9☑️

92 55 59
                                    


Damla’ya geçmişi anlattıktan sonra ona doğru baktım. Paramparça bir halde öylece duruyordu. Soğuk tenine dokundum. Sanki saatlerce buz dolabında durmuş gibiydi. Hafifçe dürttüm.
- Damla! Damla!
- Ha. Efendim Abla” diyerek kafasını aşağıya eğdi. Yıllarca içinde sakladığı şeyi ortaya çıkarmış gibiydi. Bu durumda olduğu için pişman halleri vardı. Belki de bana çok üzülmüştür. Bu gecenin bu kadar kötü biteceğini hiç düşünmemiştim. Yarın bizi daha kötü şeyler bekliyordu. İstifa dilekçemle birlikte parayı da İhsan Bey’e verecektik. Damla’nın yanına usulca sokuldum. Damla’nın kafasını omzuma koydum.

- Damla farkında mısın ?
- Neyin farkında mıyım Abla ?
- Sadece biz kaldık. Geçmişten kimse kalmadı.
- Evet Abla. Hiçbir arkadaşımız kalmadı.

Sonra “Abla” diyerek ümitli bir şekilde seslendi. Ses tonunda bir ihtimal sezmiştim. Mutlu olabileceğine dair bir ihtimal.
- Efendim Canım” diyerek karşılık verdim. O ihtimali bile değerlendirip Damla’yı mutlu etmeliydim.
- Belki de geçmişten bazı arkadaşlarımız kalmıştır” dedi. Mavi gözlerini büyütmüş bana bakıyordu. Umut etmek istiyordu belki de. Kafamı sağa ve sola doğru çevirdim.
- Mümkün değil Damla. Mümkün değil. Kaçtığımız gece neler oldu biliyorsun. Kurtulmaları mümkün değil. Özür dilerim ama keşke olsalardı ama yoklar.

Damla ayağa kalkarak salondaki masamız üzerinde duran fotoğrafı eline aldı. Hüzünlü bir sesle;
- Bu fotoğrafa her baktığımda, bütün mazi aklımda canlanıyor. Kendimi bir yere ait hissetmek istiyorum Abla.
- Ben varım kuzum. Ben varım. Bir işimiz var. Bir evimiz var. Yetmez mi ?” diye karşılık verdim. Fotoğrafta ise,  geçmişte kalan bütün arkadaşlarımızla birlikte çektirdiğimiz tek pozumuz vardı. Belki de tek anımız. Damla karşıma oturdu.
- Bu öyle değil Abla. Bir yere ait hissetmek farklı bir şey. Bir ailemiz olsaydı belki de her şey farklı olurdu.

- Damla en azından senin gideceğin bir mezarın var. Ailenin mezarına gittiğin de dertleşeceğin bir ailen var. Onlar mutlaka seni duyuyorlardır. Ama benim o da yok Damla. Ne ölüsü ne de dirisi.” diyerek kafamı pencereye doğru çevirdim. İçimdeki bitmek bilmeyen büyük bir boşluğa, artık daha fazla katlanamıyordum. Güçlü olmak belki de ağır geliyordu bana. Hayatım boyunca sığınacağım bir liman aradım ama bulamadım. Çünkü hiçbir gemi limana sığınmak için yapılmazdı. Sol gözümden hafifçe yaş geldiğini hissettim. Durdurmak istesem de fayda etmemişti.

Gözyaşlarımı hızlı bir şekilde silmeye başladım. Geçmişime mi ağladığımı ya da işsiz kaldığıma mı ağladığımı bilmiyordum. Belki de her ikisi içinde ağlıyordum. Gecenin bütün karanlığı,  içime doğru dolduğunu hissetmeye başladım. İçimdeki boşluğu doldurmaya çalışsa da yeterli olmuyordu. Bütün yıldızlar birleşse bir kalp etmezdi. İçimdeki bu öfkeyi susturamazdı. Damla hemen yanağıma bir buse kondurdu.

- Hey Abla. Ağlama bak bende ağlarım. 
- Hayır Damla sen ağlama. Sana kıyamam.” dedim gülümseyerek.
- Abla hem ağlayıp hem de gülmezsin ya. Sen ikisini de yapıyorsun” dedi. Kahkaha attı. Kendimi zaptedemedim. Ben de kahkaha attım.
- Damla bir kağıt bir de kalem getir misin ?
- Hemen Abla. Ne için bunlar ?  -Birazdan anlarsın 
- Anladım galiba Abla.” Damla hızlı adımlarla arka tarafa gitti. Hızlı bir şekilde kağıt ve kalemi getirdi. Kağıt ve kalemi salonun ortasındaki masaya koydum. Yere oturdum. Damla da yanıma oturdu. Dikkatlice bakmaya başladı. Neler yazacağımı çok merak ediyor gibi bir hali vardı.

CPM Ajans Müdür’ü İhsan Bey’e;

Biliyorsunuz ki son yapılan hatayı bir kişinin üstlenmesi gerekmektedir. Bu hata tamamen bana aittir. Başka hiç kimsenin bir hatası olmamıştır. Ekip arkadaşım Damla, üstüne düşen vazifeyi gereğinden fazla ihya etmiştir. Yaptığım en büyük hatalardan biri de görmek sizi. Bir abi olarak görmek. Sizin kibriniz yüzünden düştüğümüz halleri görmek. Hayatımız bu kadar yerin dibindeyken bize güvenmemenizi görmek. Size saygı duymuştum. Hatta ve hatta sizi  idolüm yapmıştım. En büyük hayalim sizin yerinizde olmaktı. Ancak çok yazık etmişim kendime. Size güvenmiştim. Güvendiğim tek insan, hiçbir ispatı olmadan gururumu yerle bir etti. Bu satten sonra ne size ne de bir başka birine güvenilirim. Kimseye de eyvallah'ım olmaz. Söz verdiğiniz gibi Damla çalışmaya devam edecek. Yazdığım son satırlarım artık kendim için olacak. Ya son satırdan düşeceğim ya da yeni bir sayfaya geçeceğim. Bunu tamamen zaman gösterecek. Büyük bir gururla;  Hayallerimden ve çalıştığım yerden istifa ediyorum.

Selin Osmanoğlu...

- Selin Abla!
- Efendim canım.
- Çok ağır olmadı mı ?
- Az bile oldu Damla. Bunları bize yapan birine nasıl davranmalıyım ?
- Yaptığı kötülük kendine elbet varacaktır. Sen insanların kalbini kırma.
- Sen bana bırak Damla. O bunu hak etti.” diyerek sinirli bir şekilde odama geçtim.

Her sabah düzenlediğim yatağımın içine sokuldum. Yorganı kafamın üstüne kadar çektim. Kısa olduğum için vücudum tamamen yorganın içindeydi. Ellerimi birleştirdim. Gözlerimi kapattım. Kafam o kadar karışıktı ki bütün her şeyi düşünmeye başladım. Düşündükçe sinirlendim. Sinirlendikçe yastığa vurdum.

- Comolokko” diye bir bağırma duydum. Bu Damla’nın sesiydi. -Hayır! Olamaz” diye çığlık attım.
-Damla dur ! demeye kalmadan Damla üstüme atladı. Yorganın içinde ezilmiştim.
- Ah! Kaburgalarım çıktı Damla!" diyerek kafamı yorgandan çıkardım. Damla üstüme çıkmış bana bakıyordu.
- Damla! Bunu her zaman yapmak zorunda mısın ? Ölümüm senin elinden olacak!
- Haha. Comolokko budur Abla. Çok keyif alıyorum. Allah cezamı vermesin. Kikiki...

Sinirden patlayacak durumdaydım. Aniden yağmurun başladığını fark ettim. Yağmur damlaları, evimizin çatısına her vurduğunda bu ses hoşuma gidiyordu. Yağmurda yatmaya bayılırdım.
- Damla. Hadi yatalım. Çok yorgunum.
- Abla. Birlikte yatalım mı ?
- Yatalım hadi. Seni koca dana" dedim ve Damla’nın omuzuna bir tane vurdum.
- Sinek mi ısırdı ne ?
- Damla çok kötüsün ya !”
- Canım Ablam bana küsmüş mü ?” dedi ve gıdıklamaya başladı.  O kadar çok güldüm ki bayılmak üzereydim. Yatağımın üstünde debelenmeye başladık. Bir süre sonra yatağımın içine girdik. Damla ile sıkı sıkıya sarıldık.

- Selin Abla.
- Efendim kuzum.
- Sürekli söylediğimiz şarkı var ya onu söyleyelim mi ?
- Hani şu işkence görürken hep birlikte söylediğimiz şarkı mı ?
- Evet Abla. O zamandan beri söylüyoruz işte. Bugün gene söyleyelim.
- Hadi o zaman..

U-zak-taaaaa
Dağ-la-rın başın-daaaa
Bir me-zar var-mış
Es-ki a-nı-lar-daaaa

U-zu-yor-duuuuu
Kış rüz-gar-la-rııııı
A-lev-len-diiii
A-cı-nın ken-di-siiiii

Yı-ka-mazzz
Bu iş-ken-ce-lerrrr
Dev-ran dö-nerrrr
Her şey de-ği-şirrrrr

                  .SON.
Vote, görüş ve eleştirileriniz önemli

Yeni Bölüm Aşağıda 👇
Yeni Bölüm Her Gün Gelecektir !!

Bu hikayeyi sevdiyseniz başkalarına önererek bana destek olabilirsiniz.

TEK BAŞINA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin