ben, ağlıyordum,
çünkü tutmadığın başka sözlerin vardı. birkaç günlüğüne teyzemlerde kalmak için annemle daegu'ya gittiğimiz zamanları hatırlıyor musun? arkadaşlığımızı bitirmemiştin daha. ben ise ağlıyordum çünkü yolda yine annem sinirlerimi bozmuştu. kolay ağlayan biri değilimdir, bu özelliğim hâlâ değişmedi merak etme, ama vücudum artık sinire dayanamadı ve istemeden yere çöküp ağladım. sonra seni aradım. her zaman yanımda olduğunu söyledin. üzülmeyeyim, konuyu değiştirelim diye bana kitaplarından bahsettin. birkaç tanesini geri döndüğümde bana ödünç verecektin. seve seve kabul etmiştim ben de. şimdi nerede o kitaplar? kitaplığında mı? felix'e mi hediye ettin? seni kötü şeylere alıştıran ve aramızın açılmasını sağlayan arkadaşlarına mı ödünç verdin? kitaplarını okumak istiyorum. lütfen geri dön. okuduğumda hepsini sana sapasağlam bir şekilde geri vereceğim. yüzümde ikimizi de mutlu edecek sıcak bir gülümseme olacak. sevinçle teşekkür edeceğim sana. ikimiz de mutlu olacağız. ve güzel arkadaşlığımızın arasına kimse giremeyecek.