Harry dalgaların sesiyle uyumayı çok sevmişti.
Tekneleri asla sabit durmuyor, küçük su kütleleriyle ilerleyip geriliyordu. Fakat bu o kadar yavaş ve huzurlu gerçekleşiyordu ki bir beşikte gibi hissediyordu kendini. Koskocaman Kuzey Denizi onu uyutmaya çalışıyor gibi. Gecenin en karanlık saatlerinde yüzeye çıkan balıkların su şapırdatmalarına bile hayranlık duyuyordu artık. Deniz ona her gece farklı bir melodiyle eşlik ediyor, gözlerini ağırlaştırıyor ve uyumasını kolaylaştırıyordu. Harry buna alışmış olabileceğini düşündü.Çünkü şu an uyuyamıyor olma sebebinin yanındaki yatakta yatan dağınık saçlı çocuk olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyordu.
Büyükbabası bir arkadaşının düğününe katılmak üzere 2 günlüğüne Leeds'e gitmişti ve Harry ona eşlik etmek istemediğini Louis'e söyler söylemez mavi gözlü çocuk Harry'ye onunla kalmasını önermişti.
Ve buradaydı işte. Saat gece 3'te Louis'nin tavanını izliyordu. Louis'yi izlemeyi denemişti ancak çocuk bir şekilde Harry ona her baktığında arkasını dönüyor ve Harry'nin görüş açısından çıkıyordu.
'2113, 2114, 2115, 2116...' koyun sayıyordu. Ancak Harry'nin koyunları çitlerin üzerinden atladıktan sonra aşırı güzel gülümseyen bir çocuğun yanına gidiyorlardı hep. Bunun yüzünden Harry defalarca nerede kaldığını unutup en son hatırladığı sayıdan devam etmişti.
'2190, 2191, 2192, 2193, 2194, 2195, 2196...'
Son gecelerinde uyusa da uyansa da gözünün önünde olan tek bir yüz vardı. Harry içten içe hislerinin 'Louis hoş bir çocuk'tan daha fazlası olduğunu biliyordu. Bir kere her gününü onunla beraber geçiriyordu. Uyumadan önce vedalaşıyor, sabah kalkınca buluşuyorlardı. Harry'nin sipariş dağıtımlarında Louis bisikletin arkasında onun belinden tutmuş oluyordu. Yemek yiyecekleri zaman Paul'a kadar yarışıyorlardı. Değişiklik istediklerinde Louis'nin evinde takılıyorlar ya da tekneyle kısa süreliğine açılıyorlardı. Ama gerçekten her anları beraber geçiyordu.
Harry son bir haftada Louis'yle öpüşen kızı da oldukça fazla görmüştü. Nereye gitseler bir yerde karşılarına çıkıyor ve bu bir 'raslantı'ymış gibi davranıyordu. Eğer Louis'nin bundan rahatsız olduğunu çok net bir şekilde sezmiyor olsaydı çok üzgün olurdu.
Ama değildi. Louis onunla zaman geçirmeyi Brianna'ya tercih ediyordu.'2230, 2240?' Nerede kaldığını yine unutmuştu. İç çekerek gözlerini tavandan çekti ve Louis'nin yatağına döndü. Az önceye kıyasla üstündeki battaniyesi onu biraz daha az kapatıyordu. Harry şu an Louis'nin ensesini görebiliyordu.
Çok güzel görünüyordu. Kirpi gibi fırlayan bebek saçları vardı. Cildi karanlık odada bile bir şekilde parlıyordu. Harry göz kapaklarının ağırlaştığını hissetti. Sonunda uyuyabilecek miydi?
Cevabın evet olduğunu umarak gözlerini kapattı ve güzel çocuğunun yüzünü düşündü. Kendini huzurlu hayallere bırakmanın zamanı gelmiş gibiydi.
"Harold, uyanık mısın?"
Kalp atışları hızlandı. Kesinlikle uyanıktı ancak gözlerini açmadı. Yüzünde bir soğukluk hissediyordu, şimdi de saçında. Louis saçıyla mı oynuyordu?
Yavaşça gözlerini araladı ve ona dikilmiş bir çift gökyüzü mavisi gözle karşılaştı.
"Siktir, uyandırmak istememiştim. Özür dilerim."
Ama uyanmak Harry'nin daha az umrunda olamazdı. Louis saçıyla oynuyordu.
"Sorun değil." dedi gülümseyerek. Şu an ona uzanan eli kendine çekerek Louis'yi öpmeyi o kadar çok istiyordu ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when we slept together | Larry Stylinson
FanfictionDoncester'a gelen Harry, herkesin tanıdığı Louis'ye biraz fazla bağlanmış. Ama Louis'nin bu kadar tanınmasının sebebi düşündüğü kadar masum değil.