her şey okul dolabımda, üzerine ''lee minho'ya'' yazılmış ve dolabıma bırakılmış o beyaz zarfı bulmam ile başladı. zarfın içinde sadece küçük bir not ve sarışın bir oğlanın birkaç polarid fotoğrafı vardı.
"seni sevgilim yapacağım."
minsung&hyunmin
c...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
·
"Siktir.."
Changbin'in sesiyle başımı kaldırdım ve açılan kapıya döndüm. Benimle birlikte chan hyung, felix, jeongin ve hyunmin çiftinin bakışlarıda içeri giren jisung'u buldu.
Jisung biraz tedirgin adımlarla bekleme odasına girdi. Sarı saçları alnından ayrılmıştı ve ıslak görünüme sahip bir havayla şekillendirilmişti. Tutamları arasından birkaç tel virgül misali alnına dökülüyordu. Üzerinde siyah metallica baskılı oversize bir hoddie ve altında bacaklarını sıkıca saran siyah deri bir pantolon vardı. Kıyafetini son olarak rugan botlar ve yüzükleriyle tamamlamıştı.
Gördüğüm görüntü karşısında yutkundum ve kurayan dudaklarımı ıslatma gereksinimi duydum.
Aylar sonra bugün, uzun süredir bahsi geçen şarkı yarışmasının yapılacağı gündü. Jisung'un ısrarla katılması konusunda direttiğimiz, sarışınımı sahnede görme hayalini kurduğum, sung'un bana bir gece yarısı çatı katında söylediği o şarkıyı bugün tüm okulun önünde söyleyeceği yarışma.
"Minho hala bizimle misin?"
Chan hyung jisung'u baştan aşağı süzdükten sonra otuz iki diş sırıtarak bana dönmüştü. O bunu yaparken benim kahvelerim hala jisung'un üzerindeydi ve sanırım az önce nefes almayı unutmuştum.
Jisung bu halime güldüğü sıra felix changbin'in beline sardığı kollarını çekip onun yanına ulaştı. Ardından jisung'un ellerini tutarak yanıma geldi. Çilli çocuk tam yanıma otururken sarışının da karşımıza oturmasını sağlamıştı.
"Her şey yolunda değil mi sung?"
Günün moral motivasyon yükseltme görevini lee felix üstlenmiş olmalıydı.
Sarışınım gitarını yanında kalan boşluğa bıraktıktan sonra derin bir nefes aldı ve bize döndü.
"Emin değilim."
Kahveleri benim dışımda odada bulunan herkese değdi. Ses tonu endişesini kanıtlar nitelikteydi. Bu jisung'un katıldığı ilk yarışma olduğundan stres oluyordu.
Çenemi ellerime yasladıktan sonra tebessüm ettim. Ne olursa olsun han jisung olduğunu unutuyordu. Tamam, bende en az onun kadar heyecanlıydım ancak sahnede harika bir iş çıkaracağından adım kadar emindim.
"Sanki sahneye çıktığım ilk an düşüp bayılacağım gibi bir his var içimde."
Ellerini göğüs kafesinin üzerine koyup derin bir nefes daha aldı. O karşımda ufak çaplı bir kalp krizi geçirirken daha çok gülümsedim. Gözlerim kahvelerindeki sevimli ifade ile gölgeli göz makyajı arasında gidip geldi.
