Bu düşüncelerden kurtulup artık İhsan Bey’in kapısını çalma vakti gelmişti. Buraya gelene kadar arabada, aynı şarkıyı kaç defa başa sardım fark etmedim bile. Belki de başa sardığım müzik değil, hayallerimdi. Her zaman yanımda olan, İhsan Beyle ilk defa karşı karşıya gelecektik. Daha önce burada çalışmasam heyecandan bayılabilirdim. Üç senelik çalışma hayatımızda İlk defa bir işi yüzümüze gözümüze bulaştırmıştık. Hiç düşünmeden kapıyı çaldım. Tak tak tak. “Gir” Kapıyı araladım ve hızlıca odaya girdim.Uzun zamandır İhsan Bey’in odasına girmemiştim. Büyük bir yenilik yapılmıştı. Odanın tam karşısında İhsan Bey’in masası ve sandalyesi beni karşıladı. Sol tarafımda toplantı olduğu zaman kullanılacak uzun bir masa ve etrafını deri koltuklar çevrelemişti. Sağ tarafımda da ünlü ressamların yaptığı tablolar dikkatimi çekti. Göz alıcı tablolara bakmaktan kafamı bir türlü İhsan Bey’e çeviremedim.
Bir yıldız gibi ışıkları içime çekiyordum sanki. Buna ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Nefesimin derinlikleri kendimi bulmam için bir fırsat veriyordu sanki.
- İstersen bir tanesini sana vermek isterim Selin.
- Teşekkür ederim. İhsan Beydiyerek kafamı ona doğru çevirdim. Sandalyesinde oturmuş , bütün ağırlığıyla beni bekliyordu. Elinde, hiç eskimeyen tesbihini çekmeye başladı. Üstünde her zaman takım elbise bulunurdu. Bu sefer takım elbisesinin rengi maviydi. Onu tanıdığım kadarıyla işkolik bir insandı. Geçmişte eşi onu terk etmişti ancak ne olduğunu kimse bilmiyordu. Sadece bir kişi hariç. O insanda bendim.
İhsan Bey benimle dertleşmeyi çok severdi. Neden olduğunu bilmiyorum ama tahmin edebiliryordum. İhsan Bey zamanında kısır olduğunu öğrenmişti. Eşi de bu yüzden terk etmişti. İhsan Bey de bu duruma çok üzüldüğü için kendini işine çok verdi. Bunu tahmin etmek güç değildi. Bir tanede üvey oğlu var. Adı Selim. İhsan Bey’in hem şoförü hem de tek akrabası. Selim Bey çok küçükken onu İhsan Bey bulmuş ancak bu durumla alâkalı başka bir şey bilmiyordum. İhsan Bey anlatmamayı tercih etmişti. Her zaman saygı duyduğumu da İhsan Bey’e iletirdim. Tek akıl aldığım insandı. Duruşu, tavrı, düşünceleri her zaman beni etkilerdi.
- Selin! Selin!
- Ha. Efendim İhsan Bey” diyerek düşüncelerimden kurtuldum.
- İhsan Bey sakallarınız ?"
- Ne olmuş sakallarıma" dedi ve gülümsedi. Sesi biraz kabaydı. Eliyle sakallarını tuttu.
- Baya uzamışlar. Yeni imajınız çok güzel duruyor.Kafasının üstünde saç yoktu ama yanlarında bulunuyordu. Uzun sakallarıyla eksik yanlarını tamamlamıştı.
- Evet Selin. Çektiğiniz görüntüler nerede ?Saatlerce beklediğim an gelmişti. Ceketimin cebinde Damla’nın az önce verdiği kamera duruyordu. Elimi cebime götürdüm ve kamerayı tuttum. Gerçekleri söylemeli miydim yoksa aklımdaki planı devreye mi sokmalıydım ? Sadece düşündüm. Geçmişimin kirli olması beni sürekli yanlış yapmamı sağlıyordu. Geçmişte yaşadıklarım benim düşüncelerimi şekillendirmişti. Hayata bu gözle bakmaya başlamıştım. Herkesi kendim gibi zannetmek benim en büyük pişmanlığımdı.
Yalan söylemek her zaman cazip gelmişti. Peki ya burada geçirdiğim üç sene bana ne öğretti ? Geçmişimden kaçmayı mı yoksa onunla savaşmayı mı ? Yalan söyleyemezdim ama geçmişimden kaçmaya yemin ettim.
“İhsan Bey. Buyrun” diyerek kırık kamerayı uzattım.- Ne oldu buna Selin ?" dedi ve bağırdı. Kibirli sesi yankılandı.
- Özür dilerim İhsan Bey.Durumu olduğu gibi baştan sona anlattım. İhsan Bey elini masaya vurdu ve ayağa kalktı.
-Bana yalan söyleme Selin ? Bilerek kırdınız ?
- İhsan Bey. Beni her şeyle suçlayabilirsiniz ama yalanla asla!
- Selin ! Hadi gerçeği anlat Abim. Bu kamera çok pahalı. Ödeyemezsin!
- İhsan Bey. Damla görüntü alırken, kayalıklarda ayağı kaydı ve düştü. Ama siz gene inanmayacaksınız
- Aynen öyle!
- Ben de sizi aklı başında, ağır biri zannederdim. Beni dinlemeden yargısız infaz yaptınız. Neden ? Çünkü geçmişim değil mi ? Belki de hiçbir zaman bana inanmadınız ? Size hiç yanlış yaptım mı ?
- Hayır yapmadın.
- Peki neden şimdi inanmıyorsunuz ? İşinizi o kadar çok kafaya takmışsınız ki küçücük bir hatayı bile kabul etmiyorsunuz. O parayı yarın size getireceğim. İstifa dilekçemle birlikte.Kendimden emindim ve kapıyı çarparak çıktım.
O kadar sinirlenmiştim ki bütün hücrelerim haykırmak istiyordu. Bana yapılan haksızlığa karşı bir şeyler yapmak istedim ama elden bir şey gelmez. Ben çalışandım o ise patron. Alnımdan yavaşça akan terleri bile fark etmedim. Hızlı adımlarla asansöre doğru ilerledim. Aklımdaki tek şey yatağıma uzanıp hüngür hüngür ağlamaktı.
Biz ne yaparsak yapalım bazı şeyler unutulmuyordu. Asansöre girdim ve zemin kata bastım. Asansör aşağıya doğru inerken, hayallerim de bir o kadar batıyordu. Kendimi de geçmiştim. Benden daha önemlisi Damla’ya ne olacaktı ? Bir hata varsa o da benimdi. İstifa edecektim ve kamera parasını verdiğim de, Damla’nın işten çıkmaması konusunda İhsan Beyle anlaşacaktım. Asansör zemin kata inmişti. Damla beni karşıladı.
- Selin Abla ! İyi misin ?
- Evet. İyiyim. Eve geçelim. Her şeyi anlatırım sana
- Selin Abla!
- Efendimdedikten hemen sonra Selim Bey bizi karşıladı. İhsan Bey’in üvey oğlu. Otuzlu yaşlarında ve jilet gibi duruşuyla bizi karşıladı. Otoparkta karşı karşıya gelmiştik. Kısa kıvırcık saçları her zaman gözüme batardı. Sağ kulağında da küpe vardı.
- Selin ve Damla.
- Buyrun Selim Bey
- Selin . İyi misin ? Yüzün biraz dolgun.
- İyiyim. Selim Bey
-Güzel. Yarın görüşmek üzere" dedikten sonra yanımda bulunan Damla’nın yanağından bir makas aldı.- Selim Bey. Yanadığımdan aldığınız makas ne içindi ?
- Selin Ablan çok ciddi birisi. Ben seninle çok iyi anlaşıyorum. O yüzden.dedi ve gülümsedi. Tabiki bizde öyle. Sonra biz de arabamıza geçtik. Elimi cebime attım. Arabanın anahtarını aradım. Sonra hemen aklıma geldi. Arabanın anahtarını İhsan Bey’in masasına bırakmıştım. O sinirle her şeyi unutmuştum.
- Damla. Bugün otobüsle eve gideceğiz. Anahtarları İhsan Bey’e teslim ettim.
- Abla sen herkesi iyi olduğuna inandırabilirsin. Ama o gözlerine baktığımda beni asla kandıramazsın"Ağlayarak Damla'nın kollarına koştum.
.SON.
Vote, görüş ve eleştirileriniz önemliYeni Bölüm Aşağıda 👇
Her gün Yeni Bölüm Gelecektir !Kitabı begendiyseniz başkalarına önererek bana destek olabilirsiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK BAŞINA
Roman pour AdolescentsYAZARDAN ÖN SÖZ Etrafımızdaki hiç kimse kendi yolunu çizecek kadar güçlü biri değildir. Bizde dahil. Ancak öyle hayallerimiz vardır ki dünyayı yerinden sarsacak kadardır. Bu kitapta sadece bir hikaye anlatılmamaktır. Anlatılmak istenen şey düşünmen...