Multimedia: Baekwan
Alarmımın çalmasıyla uyandım. Sonunda, cuma günü! En sevdiğim gün! Ah, öğrenciyim ben ne bekliyordunuz? Giyinip kahvaltı yaptım ve evden hızlı adımlarla çıktım. Donghae kapının önünde durmuş beni bekliyordu. Kalbimin deli gibi atmaya başlamasına engel olamadım ve adımlarım sarsaklaştı.
"Günaydın!''
Sesimi duyunca arkasını döndü ve gülümsedi.
"Günaydın."
Yürümeye başladık ve elimi kendi elinin içine hapsetmesine izin verdim.
"Luhan'la yarın mı buluşacaksınız?"
"Sanırım," dedim yüzümü çevirip.
"Daha konuşmadık."
Hafifçe hmm'layıp ifadesizce yürümeye devam etti. Gözlerimi devirip güldüm.
"Bana hala kıskandığını söyleme."
Kafasını olumsuz anlamda salladı.
''Anladım. Konuşmayacaksın.'' dedim ve koluna sarıldım.
Okula geldiğimizde kapının önünde bir topluluk vardı. Hızlı adımlarla yürüyerek kalabalığın arasına karıştık.
''Onu rahat bırak artık, Jessica!''
''O sürtük benim erkek arkadaşımı çaldı!''
''Donghae hiç bir zaman seni sevmedi ki...''
O sırada Jessica elini kaldırdı ve Luhan'a oldukça güçlü bir tokat attı. Luhan kafasını yere eğmiş yanağını tutuyordu. Tıpkı ben gibi.
''Luhan...'' sesim tahmin ettiğimden güçlü çıkmıştı.
Jessica benim sesimi duyduğunda sinirden iyice kudurur bir hal aldı.
"Senin ne işin var burada, sürtük!?"
Donghae'nin beni hafifçe geriye çektiğini hissettim. Sinirle olduğum yerde kaldım ve önümde gerçekleşen şaşırtıcı sahneyle sinirimi unutacak duruma geldim. Donghae beni yeterince uzaklaştırdığını düşündüğü ilk an ileriye doğru yürüdü. Jessica'yı kenara itti. Hafifçe ama nazik bir biçimde de değil. Daha sonra Luhan'ın omzundan tutup çekti ve etrafa baktı.
"Bu kadar insan ne yapıyorsunuz burada? Dersiniz yok mu sizin!"
Etraftaki kalabalık dağılırken nadiren kullandığı 'seni-öldürmek-istiyorum' bakışlarını Jessica'ya çevirdi.
''Cidden beni rahatsız ediyorsun, Jessica.''
Jessica başını yere eğdi.
Luhan'a baktığımda hala yanağını tutuyordu. Ona doğru yürüdüm. Beni fark edince kafasını yere eğdi.
''Ben sadece seni korumak istemiştim, Haru... Yine olay çıktı. Üzgünüm.''
''Sorun değil. Sen iyi misin? Yanağın acıyor olmalı.''
Yanağını tutan elini yavaşça yanağının üzerinden çektim. Oldukça kızarmıştı. Donghae'ye baktığımda hala Jessica'yla konuşuyordu.
''Buz bulmalıyız.'' dedim ve onu bileğinden tutarak okulun içine doğru sürükledim. Revire doğru yürürken daha iyi hissetmesi için konuyu değiştirdim.
''Yarın nerede buluşuyoruz?''
''A-Haru... gelecek misin cidden?''
''Tabii ki. Sana söz verdim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haru
FanfictionSong Haru sıradan bir lise öğrencisidir. Tıpkı sıradan bir lise öğrencisi gibi hoşlandığı bir çocuk vardır. Ama her şey bu kadar sıradan devam etmez. Kendini bir anda bir aşk üçgeninin - daha doğrusu dörtgeninin- içinde bulur. Popüler prens...