0.8 | hush

206 36 29
                                    


Başı çatlayacaktı. Güzel sanatlar fakültesinin entel olmaya çalışan gençlerinin seçtiği çirkin şarkıları daha fazla duymak istemiyordu. Kimse Oasis, Pink Floyd, Nirvana, Red Hot Chili Peppers ya da Bowie dinlemiyor gibiydi. Tek bildikleri kötü keman sesiyle harmanlanmış çirkin fransızca şarkılardı. Üstelik bu gürültüye katlanıyor olma sebebi burada bile değildi!

"Kafayı yiyeceğim." dedi başını koltuğa bırakarak. Sözde yılın en güzel partisiydi. İğrençti, tek kelimeyle iğrenç.

Ya da kendi kendine triplere girdiğinden ona her şey aşırı kötü geliyordu. Çünkü o hariç herkes gayet eğleniyor gibiydi. En azından o kendini suçlayarak bu çıkarımda bulundu.

"Tanrım! Sakin olur musun biraz?"

"Kaç aydır birbirimizi görmüyoruz haberin var mı senin?" çıkıştı. Bir de yüzsüz gibi gelmesini bekliyordu. Gelse ne yapacaktı ki?

Sonrasında onu gördü. Kapıdan girmişti. Her zamanki siyah dar pantolonunun üzerine siyah bir gömlek geçirmişti. Ayaklarında da bildiğimiz Chelsea botları.

Ama bir şey farklıydı. Louis'nin çok sevdiği bukleler ortalıkta yoktu. Saçını kestirmişti. Kısacıktı.

"Geldiler." dedi yanındaki çocuk. Sonrasında ona döndü. "Amaa sen zaten fark etmişsin."

Küçülebildiği kadar küçüldü Louis. Siyah hoodie'sinin kapüşonunu kapattı ve yanındaki çocuğu iterek kaldırdı.

"Sen yanlarına git, götür onu."

"Sen ne yapacaksın tek başına Louis, saçmalama."

"Git işte, bulurum birini ben."

Çocuk, Harry ve Niall'ın yanına ilerlediğinde tek yaptığı koltuğa daha çok gömülmek ve onları izlemek oldu.

-

Harry içeri adım attığı anda geldiğine pişman olmuştu bile.

İnsanlar küçük masaların başında şampanyaların yudumluyor, çirkin Fransızca şarkılarla gülüyorlardı. Masadalarda peynir salatalık gibi dandik mezeler vardı. Kimin aklına parti denince bu gelirdi ki?

Çok dikkat çekmemeye çalışarak hızlıca etrafına baktı tanıdık bir yüz görme korkusuyla. Şansına, tek gördüğü tanıdık yüz ona doğru gelen çocuktu.

"Ah, Payno!"

Niall çocuğa sarıldığında Harry de gülümseyerek baş selamı verdi. Ancak Payno denen çocuk bunu yeterli bulmamış olacaktı ki Harry yine kendini bir çift kalın dövmeli kolun arasında buldu.

"İyi ki geldiniz." dedi çocuk. "Sıkıntıdan ölmek üzereydim."

Niall'ın çevreyi yeni incelediğini fark etti Harry. Yüzü düşmüştü, sanırım o da hayal ettiği gibi bir yere gelmediği için üzülmüştü.

"Sergi açılışına falan mı geldik?" dedi. Bunun bir üniversite partisinden fazlası olması gerekiyordu çünkü.

"Hayır sadece bu yıl partiyi düzenleyenler gerizekalı." diye yanıtladı dövmeli çocuk. Harry hâlâ adını bilmiyordu.

Niall parmak uçlarına kalkarak hızlıca etrafa göz gezdirdi. Sonrasında sorgular bir şekilde dövmeli çocuğa döndü. Dövmeli çocuk da gözünü kapatıp açarak onayladı.

Harry bir bok anlamamıştı.

"Hadi, teras burası kadar kötü değil."

Payno onu kolundan tutup sürüklerken duyduğu şeyle önce gözlerini kapattı ve olduğu yerde durdu.

when we slept together | Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin