☼Haru-1☼

1.8K 30 14
                                    

Multimedia: Donghae

Sınıfın penceresini açıp pervazına oturdum. Tam karşımda arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Pürüzsüz beyaz tenini inceledim. Yüzüne kocaman gülümsemesini yerleştirince elimde olmadan sırıttığımı fark ettim. Gözlerimi kırpıştırdım. Buradan bakınca oldukça yakındı. Fakat konuşmak istesem iki kelimeyi yan yana getiremezdim. Büyük ihtimalle beni dinlemezdi bile. Rüzgar sınıfın içine doğru eserken bir kaç saniyeliğine gözlerimi kapatıp kendimi rüzgarın serinliğine bıraktım. Gözlerimi açında kahverengi gözleriyle karşılaştım. Bir anlık heyecanla kendimi geriye doğru savurdum ve Donghae'nin mükemmelliğinden sıyrılıp yerle tanıştım.

Üzerimi silkeleyip eski pozisyonumu aldığımda Donghae ile karşılaştım. 

''Donghae...''

''Beni izlediğini fark ettim. Belki daha yakından bakmak istersin diye geldim.'' dedi ve ardından kahkahasını serbest bıraktı.

Kızaran yanaklarımı ellerimle kapatmaya çalıştım.

'' Ben... özür dilerim. Rahatsız ettiğim için...''

''Haru'ydu değil mi?''

''E-evet.''

İsmimi biliyor. İsmimi biliyor. Bu iyi bir şey.

''Merak etme. Ben izlenmeye alışkınım. Ama kimse rahatsız olup olmadığımı sormamıştı.''

'' Oluyor musun?''

''Bazen... bazen kızlar grup halinde kıkırdayarak ve rahatsız edici sesler çıkararak izliyorlar. Bu rahatsız edici.''

Güldüm. Ve ardından elimi çeneme dayadım.

''Benden rahatsız olmamana sevindim.''

''Beni neden izliyorsunuz?''

Çünkü mükemmel bir fiziğin var. Çünkü harika gülüyorsun. Çünkü tapılası bir sesin var. Çünkü kahverengi gözlerin her zaman neşeyle ışıldıyor. Çünkü sen Lee Donghae'sin.

'' Hangisini söyleyeceğimi bilemedim... Bir çok neden var.''
Kafası karışmış bir şekilde bakıp gözlerini kırpıştırdı.

'' Peki... O zaman biraz düşün. Cevabı bulunca bana söylersin, Haru.''

Kafamı olumlu anlamda salladım. Arkasını dönüp yavaşça yürümeye başladı.

''Donghae!''

Dönüp gözlerini gözlerime dikti.

''Seni izlememe izin verdiğin için teşekkürler.'' dedim gülümseyerek.

Gülümsedi ve yürümeye devam etti.

Biraz önce ne oldu öyle? Bir iki saniye boyunca olduğum yerde durup ifadesizce uzaklaşan figüre baktım. Ben... Lee Donghae ile konuştum... Diyalog kurdum... Ve o benim adımı biliyor... Kendimi yere atıp mutlulukla debelenmemek için büyük efor harcayarak kızarmaya ve ısınmaya başlayan yanaklarıma ellerimi götürdüm. Sakin olmalıyım. Sakin olmalıyım! Sakin falan olamıyorum. Lee Donghae. Okulun tapılası popüler ve yakışıklı çocuğu benim adımı biliyor?! Sakin falan olamam! "Şşşşt, Haru! Haru-yah!" Kafamı kaldırmamla gözlerinden sinir fışkıran en yakın arkadaşımla göz göze gelmem bir oldu. "Hana?" "Yarım saattir sana sesleniyorum salak! Sağır mı- Senin suratına ne oldu?" Hana'nın yüzündeki ifade hızlı bir biçimde endişeye dönüşürken kaşlarımı kaldırıp anlamsızca ona bakmaya devam ettim. "Ateşin mi var senin? Niye kıpkırmızısın?" Bir elini kaldırıp alnıma bastıracakken onu durdurdum ve derin nefes almaya çalıştım. En azından konuşacak enerjiyi bulmam gerek. "Donghae'yle konuştum." Hana'nın attığı kahkahayla kaşlarımın çatıldığını hissettim. "Komik olan bir şey mi var? Çünkü bence yok. Çünkü Lee Donghae ile konuştum. Gerçekten. Ve adımı biliyor."

HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin