Multimedia: Jungkook
Sınıfa girer girmez sırama oturdum ve kafamı sıraya gömdüm.
''Ne oldu? Ne konuştunuz?''
''Hana...'' dedim kafamı kaldırmadan.
''Anlaşılan iyi bir şey değil... Bana hiç bir şey anlatmıyorsun. Neyse sonra konuşalım.''
Öğle arasına az kalmıştı. Sanırım biraz uyusam iyi olacak.
***
Uyandığımda zil çoktan çalmıştı. Hızlıca kantine inip yiyecek bir şeyler aldım ve arka bahçeye çıktım. Her zaman oturduğum bank boştu. Banka yayılıp yavaş yavaş yemeğimi yedim. Sanırım şimdiye kadar geçirdiğim en sakin öğle arasıydı. Zil çalana kadar dışarıda oturdum.
Zil çalar çalmaz sınıfa doğru yürüdüm. Kapıda Kyuhyun'u görünce yine Hana ile konuştuğunu sandım fakat yanında kimse yoktu.
''Haru!''
Yanına gelince durdum.
''Donghae'ye ne olduğunu biliyor musun? Çok garip davranıyor.''
''Bilmiyorum. Konuşmaya çalıştım ama konuşmak istemediğini söyledi.''
Nefesini dışarı üfledi.
''Tamam... Görüşürüz.''
Sınıfa girdim ve sırama oturdum.
''Neler olduğunu anlatacak mısın?''
Kafamı kaldırdığımda Hana'yla burun buruna geldim. Gözlerimi şaşkınca açarak cevap verdim.
''Aslında neler olduğundan ben de pek emin değilim...''
''Haru!''
''Ah... tamam. Donghae ile konuşuyorduk. Sabah niye geç geldiğimi sordu. Ben de Luhan'ın-''
''Luhan'ın yanında mıydın?'' diye ciyakladı.
''Çok hastaydı.''
Gözlerini devirdi.
''O çocuktan hiç hoşlanmıyorum... Neyse devam et.''
''Sonra bir anda garip davranmaya başladı, konuşmak istemediğini söyledi.''
''Luhan'la birlikte olmana bozulmuş olmasın?'' dedi ve tek kaşını kaldırdı.
''Bilmiyorum.'' dedim ve kafamı tekrar sıraya gömdüm.
Donghae ile konuşmalıyım.
Luhan'ın yanına uğramalıyım.
Ev ödevlerimi yapmalıyım.
Yapacak ne çok işim var.
***
Uzun bir okul günü daha bittiğinde homurdanarak hızlıca sıramdan fırladım ve Donghae'yi yakalayabilmek umuduyla koşarak sınıftan çıktım.
Okuldan herkesten önce çıkıp kapının önünde adeta pusuya yattıktan sonra Kyuhyun'la beraber merdivenlerden inişini izledim. Kapıdan dışarı adım attıklarında Donghae Kyuhyun'dan ayrıldı ve benim bulunduğum yöne doğru yürümeye başladı. Gözleri ile kaldırımı takip ettiği için beni fark etmemişti. Bana çarpmadan önce elimi uzatıp hafifçe omzuna dokundum. Başını kaldırdı ve şaşkın gözlerle beni süzdü.
Gözlerindeki şaşkınlık silindi ve anlam veremediğim bir duyguya büründü.
"Donghae bir sorun mu -"
"Hayır yok Haru. Çekilirsen eve gideceğim."
Olduğum yerde donup kalmamı fırsat bilerek yanımdan geçip gitmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haru
FanfictionSong Haru sıradan bir lise öğrencisidir. Tıpkı sıradan bir lise öğrencisi gibi hoşlandığı bir çocuk vardır. Ama her şey bu kadar sıradan devam etmez. Kendini bir anda bir aşk üçgeninin - daha doğrusu dörtgeninin- içinde bulur. Popüler prens...