-Ö.H 3-

1.3K 77 27
                                    

Maçı Galatasaray alırsa kısada olsa atacağımı söylemiştim.

Geçmiş
Yazardan

Jinda ve Baran evleneli neredeyse bir yıl olmuştu. Jinda bu evlilikte mutluluk nedir bilememişti. Ne zaman sevinse, ne zaman mutlu olsa acısı çok kötü çıkıyordu. Geçen hafta havalar çok sıcak olduğu halde uzun kollu giymek zorunda kalmıştı çünkü kolları kızarıklarla doluydu.

Şimdi ise odasında gözleri dolu bir şekilde oturuyordu birazdan Baran gelecek ona tecavüz edecekti. Yine ve yine.

Jinda eliyle gözyaşlarını sildi. Bu defa ona karşılık vermeyecekti canı yansın istemiyordu. İki ay önce onun canını çok yakmıştı. Gerçi hep yakıyordu ama...

O gün Jinda'nın boşalmadığı tek bir yerini bırakmamıştı. Günah olduğu halde...

Bu kadar acı çekmeyi hak etmiyordu, canı bu kadar yanmamalıydı.

Kadınlık gururu öyle bir ezilmişti ki ve hala ezilmeye devam ediyordu. Jinda Baran'ı durduramıyordu.

Konaktakiler durumu biliyor, tepki veriyorlardı ama yeterli bir tepki değildi.

Ve odanın kapısı açıldı, Baran içeri girdi...

Jinda ile göz göze geldiklerinde Baran "Ağlama bugün ağlamanı istemiyorum" dedi.

Yaptığı şey için utanıyordu. İlk gün ona tecavüz ettiği zaman çarşafta kan görmemişti Baran. Onun evlenmeden biriyle ilişki yaşadığını düşünüyor, bunu kendine yediremiyordu. Millet duysa ne derdi?

Halbu ki Jinda kimseyle bir şey yaşamamıştı. Hymen zarı önceden kendiliğinden yırtılmıştı.

Eğer sorabilseydi öğrenecekti ama yapmamıştı, üstüne Jinda'nın dedesinin söyledikleri onu daha fazla kuşkuya düşürüyordu. Yine de bunları yapmaya hakkı yoktu.

"Lütfen ağlama göz yaşlarını sil" dedi yumuşak bir sesle.

Jinda burnunu çekip odasında ki banyoya doğru ilerledi.

Baran az önce Jinda'nın oturduğu yere geçti. Kardeşleri onunla kavga etmişlerdi. İlk değildi ama tepki ilk kez bu kadar sertti.

Onun hakkında ağır konuşmuşlardı. Hak etmiyor musun diye düşündü kendi kendine.

Hak ediyordu.

Jinda ise Baran'ın bu tavrına hayli şaşırmıştı. Soğuk suyla elini yüzünü yıkadı ve banyoda biraz bekledi.

Baran'ın fikir değiştirmesinden korkarak bekledi.
Ancak Baran hızlıca odadan çıktı bu oda ona dar geliyordu.

Terasa yöneldi ve bir sigara yaktı. Aşağıda kardeşleri gülerek bir şeyler konuşuyordu. Kendisi yanlarına gitse bu güzel havanın bozulacağına emindi.

Annesinden sonra toparlanamamıştı Baran.

Jinda nihayet cesaretini toplayıp odaya giriş yaptığında Baran'ı görmeyerek rahatladı. Bugün acı olmayacaktı en azından, buna sevindi. Odadan çıkmak yerine pencereden dışarı baktı. Avluda kona halkından insanlar gülüşüyordu. Onlara nefret dolu gözlerle baktı kendisi acı çekerken onlar neden gülüyordu? Neden ona yardım etmiyorlardı?

İşin kötüsü Jinda'nın baba evine dönmeye gücü yoktu, neler yaşayacağını çok iyi biliyordu. Dedesi onu orada barındırmazdı bile. Daha da fenası kan davası idi. "Arkamda ailem olsaydı böyle olmazdı" dedi Jinda yumruklarını sıkarken. Hala gözleri ondaydı, onu fark edip gülüşünü durduran ilk kişi Ömer'di.

Ömer yengesinin yüzüne bakamayarak başını öne eğdi. Onu yeterince koruyamıyordu, gücü yetmiyordu. Bugün korumuşlardı peki ya yarın?

Ömer aslında kimseye haber vermeden Jinda'nın en sevdiği abisi Kutay'la konuşmayı düşünüyordu. Bunu kimseye söylemeyecek kendisi halledecekti.

Eğer duyarlarsa babasının engel olmaya kalkacağını çok iyi biliyordu. Babası gelinini sevse de ondan az da olsa nefret etmiyor değildi. Onun ailesi kendi ailesinden çok kişinin canını yakmıştı.

Ömer'de ki bu durumu ilk fark eden Güven olmuş kulağına doğru eğilip "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Yengem pencereden bize bakıyordu" dediğinde Güven'in gözleri önce pencereye kaydı yengesi artık pencerenin önünde değildi ama terasta sigara içen abisini gözleri görmüştü. Baran sanki birinin ona baktığını hissetmiş gibi o yöne baktığında Güven'in sinirli bakışlarını görmüştü.

Kardeşlerim benden nefret ediyor diye düşündü. Jinda'ya yaptıkları kabul edilebilir değildi. Kendini durduramıyordu. Ne zaman kendine söz verse tutamıyordu.

Jinda'nın ablası da onu sürekli arıyordu. Aslında Jinda bunu hiç bilmiyordu ama bir gece sokakta yürürken onu zorla arabaya bindirmiş ve dövmüşlerdi. Emri veren Jinda'nın ablasıydı.

Ablası onu gizliden koruyordu ama Jinda'nın haberi bile yoktu. Neden kardeşinin karşısına çıkmadığını ise bir türlü anlayamıyordu. Jinda'nın o acıları çekmesinin bir nedeni de ablasıydı.

O gün o şekilde eve geldiğinde Jinda çok panik olmuştu. Ruhunda kapanması zor yaralar açtığı kadın onun vücudundaki yaraları sarmaya çalışmıştı.

ÖĞRETMEN HANIM 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin