  Onu elime aldım ve  içimde ki bütün gözyaşını dökmeye başladım.  Ben ağlarken Camael ve Kleo yanıma gelip beni sakinleştirmeye çalıştılar.

Ama onu çok özlüyordum......



İyi okumalar...

Lucifer üzümlü kekimmm :)

ŞEYTANLAR VE MELEKLER OKULU.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin