10

1.2K 135 94
                                    

Bu bölümi yazarken sürekli kapının çalması veya odaya birinin girmesi...

ஐஐஐ

"Sana bir şarap ismi söylememiştim."

Yanımda oturan kızın omzuna başımı koydum ve avcumdaki eliyle oynamaya başladım. 

Yanındaki kayadan şarap şişesini alıp bana verirken cümlemi yanıtladı. "Zevklerimi merak etmişsindir dedim."

Elindeki Romanée Conti şişesini aldım ve tarihe baktım. 1978. "Ne kadar?"

Elimdeki şişeden büyük bir yudum aldım ve yutmadan önce tadını almak için biraz ağzımda beklettim. 

Önce aldığım trüf tadına gülümsedim ve aromasının son derece hafif olmasıyla bir yudum daha almaya yeltendim. Yutana kadar, şarabın tam Lisa'ya göre olduğunu söylecek ve hafifliği ile dalga geçecektim ama beni yanılttı. Şarabı yuttuğumda aniden önce çıkan karışık baharatların tadı ve alkolün boğazımı yakmasıyla şaşırmıştım. "Bilmem. Pahalıydı işte."

Aniden değişen aromayla şok içinde elimdeki şişeye bakarken, yanımdaki kız da şaraba ne kadar verdiğini düşünüyordu. Gözünü şişeden alıp bana çevirdiğinde, şok içindeki suratıma bakıp gülümsedi ve kayada rahat oturan bedeni keyifle kıpırdandı. 

Sanki başından beri bu tepkiyi vermem için can atmış gibi gözüküyordu. "Beğendin mi? Tadarak aldım."

Kaşlarım çatık halde bir yudum daha aldım ve baharatların sertliğini tekrar alabilmek için yine şarabı dudaklarım arasında beklettim. Asla değişmeyen trüf ve yabani mantarın fazla ağır olmayan aromasıyla biraz daha baharatları bekledim, bu şekilde biraz daha durursam bu şeyde alkol olmadığını bile düşünebileceğim kadar az yakıcı bir tadı vardı. Ve tekrar şarabı yuttuğumda aniden gelen baharat ve alkolün aşırı yakıcılığıyla yüzüm ekşidi. "Siktir ama"

Dudaklarımdan fısıltıyla çıkan küfürden sonra Lalisa keyifli bir kahkaha attı. "Güzel bir aroması vardı."

Alt dudağımı dişledim ve sırıttım. Baharatların ve üzümün koyu aromasına tekrar varabilmek için büyük bir yudum daha aldım ve bu sefer beklemeden yuttum. "Hmhm..."

Ukala bir ifade ile yanımda duran kıza hayret içinde gülümsedim ve kulağımdaki kablosuz kulaklığın tekini çıkarıp kulağına taktım. "Bu sefer ne dinlemek istersiniz bayan Manoban?"

Güldü. "Seçimlerine güveniyorum."

Müzik listemden ortama uyacak bir şeyler açtıktan sonra sesini kıstım ve ona döndüm. "Bu şarabı içerken beni bir tatlı yemeye götürmelisin."

Şarabın tadını aldığımdan beri yüzümden silinmeyen gülümsememle söylediğim cümle onun suratında düşünen bir ifade oluşturdu. "Güzel bir yer biliyorum."

Şarkı kısık sesle kulaklıkta yankılanmaya devam ederken kendi şarabını aldı ve düşmemek için dikkatlice ayağa kalktı. 

Lana Del Rey'in pes notasıyla kısık seste söylediği şarkının sözleri ikimizin de kulağındayken ona eşlik edip ayaklandım. 

Down on the West Coast they got a sayin' 

Aşağı batı yakasında bir söz vardır

Kulağım şarkıda olduğundan olsa gerek dikkatimin dağılması ve ayağımı kayanın yosunlu tarafına koyarak kaymam bir olmuştu. Refleksle ona tutundum ve hızlıca bana dönen bedeni elimi sıkıca kavradı. Gözlerindeki eğlenceli ışıltının yerini çabuk bir korku aldı ve üzerine bir telaş hali yayıldı. Denizle aramdaki az mesafeye rağmen şarap şişesini bırakmayıp, aksine sıkı sıkı tutan elime baktı. "Şişeyi bırak, iki elini tutup çekmem gerek."

summertime sadness || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin