ஐஐஐ
Jennie
Tam olarak hissettiğim şeyi çözümleyemiyor, sorunlarımı unutmak için tanımadığım bir kızla içmenin yanlış mı doğru mu olduğunu bilmiyordum.
Bildiğim tek şey başımın ölümüne ağrıması ve akşam yemeği için oturduğum bu masada, ağrımın bütün yemeği cehenneme çevirmesi.
Karnım aç fakat önümdeki yemeklerden hiç birisi için iştahım yok.
Kafamdaki her kelime bulanık, düşünmemek için bir şeylerden kaçmıştım ve her şeyi daha da batırmış, kendime düşünecek daha fazla şey yaratmıştım. Dün gece ne olduğuyla ilgili hiç bir fikrim yoktu ve bunun dışında bir şey düşünemiyordum.
"Jen, tatlım iyi misin?"
Çoktan yemeğini bitirmiş, yarım saattir masada bir şeylerle oyalanarak beni bekleyen, asık suratıma kendi içinde sebep arayan büyükannemin sesi ile kafamı kaldırıp ona bakmak istedim. Ancak kafamı kaldırmaya yektendiğim an ağzıma gelen kusmuk tadıyla, sadece mırıldanarak onu duyduğumu belli etmekle yetinebildim. "Hmhm..."
Yaşlı kadının bana attığı endişeli bakışları, suratına bakmadan hissedebiliyordum. Onun içini rahatlatmak adına, saatlerdir bakıştığım tabağımdan bir lokma ağzıma attım. Fakat atar atmaz, sadece küçük bir ısırık ile sabahtan beri asık suratla gezmemi telafi edebileceğimi düşündüğüm için aptal gibi hissetmiştim. Ayrıca yediğim bir lokma bile kusmuk tadını arttırmaya yetmişti.
Büyükannem hafif endişeli ses tonuyla konuştu. "İstersen bugün de çık yürüyüşe, arkadaşlarınla vakit geçir kafan dağılsın."
Merakım yüzünden hayır diyemeyeceğim teklifine, başımı kaldırıp ufak bir tebessümle yanıt verdim ve çatalımı tabağımın içine koydum. Bar sandalyesinden elimde hala dolu olan tabağımla kalkarken konuştum. "Yemeği de onlarla yiyebilir miyim?" Şımarık bir kız çocuğu edasıyla istediğim şeyi reddemedi ve başını salladı. Bulantımı unutup hevesle konuştum. "Teşekkür ederim."
Tabakları yıkayıp yerleştirdiğim yarım saatten sonra, gece yaklaştığı için yavaş yavaş uykusu gelen ve koltukta uyuklayan büyükanneme baktım. Amerikan mutfaklı evde salona ilerledim ve yanına oturup yaşlılık yüzünden büzüşmüş anlına bir öpücük kondurdum. "Bekleme beni, bu sefer geç kalabilirim."
Yarım açık gözlerini biraz daha araladı ve bana hafifçe gülümseyerek odasına çıktı.
Beklemedim ve televizyonu kapatıp ben de odama çıktım. Baştan sağma bir hazırlıktan sonra tekrar aşağı indim ve normal saatinden bir saat erken de olsa, evden çıkıp sahile ilerlemeye başladım.
Kayalıklarda yalnız oturma ihtimalim, içimdeki bir ses için hayal kırıklığı sebebiydi. Oraya gitmem için "normal saat" diye bir şey olmamalıydı, istediğim zaman gidebilmeliydim, ama onun gittiği saatte orada olmak istiyordum. Onunla vakit geçirmenin çocuksu heyecanı sevmiştim ve gece yaşananları merak etmem, bu heyecanla daha çok buluşmak istememe sebep oluyordu.
Denize bakan ve tuzlu suyun temiz kokusunun hakim olduğu kayalıklara geldiğim zaman, tahmin ettiğim gibi kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summertime sadness || jenlisa
Fanfiction"Dünyanın en pahalı şarabı bile bana dudaklarından daha güzel bir tad veremez" Kitap ismini, Lana Del Rey'in "Summertime Sandness" adlı şarkısından almıştır.