☼Haru-3☼

466 21 8
                                    

Muldimedia: Haru

[Haru]

"Haru, ne oldu diyorum?"

Donghae eğilip ayakkabılarımı çözdü ve doğruldu. Hafifçe kafasını öne eğdi.

"Özür dilerim efendim. Haru'nun durumu pek iyi değil. Benim yüzümden oldu. Haru yukarı çıksın ve ben de size anlatayım. Çok üzgünüm."

Anneme baktığımda kafasını sallayarak onayladı. 

''Teşekkür ederim... Görüşürüz.'' dedikten sonra içeri girdim ve yavaşça odama çıktım. Perdemi hafifçe aralayıp konuşmalarını izledim. Böyle bir şey yapmasına gerek yoktu. Hana'nın kavgalarından biri olduğunu söyleyebilirdim. Umarım kötü bir şey olmaz. Perdeyi biraz daha aralayıp izlemeye devam ettim. Konuşmaları bittiğinde Hae kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Kan yanaklarıma hücum etmeden perdeyi kapatıp dolabıma yöneldim. Pijamalarımı alıp küçük banyoma girdim. Hızlıca giyinip yatağa girdim.

Yatağa yattıktan sonra ağrılarımın dinmesi için hareketsizce durmaya başladım. Donghae'nin anneme ne anlattığını merak ederek dakikalar geçirdikten sonra kapım hafifçe aralandı.

"Girebilir miyim?"

Kapının arasından kafasını uzatan Donghae'ye kafamı salladım. Yavaş adımlarla yatağımın baş ucuna geldi ve yatağın kenarına oturdu.

"Haru, gerçekten çok üz-"

"Gerçekten kes şunu artık, önemli değil."

Üzgün gözlerle bana baktı ve iç geçirdi.

"Annene Jessica'yı anlattım. Senin için epey endişelenmiş halde."

Elini hafifçe saçlarımın üzerinden geçirdi.

"Ben artık gitsem iyi olacak."

Hafifçe gülümsedi ve yüzüme doğru eğildi. Alnıma değen yumuşak dudaklardan sonra tüm vücudumun hissizleştiğini fark ettim. Hafifçe kalktı ve sessizce odadan çıktı. Sadece birkaç saniye sonra, gözlerimden kalpler fışkırarak eridiğim birkaç saniye, annem odaya girdi ve az önce Donghae'nin oturduğu yere oturdu.

''Canın çok acıyor mu, Haru?''

''Aslında... hiç acımıyor.''

''Ciddi bir şey yok değil mi? Sana çay getirmemi ister misin?''

''Hayır anne... uyumak istiyorum.''

''Yarın okula gidecek misin?''

''Evet. Sadece biraz dinlenmeliyim.''

''Tamam... iyi geceler.'' dedi ve yanağıma minik bir öpücük bıraktı. Kapıyı yavaşça kapatarak dışarı çıktı.

Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

***

Sabah uyandığımda her yerim sızlıyordu. Yavaşça yataktan kalktım ve eteğimi giydim. Bacağımdaki morlukları fark edince dizimin üzerine kadar gelen çorapları giydim ve üzerime montumu giyip aşağı indim. Biraz bir şeyler atıştırıp dışarı çıktım. Hava serin ve bulutluydu. Yürümeye başladım. Oldukça yavaş yürüyordum ve itiraf etmeliyim ki acı çekiyordum. Başımda hala keskin bir ağrı vardı ve dikkatsizce yürüyordum. Birine çarpmamayı dileyerek yürümeye çalışırken bir vücuda çarptım ve geriye doğru savruldum. Henüz yerle buluşmadan iki güçlü kol beni tuttu.Kapattığım gözlerimi yavaşça açarken o tanıdık yüzle karşılaştım. 

''Dikkatli ol. Hem bir oyuncak bebek böyle yürümez ki.'' dedi ve sırıttı. Ben hala şaşkın gözlerle ona bakıyordum.

''Lu- Luhan!''

HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin