3☑️

217 120 98
                                    


Fazla geç kalmadan, on katlı ve devasa büyüklükteki Ajans'ın otoparkına indim. Otopark, Ajans binasının en alt tarafındaydı. İş yerime ait aracı boş bir alana park ettim.

Yılların emektar arabaları kendini hemen gösteriyordu. Şaraplar gibiydi gözlerimde. Yıllar geçtikçe güzelleşen şeylerdi.

- Hadi Damla. Gidelim.
- Abla ben korkuyorum.
- Merak etme ben İhsan Bey'le konuşacağım” diyerek Damla’nın omzunu hafifçe sıktım. Amacım, her zaman onun yanında olduğunu göstermekti. Ailesinden hiçbir zaman görmeyeceği şefkati, benim ona vermem gerektiğinin bilincindeydim.

Bir yandan da aklımdaki planı yeniden gözden geçiriyordum. İhsan Bey’e söyleyeceğim yalan kusursuz olmalıydı ve en önemlisi İhsan Bey’le yalnız konuşmalıydım. Damla bilmemeliydi. Otoparktan binaya giriş yapılan kapıyı açtım. Damla’nın elini tuttum. Elleri titriyordu. Hızlıca Damla’ya doğru döndüm. Bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Damla da gözlerini benden kaçırıyordu.

- Damla buraya ilk geldiğimiz günü hatırlıyor musun ?”
- Hiç unutur muyum Abla” dedi ve gülmeye başladı. Bende dayanamadım ve gülmeye başladım. Rezil olduğumuz o günü nasıl unutabilirdik. İşe girmek için öncelikle sözlü mülakata girmemiz gerekiyordu. Buraya ilk geldiğimiz gün, işe girmek için onlarca kişi kuyruğa girmişti. Damla ile birlikte erken saatlerde gelmemize rağmen mülakata girmemiz akşam saatlerini bulmuştu. Saatlerce ayakta beklemiştik.

Mülakatlar, İhsan Bey’in odasında gerçekleşiyordu. İhsan Bey’in odasına girdiğimiz o gün, yeni hayatımızın başlangıcı olacaktı. Eski gunleri hatırlamak , bir  nebzede olsa Damla’yı içinde bulunduğu durumdan çıkarmıştı.  İhsan Bey’in odasının bulunduğu kata doğru, merdivenlerden yavaş yavaş çıkmaya başlamıştık artık. Zemin  kata geldiğimizde içinde bulunduğumuz Ajans'ın giriş katıydı. Bu bölümde sekreterler bulunuyordu. Ajans'ın en gösterişli yeriydi. Duvarlarda tablolar, göz alıcı ışıklar İnsanları gerçekten etkiliyordu. Sekreterler, gelen insanlara yardımcı oluyorlar ve randevu işlemlerini hallediyorlardı. Güvenlikler de bu bölümde binanın korumasını sağlıyordu.

Çalışan arkadaşlarıma selam verdikten sonra birinci kata doğru hareketlendik. Asansör kullanabilirdik ama biraz da olsa yürümek iyi geliyordu bana. Yürümeyi çok severdim ama Damla tam aksine hiç sevmezdi. Birinci katta, çekilen bütün haberlerin kurgulandığı bölüm yer alıyordu. En kalabalık kat olarak da bilinir.  Onlarca insan bütün masaların yan yana olduğu kısımda toplanırdı.  Bilgisayarlardan verilen görevi yaparlardı. 

- Selin Abla ben yoruldum. Beni sürekli yoruyorsun.
- Canım benim. Yürümek iyidir. Hem açılırsın.
- Allah için Abla. Beni sürekli böyle kandırıyorsun.
- Ben seni kandırmıyorum. Sadece iyiliğini düşünüyorum.” diyerek Damla’nın kolundan sıkıca tuttum. Kaçmak istediğini adım gibi biliyordum.

Aniden Damla kolunu çekti ve asansöre doğru koşmaya başladı. Bende peşine takılmıştım. “Damla kaçma dur !” Adımlarım hızlandıkça nefesim daralmaya başlamıştı. Bir süre sonra durdum. Damla asansöre binmiş bana el sallıyordu. “Deli kız “ dedim ve kafamı salladım. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkmaya devam ederken  aklıma kötü bir durum geldi. İhsan Bey benden önce Damla’yı görürse, onu soru yağmuruna tutardı. Damla çok heyecanlanan bir kızdı. Hiç düşünmeden hemen konuşurdu.

Acele etmeliydim. Az önce yorulmama rağmen koşmaya başlamalıydım. Hızlı adımlar atmaya başladım. İkinci kata ulaştığımda biraz durdum. Burada montajlanan videolar incelenir ve birleştirilirdi. Akşam biraz geç olduğu için kimse kalmamıştı. Herkes evindeydi, görevli kişiler hariç. Üçüncü kat, en sessiz olunması gereken yerdi. Haberlerin sunulduğu yer  buradaydı. Canlı bir şekilde haberler buradan aktarılırdı.

TEK BAŞINA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin