ÖLÜ

4K 133 84
                                    

"Bu kitap alıntıdır. Bir oyun hikayesidir. Kendi çapımda değiştirip yayınladım, iyi okumalarr"

Acı bir fren sesi.......

Tüm kemiklerim kırılmıştı, hissediyordum. Soğuk ve ıslak asfalt zemine düştüğümde hissetmiştim bütün acıyı ve ona eşlik eden kemik kırılma seslerini. Etrafıma doluşan insanlar, yüzüme düşen soğuk yağmur damlaları, ve en son hatırladığım acı acı çalan siren sesleri.

Sonrası karanlık.....

Gözlerimi açtığım zaman toprak zeminde yosunlu bir ağacın köklerinde yatıyordum. Etrafım, masallarda bahsedilen çiçekler, ağaçlar ve canlılarla doluydu. Yattığım yerden ayağa kalktığımda biraz sendeledim, ellerime kollarıma ve vücuduma baktım, kollarım çamurlu görünüyordu sadece kan veya kırık belirtisi olan morluklar yoktu. Bi kaç adım atıp nerde olduğumu kavramaya çalışıyordum. Ormandaydım, ama bu orman dünya üzerinde olan ormanlara hiç benzemiyordu.

Patika yol diye düşündüğüm yolda ilerlerken, arkamdan birisi seslendi. Hemde ismimle, korkuyla arkama baktığımda, uzun boylu esmer ve oldukça yakışıklı bir çocuk bana doğru geliyordu. Olduğum yerde durdum ve bana doğru gülümseyerek gelen çocuğu inceledim.

Bi tarafı beyaz bi tarafı siyah olan kanatları vardı. Ama üzerinde olan kıyafetler insan kıyafetiydi ve o da insandı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken "Anastasia, ben Baabiel Sakın benden korkma, sana herşeyi açıklayacağım."Dedi, ona korku dolu gözlerle bakıyordum. Tuhaf bir rüyanın içindeydim ve biran önce uyanmak için dua ediyordum. Sadece başımı salladım ve isminin Baabiel olduğunu öğrendiğim çocuğu takip etmeye başladım.

Biz yavaş yavaş yürürken konuya girdi. "Nasıl söylenir bilemiyorum ama az önce trajik bir kaza geçirip öldün." Duyduğum cümle ayaklarımın taş kesmesine sebep olmuştu. Baabiel bunu farketmiş olacak ki benimle durup "lütfen korkma ve dediklerimi iyice dinle, belki biraz rahatlarsın." Dedi. Ve ardından devam etti "seni meleklerin ve, şeytanların yetiştirildiği bir okula götürüyorum. Orda seni baş melek Anael karşılayacak . Ve sana olan biten herşeyi anlatacak. Anlaştık mı?"Diye sordu ve gözlerime cevap istermişçesine baktı. Büyük bir şekilde yutkundum ve "peki." Diyerek onu onayladım ve Baabiel ile yolumuza devam ettik.


Yol boyu hiç konuşmamıştık, yolda kısa sürmüştü. Altın varaklı kocaman bir kapının önünde durduğumuzda Baabiel bana biraz daha yaklaştı. "Hazır mısın?" Diye sordu. Hazır olmasamda kafamla onu onayladım ve ardından kapı önünde duran boyları beş metreden uzun iki yaratık kapıyı bizim için açmıştı.

İçeri girdiğimde, ilk iş etrafı incelemek oldu.

Kocaman bir bahçe yemyeşil çimenlerle kaplıydı. Ortada yine altın varaklardan oluşan ışıltılı bir su akıtan çeşme mevcuttu. Okul o kadar büyüktü ki dünya üzerinde ki İsviçre'yi içerisine sığdırabilirdi. Bahçede, siyah veya beyaz kanatlara sahip bir sürü benim yaşımda genç vardı. Neredeyse hepsi beni meraklı gözlerle inceliyordu, bi kaçı bana gülümsemişti, ama ben aynı tepkiyi verememiştim. Çünkü bu olanların hala rüya olduğu düşüncesindeydim.

Baabiel kolumu tutarak "burada beyaz kanatlara sahip olanlar melek. Siyah veya kırmızı kanatlara sahip olanlar iblis." Dedi. "Onlarda benim gibi ölü mü?" Diye sordum. Baabiel kayalarla döşenmiş yolda yürürken cevapladı "ah hayır, onlar daha büyük olan şeytan ve meleklerin çocukları."Dedi. "Peki ben? Neden ölüp buraya geldim?" Diye sordum tekrardan. Bu sırada okulun içerisine girmiştik. "Çünkü sende bir melek kanı var! Sen soylu bir kan taşıyorsun!" Diye bir kadın sesi duydum. Kocaman ahşap bir kapı açılmıştı, içerisinden dünyada olmayan muhteşem güzellikte bir kadın çıkmıştı. Ona hayran hayran bakıyordum, o ise yanıma gelip koluma girdi ve az önce çıktığı kapıdan benimle giriş yaptı. Eliyle kadife örtüye sahip olan koltukları gösteri ve "otur lütfen." Dedi. Ona karşı gelmeden oturdum "ben neredeyim?sen kimsin dışarıda olanlar ne lütfen bana yardım et!"diye sitemkar sorular sormaya başladım. "Ben Anael, önceliklle benden korkmamanı istiyorum sonrasında ise sakin olmanı."dedi ve masanın arkasında ki koltuğa oturdu "baabiel sana ne yaşadığını yolda anlatmış olmalı, bu konuları en baştan açıp seni üzmek istemiyorum."Diye devam etti "burası bir okul, burada melekler ve şeytanlar yetişiyor. Sende burada okuyup sonsuz bir yaşam yaşamaya başlayacaksın."Dedi. Kafamda hala yerine oturmayan bir sürü taş vardı. "Peki az önce Soylu kanı dediniz o ne anlama geliyor?" Diye sordum. Duyucağım şeyler beni biraz gersede, derin bir nefes aldım "Baban. Hatırlıyor musun onu, sen doğmadan kalp krizi geçirerek öldüğü söylenmişti sana" Dedi. Aldığım nefesi daha da gergin bir şekilde verirken devam etti Anael "İşte baban ölmedi, güzel kızım. Baban bir baş melek, annen ise bir insan. Sende babanın kanını taşıyorsun." Dedi. Şok geçirmiştim, çünkü babamın bana ben doğmadan öldüğü söylenmişti. Haklıydı, " Tanrım" dedim ve elimi ağızıma götürüp gözyaşlarımın akmasına izin verdim.

ŞEYTANLAR VE MELEKLER OKULU.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin