-Ö.H 5-

1.5K 76 79
                                    

Dün Selim eve oldukça geç gelmişti, morali de pek yok gibiydi. Doğal olarak hesap sormuştum o da hiç itiraz etmeden anlatmıştı. Aslında pek anlattığı söylenemezdi ama şirketle alakalı olduğunu söylemişti.

Gönlümü almak içinde fazlasıyla mücadele vermişti dürüst olmak gerekirse. İşe de yaramıştı bu mücadelesi, ona olan kırgınlığım geçmişti.

Şimdiyse Selim'le birlikte dışarı çıkmak için hazırlanıyorduk bugün şirkete gitmeyecekti. Aslında aklımızda herhangi bir planda yoktu. Doğaçlama gelişen bir fikirdi dışarı çıkma fikri. "Aklında bir plan var mı?" diye sordum Selim'e. Diğer bir yandan aynanın karşısında saçlarımı düzleştiriyordum. Saçlarımı beğenen biriydim ama son zamanlarda bir solukluk vardı.

"Sürpriz olsun" dedi Selim göz kırparak. Sanırım sandığım kadar da doğaçlama gelişen bir olay değildi bu.

"Pekala" dedim bende ona ayak uydurarak. Hazırlandığımızda arabaya geçmiş Mardin'in o dar sokaklarından geçmeye başlamıştık. Nereye gideceğimizi biliyor gibi rahattı Selim. Bir yarım saat sonrasında AVM'ye gelmiştik. Aracı park ettikten sonrasında indik Selim'in eli hemen ellerimi kavradı. Güvenlikten geçip Alışveriş merkezinin içine girdiğimizde adımlarımızın nereye gideceğine Selim karar veriyor bende ona uyuyordum.

Ve öyle bir mağazanın önünde durduk ki...

Bebek eşyaları satan bir mağazaydı. Selim bana dönüp "Cinsiyeti belli değil ama bu alışveriş yapmamıza engel değil, değil mi?"

"Değil" dedim ve yaklaşıp yanağından öptüm. "Çok güzel düşünmüşsün" dedim ve birlikte mağazaya girdik. Çeşit çeşit o kadar çok kıyafet vardı ki. Sadece kıyafet mi? Oyuncaklar, emzikler, mama sandalyeleri, beşikler çeşit çeşit renk renk bir dolu şey.

Selim'in nereye yöneleceğini bekledim önce kız kıyafetlerinin olduğu yere gitti ilk. Peşinden bende gittim. Elinde kırmızı renk bir elbise vardı, bandanayla birlikte takımdı.

"Bunu alalım" dedi Selim gözleri kıyafetteyken. "Bu büyük gelmez mi?"

"Olsun eğer kız olursa büyüyünce de giyer. Baksana şuna ne kadar güzel, hatta sana da alırız anne kız aynı giyinirsiniz"

"Çok güzel düşünüyorsun ama ya kız olmazsa?"

Omuz silkti "O zaman ben oğlumla takım giyinirim" Selim cinsiyet konusunu pek takmıyordu hatta şaşıracağım bir cümle kurdu "Oğluma da pembe kravat alacağım zaten"

Renklerin cinsiyeti olmadığını biliyorduk ama bunu ısrarla kabul etmek istemeyenler vardı buna karşın Selim'in bu cümlesi hoşuma gitmişti.

Kıza pembe, oğlana mavi saçmalığından biraz vakit alsa da kurtulacak gibiydik.

"Renk renk kravat alırız, kızımıza da bandanalar. Eğer oğlumuz olursa kız kıyafetlerini veririz bir yere ya da kızımız olursa oğlan kıyafetlerini veririz"

"Vermek yerine ikinci bir çocuk mu yapsak?" dedi çapkın bir bakışla. Kollarımı göğsümde bağlayıp "Selim Bey en az kaç çocuk ister acaba?"

"En az üç tane mi yapsak?" Omzuna vurup "Önce birini sağ salim kucağımıza alalım da sonrasına bakarız" dedim.

Demek en az üç çocuk istiyorsun Selim Ağa... Aslında durumumuz bakmak için yeterliydi ama onlara güzel bir hayat sağlamak en önemli olanıydı. Marifet çocuk sayısında değildi o çocukların ne kadar güzel yetiştiği idi. Ama bunu Türk insanına ve özellikle yaşlılara anlatmak pek de mümkün değildi.

ÖĞRETMEN HANIM 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin