- Ö.H 15-

881 45 1
                                    

Okullar yarın açılıyordu. Birinci sınıfa başlayacak minikleri sabırsızlıkla bekliyordum. Ve karnımda ki bir diğer miniği de. Kontrolleri aksatmıyor, yememe içmeme çok dikkat ediyordum. Onun için pek çok şeyi yapar ve pek çok şeyden vazgeçerdim. Annelik, kucağına almadan bile başlayan garip bir histi. Benim için dünyanın en güzel hislerinden biriydi anne olmak.

Selim merdivenlerden korktuğu için odamız kısa süreliğine en alt kata taşınmıştı. Daha önce Jinda'nın da yaptığı gibi. Günler yoğundu hem de fazlasıyla yoğundu.

Selim durmadan çalışıyordu. Ader üniversiteyi okuyacağı şehre yerleşmişti. Ömer ve Baran Mardin'e dönmüştü.

Korkut ve Haje ise dün akşam tekrar Antalya'ya dönmüşlerdi. Koca evde kalan tek kadındım ve aklıma geçirdiğimiz anılar gelip duruyordu.

Bu aileyi başta sevmemiştim ama sonra... Bir tek Baran'a karşı sevgisizdim. O pişmandı ama son pişmanlık gerçekten de hiçbir şeye yaramıyordu. Yaptıklarını yediremiyordum. Bir kadına gösterilebilecek en büyük şiddeti yaşatmıştı ve bir kere değil birden fazla kez yapmıştı bunu.

Devran Ağa nerede ne yapıyor kimse tam olarak bilmiyordu. Sanki Devran ve Reyhan yaşarken ölmüş gibilerdi, adları artık anılmıyordu. Güven için yapılacak müze çalışmaları başlamıştı. Hatta müdürüm arayıp onun için okulda bir konuşma yapmamı istemişti ben de seve seve kabul etmiştim bunu. Güven bedenen ölse de yaşatılacaktı, yaşatacaktık. O haberi aldığımız gün bizim için nasıl da zor, nasıl da dayanılmazdı. Yıkılmıştık...

Bende şimdi onun odasında yaptığı resimleri ayırıyordum. Kara kalem çalışması yapmayı daha çok seviyormuş onu anlamıştım.

Dolabında bir dolu Fenerbahçe atkısı ve forması bulmak beni hayli şaşırmıştı. Sporu sevdiğini biliyordum ama bu derece fanatik olduğunu anlayamamıştım. Dolabında resmen bir servet yatıyordu.

Yaptığı çalışmalar içinde takımına da yer vermişti. Ailesinden kişileri de çizmişti, manzara da. Sergide bunları kategorize edecek hepsine ayrı köşe yapacaktık. Bu konuda devletin desteği önemliydi ve devlet yardımcı olmuş, hatta mutluluk duymuştu. Serginin açılışına pek çok partiden kişiler geleceklerini söylemişlerdi. Şehit haberleri üzerine dönen politikalardan nefret ediyordum.

Çalışmaların hepsini güzelce ayırdım. Güven yapılan sergide takımına da yer verilsin isterdi, emindim.

Resimleri ayırma işine o kadar dalmıştım ki bakışlarım kapıya döndüğünde Selim'i gördüm. Kollarını göğsünde bağlamış, kapıya yaslanmış şekilde beni izliyordu.

"Ne zaman geldin?" diye sordum. Geldiğini hiç fark etmemiştim.

"Yirmi dakika kadar oluyor" dedi Selim bana yaklaşırken. Yaklaşıp alnımdan öptüğünde gözlerim otomatik kapanmıştı.

Bu hissi seviyordum...

"Neden seslenmedin peki?"

"Öyle çok dalmıştın ki ve öyle güzel gözüküyordun ki bozmak istemedim" dedi gözlerimin içine bakarken. Gözleri çok güzeldi, çok güzel parlıyordu.

Bakışlarını benden alıp resimlere baktı. "Müzede olmasını istediklerini ayırdın mı?"

"Karar vermesi pek de kolay değil. Hepsi birbirinden güzel. Güven kaç yaşından beri resme ilgili?"

"Dokuz yaşından beri kendini ne zaman üzgün hissetse resme sığınırdı. Keşke yaşasaydı da hayalleri gerçek olsaydı" Ellerini tuttum "Belki biz gerçek yaparız o hayalleri. Güven için..."

ÖĞRETMEN HANIM 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin