"Girmesek mi?"
"Niall kitaplarımı almam gerekiyor."
"Evet ama ses çıkaracaksın."
"Uyuyacak başka bir ev bulsalardı o zaman."
"..."
"saygısız."
Gözlerini devirerek kapıya anahtarlığından uzun uğraşlar sonucu seçebildiği anahtarını taktı ve mümkün olduğunca sessiz bir şekilde çevirerek açtı. Annesinin sayısız güzel evi olmasına rağmen ona aldıkları apartman büyük değildi, büyüğe yakın bile değildi. Kapıdan girdiğinde sağında ufacık bir amerikan mutfağı, biraz önünde de yeşil deri oturma takımı ve televizyonuyla neredeyse tüm evi bu kadardı. Ekstradan yatak odası ve banyosu vardı bir de.
Zaten zar zor sığıyorken 2 gündür kendi evleri yokmuş gibi Louis'yi ve Harry'yi ağırlıyordu. Liam'ın odası dışında mevcut olan her yeri işgal altındaydı ve bundan gram memnuniyet duymuyordu.
Yine de oldukça sessiz olmaya çalışarak önce mutfağı -yani birkaç tane tezgahı-
ardından koltukları geçerek odasına girdi. Bunu yaparken koltukta birbirlerini sarmış olan ikiliye bakmamak için oldukça uğraşmıştı.İhtiyacı olan eşyaları alıp odasından çıktığında bir "Günaydın Payno." beklemişti ancak Louis alışılanın aksine pek kolay uyanır gibi görünmüyordu.
Evet, Liam alışıktı. Her hafta bir gün mutlaka ya Louis onda, ya o Liam'da kalırdı. Planladıkları bir şey değildi belki ancak her hafta bir şekilde biri diğerinden daha fazla sarhoş olurdu.
Ve Louis ancak çok sarhoşken uyurdu, birkaç saatliğine olurdu bu ancak uyurdu. Louis'yi en uykulu gördüğü zamanlar kafasının uçuk olduğu günler olurdu zaten. Onun dışında gece 3'te uyanıp SpongeBob maratonu yapan kaptan amerika pijamalı bir çocukla karşılaştığı çok olmuştu.
Fakat şu an mışıl mışıl uyuyuşuna bakıyordu onun. Eliyle Harry'nin sırt üstü yatan bedenini kavramış, kendisi de onun kolunu yastık haline getirerek yanına büzülmüştü. İkisi de oldukça rahat görünüyordu. Tabii, açılıp çift kişilik olma özelliği taşımayan koltuğunu kırarak açtıktan sonra bu çeşit bir rahatlık yaşamaları absürt değildi.
Niall'ın bir anda gelip Harry ve Louis'nin burnuna sokarak çektiği snapleri durdurması gerektiğini düşündü. Ancak gerek yoktu. Normalde böyle bir şey yaşansa Louis onları kelimenin tam anlamıyla öldürürdü. Fakat son 2 gündür bir melek gibiydi.
Yine de... Yapmasalar mıydı? Belki iyi kalpli Louis 2. günün sonunda yerini normal Louis'ye bırakmaya karar vermişti? Liam yeni yeni uzayan saçlarının çakmakla yakılmasına göz yumamazdı.
"Şşt!" dedi pek de sessiz olmayı başaramamış bir fısıltıyla. "Yapma, uyanınca kızacaklar."
Ancak sarışın çocuk omuz silkerek fotoğraflamaya devam etti.
Birkaç saniye sonra tam da Louis'nin yüzünün dibindeyken çalmaya başlayan telefonla -zil sesi Bowie'den Heroes'du- olduğu yerde sıçradı.
Fakat Louis ve Harry arkada Chopin Ballade çalarcasına yavaş göz kırpışları ve küçük hareketlerle uyandıklarını belli ettiler, Liam gibi sıçrayarak değil.
"Ah, günaydın arkadaşlar."
'arkadaşlar?'
Tamam, bu kesinlikle kötüye işaret değildi.
İyi kalpli Louis'nin gitmediğine sevinerek iç çekti. Eski Louis'yi özlemeyecekti, bay bay eski Louis.
"Günaydın, saat kaç?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when we slept together | Larry Stylinson
FanficDoncester'a gelen Harry, herkesin tanıdığı Louis'ye biraz fazla bağlanmış. Ama Louis'nin bu kadar tanınmasının sebebi düşündüğü kadar masum değil.