Çok yorgun hissediyorum.
Ve üzgün. Oldukça fazla üzgünüm.
Tekrar o güne dönmek istiyorum. Ve ona sıkı sıkı sarılmak istiyorum... gitmemesi için.
Kulağıma dolan fren sesi... Hana'nın dehşet dolu bakışları...
Hepsini çok net hatırlıyorum ve büyük ihtimalle hayatım boyunca unutmayacağım.
''Seni asla affetmeyeceğimi söylemiştim, özür dilerim. Sana yalan söyledim. Sana seni ne kadar çok sevdiğimi hiç anlatamamıştım. Sanmıyorum ama... cennete gelebilirsem mutlaka bunu sana anlatacağım, Jungkook.''
Islanan yanaklarımı sildim ve derin bir nefes aldım.
Yattığım yerden kalkıp üzerime rahat bir şeyler geçirdim.
Ağlamamalıyım.
Jungkook için.
Donghae için.
Sabah Donghae'nin karşısına şişmiş gözlerle çıkacağım için kendi kendime kızdım ve umutsuz bir şekilde kendimi yatağıma savurdum.
***
Çalan alarmla birlikte vücudumu yataktan dışarıya sürükledim. Tuvalete gidip yüzümü yıkadım ve uyanmaya çalıştım. Yüzümün tahmin ettiğimden daha az şiştiğini görünce bugünün tahmin ettiğimden belki biraz daha iyi geçebileceğini umdum.
Kahvaltı etmeyi muhtemelen midem kaldıramayacağından giyinip hızlıca merdivenlerden indim. Çantamı alıp kapıya yürürken annem sabah benden erken çıktığı için mutlu oldum. Muhtemelen şu ana kadar çoktan beni mutfağa sürükleyip, ağzıma bir şeyler tıkıştırıp yüzümün niye şiş olduğunu sormuştu.
Evden çıkıp bahçe kapısının önündeki Donghae'yi görünce derin bir nefes aldım. Ağır adımlarla kapıya yürüdüm. Olabildiğince sessizce kapıyı açtım. Benim sessiz davranmam pek işe yaramamıştı, gıcırdayan kapıyla birlikte Donghae bana doğru döndü.
Muhtemelen yüzümün şiş olduğunu fark edince gözleri şaşkınlıkla açıldı. Elini hafifçe kaldırmak üzereydi, sonra vazgeçti.
"Günaydın."
Sıkıntıyla kafamı salladım.
Derin bir nefes aldı. Kafamı kaldırıp canımı yakacağını bildiğim o sıcak kahve gözlere bakmak yerine bakışlarımı yere yönelttim.
"Özür dilerim."
Bakışlarımı yerden kaldırmasam da kafamı hafifçe yükselttim.
"Özür dilerim. Çok ileriye gittim ve aşırı tepki verdim. Önce seni dinlemem gerekirdi, yani yaptığım kesinlikle hayvanlıktı. Çok üzgünüm Haru."
Yanaklarımın üzerinde gezinen parmakları gözyaşlarımı silince ağlamaya başladığımı fark ettim.
Ellerimi kaldırıp gözlerimden dökülen yaşları engellemeye çalıştım. Benim ellerimin yükseldiğini görünce kendi ellerini çekti ve bana yaklaşıp kollarını etrafıma doladı. Kafamı göğsüne dayayıp utanmadan deli gibi zırlamaya başladım.
Yumuşak sesiyle adımı fısıldayıp beni rahatlatmak için ellerini sırtımda gezdirdiğini hissettim. Nefes almaya ve ölmemeye çalışıp hıçkırıklarımın kesilmesi için uğraşmaya çalıştım.
"Eve girmek ister misin?"
Kafamı olumsuz anlamda sallayınca etrafımdaki kollarını biraz daha sıktı.
"Özür dilerim."
Hıçkırıklarım biraz olsun hafifleyince saçlarımdaki dudaklarını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haru
FanfictionSong Haru sıradan bir lise öğrencisidir. Tıpkı sıradan bir lise öğrencisi gibi hoşlandığı bir çocuk vardır. Ama her şey bu kadar sıradan devam etmez. Kendini bir anda bir aşk üçgeninin - daha doğrusu dörtgeninin- içinde bulur. Popüler prens...