Kanatlar

1.7K 93 35
                                    



Gece sürekli kabuslar görerek uyanmıştım.  Bu gördüğüm kabusların ve göreceklerimin normal olduğu söylenmişti.  Ama sırtımda çok şiddetli bir ağrı vardı, kemiklerim sanki onlar deliniyor veya kırılıyor gibi. "Ah tanrım, lütfen bana yardım et." Diyerek ayağa kalkmak istedim ama sırtımsa oluşan bu acı izin vermemişti. Kalktığım gibi dizlerimin üzerine çöktüm.  "Hey! Sen iyi misin?" Diye sordu yan yatakta uyanmış olan Kleo.  "Hayır kleo, sırtım çok acıyor yardım et lütfen." Dediğimde Kleo hızla yanıma gelip beni doğrultmaya çalıştı ama acıdan doğrulamıyordum.

Ağlamaya başladığımda, Kleo "bursa bekle, Anael o herşeyi bilir." Diyerek ayağı kalktı ve koşarak odadan çıktı..

Kısa süre içinde Anael ile birlikte odaya giriş yaptılar. "Tatlım. Kanatların onlar oluşuyor.." dedi Anael ve sırtıma hafifçe vurarak acıyan yerin acısını hızla geçirdi. Yerden kalkmama yardım ettikten sonra, Kleo ile sırtımdan damlayan sıvıyı temizlediler. "Nasıl hissediyorsun?" Diye sorduğunda  "sırtımda tonlarca odun yüklüymüş gibi" diye cevap verdim. Anael güldü, elinde tuttuğu küçük şişeyi bana verip  "bu şişedeki ilaç bitene kadar her gece iç. Bu senin  buraya adapte olmanda yardımcı olacak." Dedi. Elinden şişeyi alıp  "tek dikişte içersem hepsi bu gece biter." Dedim ukalaca Anael ise  gülümseyerek "Denede gör." Dedi.  Şişenin kapağını açtım, ve açtığım gibi kapatmam bir oldu çünkü inanılmaz keskin bir kokuya sahipti. "Ben en iyisi yudum yudum her gece içeyim." Diyerek kapağını kapattım.   Anael ise iyi geceler dileyip odadan çıkmıştı.

"Eee kanatlarını beğendin mi?" Diye sordu Kleo.  Ayna karşısında bedenimi bu ben miyim acaba diye incelerken "Yani, kendimi tuhaf hissediyorum. Ama hep bi peri kızı olmak istemiştim." Dedim. Kleo ise güldü "Herneyse peri kızı. Bu iblisin uyuması gerek. Güneş doğunca görüşürüz." Dedi Ve yorganını üzerine çekerek anında uykuya daldı...

             ^^^^^^^^^^^^^^

Sabah, Kleo ile birlikte  kahvaltı salonuna geldik.  Camael'in olduğu tarafa oturduğumuzda "Vay canına kanatların çok havalı gözüküyor." Dedi.  Ona tam cevap verecekken, şeytan çocuk Lucifer tıslar şekilde güldü. "Kesinlikle çok havalı.  Camael'in kanatlarından 35 kat daha küçük kanatlar" dedi.  Yanında oturan siyah saçlı hafif kilolu kız gülmeye başlamıştı "kesinlikle çok havalısın Tinker bell." Dedi.  Cevap vermek için ağızımı açıyordum ki Kleo devreye girip "Hiç değilse senin taşımadığın bir beyin taşıyor. Ve kullanabiliyor" dedi son cümleyi kurarken Lucifer'a bakmıştı.  Lucifer ise gözlerini devirip "yarım akıllı da konuşmayı öğrenmiş." Dedi. Klep onu duymazdan gelip benim tabağıma çeşitli meyve ve tahıl koyuyordu.  "Hey Luci, kölelerine tasma takmalısın. Çok fazla konuşmaya başladılar" dedi Camael.  Lucifer ise hiçbirşey söylemeden önünde duran şarap kadehini başına dikti.  Kadehi masaya koyarken bana attığı bakışı asla unutmicaktım...

Ders için, kocaman bir salona gelmiştik.  Normal okul sıraları gibi sıralar vardı ama burada olanlar ahşap işlemeli ve gerçek odundandı. Bir duvar boydan boya kitaplık, karşısı ise boydan camdı.  Cam dediğim sıradan bir cam değil işlemeli ve renkliydi.   Herkes yerine oturmuştu, ama benim bi yerim yoktu, sınıfta oturacak yer ararken Lucifer'ın yanının boş olduğunu gördüm.  Oda bana bakıyordu zaten,  göz göze geldiğimizde eliyle yanına işaret edip beni çağırdı.  "Sorun yok Anastasia sorun yok, sadece bi kaç ders." Diyerek kendimi telkin ettim ve Lucifer'ın yanına oturdum.  Yanına oturduğumda Lucifer gülümsedi ve oturduğu yere yayıldı..

Dersin ortasında not alırken Lucifer bana doğru eğilip fısıldadı "gerçekten not mu alacaksın?" Ona doğru baktığımda burun burunaydık. "Biliyorsun değil mi ben 2 gün önce öldüm" diye cevap verdim. İnanılmaz yakışıklı biriyidi. Sesi bakışları kokusu..  Yaşayan Anastasia olsaydım şuan onu öpebilirdim.  Ama ölüydüm ve tamamen farklı bir alemdeydik. Lucifer gülümseyip "öpmek için yaşamana gerek yok ki" dedi. Şok olmuştum çünkü ben bunları içimden geçirmiştim dışa vurmamıştım.  "Ne diyorsun sen be." Diye terslemiştim ve geri çekilmiştim.   Aynı şekilde Lucifer'da geri çekildiğinde, bugün kahvaltı masasında bana laf atan kızın ölümcül bakışlarıyla karşılaştım. 

Sanırım  az önce bir iblisi kendime düşman edinmiştim...

                   ^^^^^^^^^^^^^

Ders bitmiş, herkes gibi bende  bahçeye gitmek için koridordan geçiyordum.  Önümün kesilmesiyle durdum. "Bana bak, derste Lucifer ile ne yaşadın?" Bunu soran tabi ki Lucifer'ın sevgilisiydi. "Ne diyorsun sen be çekil önümden." Diye tersledim ve geçmek için ona omuz attım.   Ama onda beliğimi sıkıca tutup kulağıma "ondan uzak dursan iyi edersin Tinkerbell, yoksa." Dedi ve sustu.  "Yoksa ne?" Diye sorduğumda "Mimi. Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diye bir ses duydum.  Adının Mimi olduğunu öğrendiğim kız bileğimi bırakıp "Ah hiçbişi bebeğim. Tinkerbell'e buranın kurallarını anlatıyordum." Dedi ve Lucifer'ın yanına giderek eline yapıştı. "Benim bir adım var seni gerizekalı." Diye çıkıştığımda Lucifer yan bir gülüş attı.  Mimi bana bir cevap vermedi "Gidelim mi bebeğim." Diye sordu Lucifer'a.   Lucifer ise elini bırakıp "sen git. Benim ufak bi işim var." Dedi.  Mimi gitmişti, Lucifer ise bana yaklaşıp "Sana birşey mi yaptı?"  Diye sordu.  Ona kafamı salladım "kimse bana birşey yapamaz, sen beni merak etme. Ama kölelerine tasma mutlaka tak." Dedim ve, yoluma kaldığım yerden devam ettim..

Olaysız biri olmak istiyordum, ama sanırım olayların kaynağı ben olacaktım..

İyi okumalar, düzenlenmiş bölümdür...

ŞEYTANLAR VE MELEKLER OKULU.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin