Multimedia: Luhan
Yavaş yavaş yürüyorduk. Ayağım bir taşa takıldı ve öne doğru savruldum.Lütfen düşmeyeyim. Lütfen tam şu an bir mucize gerçekleşsin ve ben tekrar rezil olmayayım.
Yere düşmediğimi fark ettiğimde rahatladım ama belimi sıkıca sarmış iki kolu sonradan fark ettim.
"Yakaladım!"
Kulağımı yalayan sıcak nefesle irkilip doğrulmaya ve uzaklaşmaya çalıştım. Buna rağmen kollarını çekmek yerine sadece gevşetmekle yetindi.Kulağımın hemen arkasından gelen ufak bir gülüş sesiyle darmadağın olduğumu hissettim. Sürekli rezil olmak zorunda mıyım?
Filmlerde çocuk düşmekte olan kızı yakaladıktan sonra utanıp düzgün durmasına yardım etmez, sonra da dikkatli ol demez mi? Peki Lee Donghae denen bu şirin ve yakışıklı ve etkileyici kişi neden bana gülüyor? Ve daha da önemlisi belimi bırakmayı neden reddediyor?
"Ama sana da hak veriyorum aslında. İnsanlar beni senin beline sarılmış halde görürlerse ve bu halde yürümeye çalışırsak pek hoş olmaz."
Kıkırdadı ve gevşettiği kollarını üzerimden tamamen çekti. Kızardığımı bildiğimden olabildiğince yere bakarak teşekkür ettim. Ufak bir gülüş sesi daha duyuldu ve sonra kolunu omzuma attığını hissettim.
"Yine de tekrar düşmene izin veremem."
Titreyen dizlerim, deli gibi atan kalbim, ben ve Donghae okula doğru ilerlemeye devam ettik. Okulun kapısına geldiğimizde kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
'' Gerçekten okulun kapısından bu şekilde girmeyi ister misin?''
Kafası karışmış bir şekilde bana baktı.
'' Neden böyle bir şey sordun ki?''
''Çünkü... insanlar bizi böyle görmekten hoşlanmayabilir...''
'' İnsanlar dediğin kızlar mı?''
''Evet ama..''
''Rahatsız mı oldun?''
'' Ne?! Hayır!''
'' O zaman kapa çeneni ve yürü...''
Sınıfın kapısına kadar bana eşlik etti. Arkasını dönüp yürümeye başladı. Bir kaç adım sonra durdu ve omzunun üstünden bana bakarak:
'' Kimseden dayak yememeye ve düşmemeye çalış.'' dedi ve ardından bana şeytani bir gülüş göndererek sınıfına doğru ilerledi.
''Pislik. Ama yine de çok yakışıklı...'' diye kendi kendime fısıldadım.
Belimde iki el hissettiğimde çığlık atarak arkama döndüm.
''Hana!''
'' Okula girerken Hae kolunu omzuna atmıştı. Tam bir çift gibi görünüyordunuz.'' dedi sırıtarak.
'' Bu daha fazla tokat anlamına geliyor.''
''Bir dahaki sefer kolumu falan tutarsan seni de döverim.''
''Tamam...'' dedim ve nefesimi dışarı doğru üfledim.
Sınıfa girip sırama oturdum. Çantamdan defterimi çıkardıktan sonra eteğimi düzelttim. O arada arka sıralardan gelen sesleri dinlemeye başladım.
'' Bugün sabah Donghae okula bir kızla gelmiş ve kolu kızın omzundaymış!''
'' İnanmıyorum! Kim olabilir ki?''
''Jessica değildir kesin...'' dedikten sonra gülüştüler.
'' Ah... o kızı parçalamak isterdim..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haru
FanfictionSong Haru sıradan bir lise öğrencisidir. Tıpkı sıradan bir lise öğrencisi gibi hoşlandığı bir çocuk vardır. Ama her şey bu kadar sıradan devam etmez. Kendini bir anda bir aşk üçgeninin - daha doğrusu dörtgeninin- içinde bulur. Popüler prens...