16

227 37 75
                                    






İki buçuk hafta öncesi...



"Yeji." dedim, elimi çenemden çekip arkama yaslanırken. Sırıtmıştım istemeden ama bu keyif aldığımdan dolayı değildi, aksine, yüzünü gördüğümde kendimi yeniden o iğrenç lise koridorlarında bulmuştum.

"Selam." dedi.

Kaşlarımı kaldırarak keyifsizce başımla onu onayladım. "Değişmişim, değil mi?"

"Fazlaca."

"Birisi şu dizinin alt yazısını açsın, Tae! Bir şey desene oğlum." dedi Jin merakla etrafa bakarken. Negatiflik buram buram kokmaya başlamıştı, amacım bu değildi.

"Sus yoksa sana dalacak." dedi Tae.

"Liseden tanışıyoruz Jennie ile, gerçi o yüzümü unutacak kadar az tanımış beni ama ben tanıdım onu. Nasıl tanımam?" dedi. "Bir daha cehennemde karşılaşırız sanıyordum ama Tanrı sabırsız çıktı."

"Güzel dileklerin, Yeji... Güzel dileklerin..." dedim sinir bozucu bir sırıtış takınırken.

Sırıtmama bozulmuştu ama belli etmeden masadakilere döndü. "Klasik lise saçmalıkları işte, çok önemli bir şey değil. Beni tanır zannettim masaya oturduğunda ama çoktan hafızasını temizlemiş bile."

"Zor olmadı seni silmek Yeji."

Güldü. "İnsanları ne kadar kolay silebildiğini unutmuşum, kusuruma bakma."

"Senin yemek ne oldu? Ben bir ona bakayım, sanki tavuğu yeniden kesiyorlar pezevenkler." dedi Tae ayağa kalkarken.

"Keşke sende silseydin Yeji, ne güzel tanımamışım işte seni. Neden kaçırıyorsun keyfimi?"

Histerik bir gülüş çıktı dudaklarından.

"Kusura bakma, erkek arkadaşlarımı ayartıp onları benden soğutan potansiyel kaltak bir kızı silip atamıyorum aklımdan, lise trajedisi işte."

Buz gibi bir sessizlik.

"Bir de pişkin pişkin konuşuyorsun karşımda, sen hiç akıllanmayacak mısın?" diye diklenmesi benden hiçbir şey götürmemişti ama kanımın ısınmaya başladığını hissedebiliyordum.

Sevgilisinin masada duran elini sımsıkı avuçlamıştı bana doğru konuşurken. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gülerek elini sımsıkı tuttuğu erkek arkadaşını işaret ettim kaşlarımla. "Onu da alırım elinden diye mi korkuyorsun? Korkma, bir şey yapmayacağım."

"Jennie..." dedi Namjoon, sakin ses tonuyla. Kaşlarımı kaldırarak ne var dercesine ona baktım.

Yeji sinirle ayağa kalkarak kabanını üstüne geçirmeye başladı.

"Sen... Cidden. Senin kanında var problem olmak." dedi. "Ben gidiyorum, başka zaman görüşürüz çocuklar."

O kalkınca, normal olarak erkek arkadaşı da gitmişti ardından. Onların masadan toparlanarak kalkması ne kadar hızlı olduysa, Jungkook'un da bir birayı daha açıp yarısını fondip yapması o kadar hızlı olmuştu.

where do bitches with blues go?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin