Gözlerini her zamankinden farklı bir avizeye açtı. Güzel ledlerle döşenmiş bu asma tavana sahip olan zengin çocuğu çok iyi tanıyordu, asıl soru buraya gelmesini gerektirecek ne bok yemiş olabileceğiydi.Kafasını yastıktan kaldırınca acıyla inledi. Başı çatlıyordu!
Oturur pozisyona geçerek şakaklarına masaj yapmaya başladı. Sarhoş olmaktan nefret ediyordu, özellikle de üstüne yeterince uyuyamıyorsa.
"Ah, uyanmışsın."
Tanıdık sese kafasını çevirdi ve ironik olduğundan emin olduğu bir gülüş takındı yüzüne.
"Baş ağrının iğrenç olacağını bildiğimden sana sebze shot getirdim, al."
Başını salladı.
"Ben ne bok yemeye içtim o kadar? Bi sik hatırlamıyorum."
Çocuk kıkırdadığında bir şeylerin sandığından ÇOK daha ters gitmiş olabileceğini anladı.
"Liam ne yaptım?"
"Önce shotını iç istersen?"
"Liam!"
-
Sarışın çocuk soluksuz attığı kahkahaları kesmeyi deniyordu, gerçekten çabalıyordu ancak mümkün değildi.
Sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkmış ve metroyla Liam'ların apartmanına fırlamıştı. Louis uyandığında orada olmak için, onun tepkilerini canlı canlı izleyebilmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı.
Ve başarmıştı da, Liam tam konuya gireceği sırada yetişmişti. Patlamış mısırı ya da atıştırmalığı yoktu -yeşil bir içeceği kivili smoothie sanarak içmişti ancak tadı hoşuna gitmemişti- fakat drama vardı. Niall arkadaşları arasında dramayı severdi. Louis ve Zayn'in kavgaları hayatta olma sebebiydi resmen!
Ama bu, bu daha iyiydi.
Liam Louis'ye aralıksız söylediği şarkıları anlatıp terden rengi değişen tişörtünü gösterdiğinde Louis'nin utancı onun 1 haftalık eğlence ihtiyacını karşılar nitelikteydi.
"Tanrım." dedi Louis. "Hatırlıyorum evet."
"Harry'ye sarılıp onu asla bırakmayacağını söylediğin kısmı da hatırlıyor musun bari?" dedi gülüşlerinin arasında.
Louis'nin yüz ifadesi durgun ve utangaçtan kıpkırmızı bir ":>" ifadesine dönüştüğünde bir kahkaha daha patlattı.
Karşısındaki şaşkın çocuk kendini sırt üstü koltuğa bıraktığında Liam da kendisiyle beraber gülmeye başlamıştı.
"Harry ile barıştık mı yani?"
"Hatırlamıyor musun?"
"Sadece serenat yaptığımı, sahnede ona bir şeyler zırvaladığımı ve sarıldığımızı hatırlıyorum. Onu özlediğimi söyledim."
Duraksadı Niall. Gülmeye biraz ara verebilirdi. Çünkü Harry'nin de Louis'yi özlediğini söyleyip söylememesi gerektiğinden emin olamadı. Belki Harry anın büyüsüne kapılmıştı. Hem zaten oraya geldiklerinde uyanık kalabilmek için kahve yudumluyordu, uykuluydu yani.
"Sonra n'oldu?" dedi sorar bakışlarla Louis. Dağınık saçları gerçekten kirpiye benziyordu, Harry'ye hak verdi.
"Harry'ye o isterse hayatında olacağını söyleyerek sarıldın ve gitti sonrasında."
Yalan söylememişti. Evet, belki sarılan taraf Louis değildi ancak Harry sarıldıktan hemen sonra koşarak mekandan çıkmıştı.
Liam'ın onu sorgular bakışlarını görmezden gelmeye çalıştı ve yüzünü Louis'nin yüzüne çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when we slept together | Larry Stylinson
FanficDoncester'a gelen Harry, herkesin tanıdığı Louis'ye biraz fazla bağlanmış. Ama Louis'nin bu kadar tanınmasının sebebi düşündüğü kadar masum değil.