Lisa'nın söylediği şarkı medyadaki şarkı ve Summertime Sandness'in bir kısmı. Ben sözleri biraz değiştirdim.
Bu sefer cidden bitti galiba...
Ben bu ekstraları düzenlerken boğazım düğümlendi arkadaşlar...
Ve dark on me gerçekten bu bölümün şarkısıymış
...
Geldiği yerin önünde durdu ve mekanın dış görünüşünü inceledi.
Kahverengi binanın, çatısının üzerindeki tabelada büyük harflerle yazan yazıyı, fısıltıyla okuduğunda, sevgilisini bu şarabı ondan ilk isteyişi geldi gözünün önüne.
"Pekala güzel kız, bana bir içki söyle ve yarın sana ondan getireyim."
Jennie şımarıkça mırıldandı. "Hmm..."
Sarhoş mırıltısından sonra kızın asla alamayacağına emin olduğu şarabın ismini söyledi. "1985 Romanée Conti."
"Domaine Romanée Conti." Yazıyor kocaman tabelada.
Kurbanının sesi yeniden kulaklarını doldurunca, Fransa'nın güzel sokaklarındaki onlarca insanın güzel kıkırtıları kesilmiş, yerini katilin kulaklarındaki kurbanın sesine bırakmıştı. Onun bir kelimesini bütün bu insanların gülüşlerine değişmezdi.
Korkak katil korkaklığını bırakarak gelmişti Fransa'ya. Yalanlarının kökünü yok etmek için.
Şarap mülkünün önünde, sefil görünüşü ile dikilirken, Fransa'nın güzelliklerinin arasında bir çöp gibi duruyordu.
Kahverengi mülke doğru bir adım attı ve içerideki insanlardan birinin kahkahası kulaklarına doldu.
Milyarderler oturmuş, rahat masalarda şaraplarını yudumlarken, etraftaki insanların görünüşüne karşılık Lalisa'nın görünüşü farklıydı.
Fakat mekana girer girmez kimsenin gözü ona dönmemişti, onu umursamayacak kadar para vermişlerdi ellerindeki şaraplara, içerken hiç bir şeyi duymayacaklardı.
Eski kütüphane raflarına, tarihlerine göre özenle dizilmiş şaraplara doğru bir adım daha attı genç kız.
Kütüphanede kısa süre gözlerini gezdirdiğinde, aradığı şarabı çabucak bulmuştu.
Onun yanına gitti ve beklemeden, canı yanan bakışlarını şarapta gezdirdi. Eline aldığında, yine sevgilisinin sesini duydu.
"Dudaklarının tadının olduğu bir içki bulabilir misin?"
Lisa şişeyi eline alıp nefretle baktığında, kalbine giren sızı çığlık attıracak kadar büyük bir acıydı. Omzuna dokunan eli bile umursamayacak kadar yoğundu acısı. "Hanımefendi?"
Bakmak istedi, ama yine o keskin acıyla uyuşmuştu ve bildiği tek eylem sevgilisine gitmekti. Tüm bedeni ona giden yolu arzuluyor, onun için uyuşuyor, onun sesini canlı bir şekilde duyabilmek ve yumuşak kokusunu alabilmek için acı içinde kıvranıyordu.
Ona muhtaç olduğu kadar hiç bir şeye muhtaç değildi.
Bu dünyada ait olduğu kişiyi kendi elleriyle parçalamıştı ve yaşaması için bütün sebeplerini elinden almıştı.
Bir yeteneği yoktu, yapacak bir işi, kullanabildiği bir zihni yoktu.
Dünyada fazlalık olarak iki yıl geçirmişti. Ve şimdi en tehlikeli olanıydı. Şimdi korkmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summertime sadness || jenlisa
Fanfiction"Dünyanın en pahalı şarabı bile bana dudaklarından daha güzel bir tad veremez" Kitap ismini, Lana Del Rey'in "Summertime Sandness" adlı şarkısından almıştır.