Veda bölümü için lütfen kitabı kütüphanenizden çıkarmayın ♡
ஐஐஐ
Eğer biri için yaşıyorsanız, o kişinin hayal kırıklığı olduğunu fark ettiğinizde dünyanız başınıza yıkılırdı.
Kendini kötü hissetme kavramını iliklerime kadar yaşadım ve sadece bir kişiyle güzelleşmiş özel hayatımın, o kişinin siktiri boktan biri çıkmasıyla ne kadar iğrenç olduğunu gözlemleme fırsatı buldum. Lisa dışında hayatımda güzel olan, yolunda giden ne vardı ki? Bir gün önce sorsanız, onun hayatımı güzelleştiren tek şey olduğunu söylerdim.
Eskiden, bir insan yaptıklarının farkında olduğu sürece her şeyi çözebilir diye düşünürdüm. Fakat şimdi, neler olduğunun farkında olup yerimden bile kıpırdayamayacak kadar hissizim.
Odamdayım. Bu evde geçirdiğim 3 aydan sonra ilk kez kendimi ait hissetmediğim odam. Kulaklıklarımı takıp kısık sesli şarkı dinlemeye çalışmam sonucu geçirdiğim bir sinir krizi ardından, dizlerimi kendime çekmiş ve büyük beyaz dolabıma yaslanmışım.
"Nasıl? " demiştim sinir krizinin ortasında. Hıçkıra hıçkıra, ailemin yıkılmasından sonra bana aile gibi hissettiren tek insanın nasıl böyle biri olacağını sorup durdum.
Göz altlarım ağlamanın etkisiyle şişmiş, vücudum uzun süre küvetin içinde suda kalmaktan hala buruşuk.
Eskinden kendime söylediğim, sözler zihnimde büyük harflerle yazılı. Hepimiz kendimizi kötü hissettiğimiz bir olayı atlattığımızda, kendimize 'bir daha asla ..... yapmayacağım' gibi kurallar koyarız. Bir daha asla güvenmeyeceğimi söylemiştim. Ve hepimiz kendimizi tanıma aşamasına geldiğimizde, 'ben .... biriyim' diyerek kendimizle konuşuruz. Ben, değer verdiğim herkesi her daim seven, ne olursa olsun yanlışlarında bile yanında olan biriyim demiştim.
Kalbiniz tekrar kırıldığında ve kendinizi tanımak dünyanın en anlamsız olayı olduğunda, kendinize verdiğiniz tüm sözleri üstüne basarak acımasızca çiğniyordunuz.
Çünkü şu an birini koşulsuz sevmek umrumda değil. Hırsızlar koşulsuz sevilemez. Her hata sırf sevgi için kabul edilmez.
Güvenmek umrumda değil. Değiştirebileceğim hiç bir şey yok.
Her şey çok yeni. Daha doğru düzgün yirmi dört saat bile geçirememişken, telefonum onun iletişim ısrarlarıyla her dakika ötüyor. "Demek yakalanmamış?" diyorum kendi kendime, sonra yine ekliyorum, "Ne yazık..." Yakalansaydı muhtemelen dağılan hayatımı toparlamak daha kolay olurdu. Onu ihbar etmeli miydim? Masum insanlardan bir şeyler çalan birini ihbar etmemek onunla işbirliği demek değil miydi? Hayır, kafam hiçbirini düşünemeyecek kadar dolup taşmıştı. En azından şimdi değildi, yerde şiş gözlerle oturan bir kızın mantıklı karar verecek zamanı değildi.
Kafam her allak bullak olduğunda, onunla tanışmamı baştan alıyorum ve her şeye tekrar bakıyorum. Kusursuz olmayan hiç bir şey yok, her şey ilk saniyeden başlayıp son salisesine kadar huzuru temsil ediyor. Ama hepsi yalanlarla dolu, bütün huzuru temsil eden hatıralarım yalanla siyaha boyanmış, rengarenk tuvallerden korkunç karanlıklara bürünmüş...
Biri önüme böyle bir film koysaydı ve sadece başını izletseydi tekrar yaşamak isteyeceğim güzellikte, iflah olmaz bir romantiğin karnını doyuracak cinsten lezzetli bir sofra misali... Tutku dolu, şefkatli ve eğlenceli bir aşk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summertime sadness || jenlisa
Fiksi Penggemar"Dünyanın en pahalı şarabı bile bana dudaklarından daha güzel bir tad veremez" Kitap ismini, Lana Del Rey'in "Summertime Sandness" adlı şarkısından almıştır.