-Ö. H 1-

4.4K 130 50
                                    

Hoş gel 2021, uğurunla gel...
Gecikme için özür dilerim.

4 Ay Sonra

Geride bıraktığımız aylarda her şey oldukça normal gitmişti. Bejna annesini görmeye gitmişti, kucağında Eren'le. Bunu duyduğumda içim bir farklı olmuştu ama bir yanım mutluydu elbette.

Bir gün Selim'in de gideceğini biliyordum. Jinda ve Baran boşanmıştı. Bu Jinda için kolaydı çünkü o her şeyi kafasında bitirmişti. Jinda yapması gerekeni yapmıştı, söz konusu tecavüzdü. Gücünü geç bulmuştu ama bulmuştu işte. Onun hep yanındaydım.

Baran başlarda daha kötüydü, onu zorlayan asıl şey çocukların velayetini Jinda'ya vermiş olması olmalıydı. Jinda eşyaları toplarken Baran birkaç eşyanın konakta kalmasını istemişti. İkizler henüz küçüktü ve onlarla bu şartlar altında en iyi Jinda ilgilenirdi. Dürüst olmak gerekirse ikizlerin yokluğu konakta ciddi derecede kendini belli ediyordu. Baran Jinda'ya nafaka ödemeyi kabul etmişti, aslında Jinda bunu başlarda reddedecekti ama şu şartlar altında çalışacak duruma sahip değildi.

Bu şehri arkasında bırakmıştı, şu an İstanbul'da idi. Kendine küçük bir ev tutmuş, bekar bir anne olarak evlatları için her şeyi yapmaya çalışıyordu. Onu görmek için bir ay önce İstanbul'a gitmiştik.

Boşanmış olsalar da iletişimleri devam ediyordu ve bunun tek sebebi çocuklardı. Jinda, Baran'a sık sık fotoğraflar atıyordu.

Devran Ağa'da Güven askere gitmeden bir hafta önce gelmişti. Boşanma konusundaki tepkisi fazlasıyla merak uyandırıyordu ancak o ikisinin de kafasında bitirdiğini görmüştü. Baran evliliğin devam etmesini istediğine yönelik ufacık bir belirti verse Devran Ağa savaşacaktı ama yapamadı.

Konaktan kimse Jinda'ya kızamamıştı, hakları da yoktu.

Eren'i de görmüştü. Güven askerdeydi görev yeri olarak Artvin çıkmıştı. Onu da görmeye gitmiştik, üstündeki üniforma o kadar asil duruyordu ki...

Selim'le ikinci yılımızı doldurmuştuk şu an ise herkesten ve her şeyden uzaktaydık. Fransa'ya gelmiştik ve iki haftaya yakındır buradaydık. Selim psikoloğa gitmeye başladı ayrıca. Bana bunu söylediğinde çok şaşırmıştım ama bunun bir yerde gerekli olduğunu biliyordum.

Ader sınava girmişti, sonuçları bekliyorduk. Hamza ile aralarındaki her şeyin bittiğini söylemişti bana ama tek bir şey anlatmamıştı. Tercihlerinde Mardin'e yer vermeyeceğini söylemişti. Sanırım başka biriyle sevgili bu arada ama net bir şey bilmiyorum.

Herkes bir şekilde yolunu bulmuştu. Biz daha iyiydik, tek bir sıkıntı vardı maalesef hala hamile değildim. Ha bir de Mardin'den gitmekten vazgeçtik. Bir şeyler bizi buraya bağladı. Bu belki de Baran içindi. Seneye tayinimi isteme konusunda ikimizde hemfikirdik.

Selim'le kararlarımız ortaktı, olması gerektiği gibi.

"Sevgilim sevdin mi aşkın başkentini?" diyen Selim'le ona döndüm. "Sen yanımdayken bana yer fark etmez" dedim ona yaklaşıp yanağından öperek.

Bu sözüm üstüne bana yaklaşıp dudağımdan öpmeye başladığında hemen karşılık buldu. Bu arada artık Selim beni aniden öpünce tepki vermiyorum, alıştım. Zaten istemediğim anları o anlıyor gibi artık.

Birazcık Fransa'dan bahsedeyim size. Ya da durun vazgeçtim. Fransa'yı güzel yapan şey yanımda zaten. Elleri ellerimde, gözleri gözlerimde.

"Sen sevince çok güzel bir kadın oluyorsun biliyor musun?"

"Marifet sevmekte değil, güzel sevmekte. Sen söyle, ben seni güzel sevebiliyor muyum?"

ÖĞRETMEN HANIM 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin