☼ Haru-11☼

208 13 7
                                    

Derin bir nefes alıp Donghae'ye doğru yürüdüm. Beni görünce durakladı. Ne diyeceğimi bilemez halde gözlerimi yerlerde gezdirdim.

"Ben..."

Donghae'nin kaşlarının kalktığını fark edince kafamı kaldırdım. Söylemeliyim. Böylece omuzlarımdan bir yük kalkmış olacak.

"Ben... ve Luhan, çıkıyoruz. Yani henüz değil ama bilmeni istedim. Bazı kararlar verdim."

Yüzünde bir anda beliren duyguları anlamaya çalıştım.

"Ya. Ne harika."

"Özür dilerim, Hae..."

"Özür mü?!" Üzüntü dolu yüzü sinirle kasıldı ama gözleri hala acıyla doluydu. "Özrün beni gerçekten çok duygulandırdı,Haru."

"Özür dilemek dışında ne yapabilirim?"

Çenesi kasıldı ve bakışlarını çevirdi.

"Bilmiyorum. Ne yapabilirsin?"

Boş bakışlarımı yüzüne sabitledim.

"Ne yapmamı istiyorsun, Hae?"

"Bana hala çok yakınmışız gibi seslenmeyi kesebilirsin öncelikle."

Gözlerindeki acıya rağmen dudakları şeytanca yukarı kıvrıldı.

"Pek bir şey yapabilecek biri de değilsin zaten."

Kavga sevmeyen bir yapım olmasına rağmen gözleri üzerimde dolaşınca sinirle kızardığımı hissettim.

"Hatta," dedi eğlenir bir ses tonuyla. "Ona uygun bir vücudun olduğunu bile sanmıyorum ufaklık. Yeni erkek arkadaşınla iyi şanslar."

Havaya kalkan elimi yüzüne oldukça uzakta yakaladı ve kıvrılmış dudakları aralandı.

"Yapamazsın."

Gözlerim yanıyordu. Bileğimi çekiştirerek elinden kurtarmak istedim ama yerinden bile oynatamadım.

"Neden böyle davranıyorsun?" dedim.

"Bilmiyorum. Sen neden böyle davranıyorsun?"

Acı dolu yüzüne daha fazla bakamayıp kendimi tamamen geri çektim.

"Zavallı olduğumu düşünüyorsan niye beni sevdin?" dedim titreyen sesimle.

"Çünkü o seni bir zavallı olarak görebilir. Ama sen benim için yalnızca Haru'ydun." Bir adım geri çekildi.

"Neyse."

Yutkundum.

"Pislik."

Birkaç adım daha geri gitti ve sırtını döndü. Gözyaşlarımın düşmemesi için yanaklarımın içini ısırdım.

"Ne kadar düşüncelisin..." dedim kısık bir sesle

Bir kaç saniyeliğine durakladı.

"Ne o... Pişman mı oldun?"

Sessiz kalmayı tercih ettim ve yürümeye devam etmesini bekledim. Yeterince uzaklaştığına ikna olunca akmaya başlayan gözyaşlarımı hızlıca sildim.

Bundan sonra sadece Luhan'la mutlu olmaya çalışacağım.

"En azından herkese durumu açıkladım." diye fısıldadım kendi kendime.

Hızlı adımlarla tuvalete doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve içeriyi kontrol ettim. Neyse ki tuvaletler tamamen boştu.

Ağlamak için mükemmel bir ortam.

HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin